Kitapçıya uğrayıp gazetemi aldım. Kitapçı, bir misafirimizin olduğunu söyledi. Misafire döndüm ve “hoş geldiniz” dedim. Misafir “hoş bulduk” dedikten sonra, kendini tanıttı. Nasıl yardımcı olabilirim? diye sordum.
Misafiri aldım ve sahil parka götürdüm. Yolda ilçemiz hakkında bilgi verdim. Doğal yerleşim ve iş sahalarını kendine yeterli konularda neler yapıldığını anlattım.
Bölge ile ilgili, albüm hazırlayacakmış. Yaz mevsimine veda edilen günlerden geçiyorduk. Meyve bahçelerinin çekimini yapmak istedi. Çünkü meyveler dallarda çiçekler gibi serpilmişti. Fakat tatili bitmişti, dönüş saati yaklaşmıştı. Misafirimiz de tatilin bittiğinin farkındaydı. Okullar açılıyordu. Sınırlı zamanda ona yardımcı olmaya çalıştım. Yaz tatilinde Karadeniz’in güzel günlerini yaşadı. Bu şekilde önümüzdeki yaz günleri için sözleştik.
Misafirimiz, elimde gazete ve kitapla fotoğrafımı çekti. Röportaj gibi soru cevap sohbet ettik. Yörenin sosyal yapısını açıkladım. Yanımıza gelen öğretmenler de katkıda bulundular.
Misafirimize yöresel yemekler taktim ettikten sonra vilayete uğurladık.
Yıllar birbirini kovaladı. Güzel bir günde, büyük şehrin, sahaflarındayım. Dünyayı bir daha dolaşmak için kitap alıp olup biteni anlamaya çalışıyordum.
Sahafın tezgâhında, resim sergisinin reklamlarını gördüm. Kısa süre de olsa uğramak istedim. Resimler eski yeni fakat güzeldi. Her biri sanat eseriydi. Sergiyi açana baktım ama tanıyamadım. Karadeniz bölümüne geldiğimde fotoğraflara, biraz daha dikkat ettim. Gözüm ağaçlı bir parka ait fotoğrafa takıldı. Burası Beşikdüzü’nün parkı, dedim. Bir sonraki ise masanın kenarında, yıllar önce misafirimizin çektiği benim fotoğrafımdı.
Görevliye gittim, hayırlı olsun. Çok güzel, özellikle Karadeniz’in parkında beraber çekindiğimiz fotoğraflar, daha da güzel, dedim.
Birlikte eski günleri yad ettik. Tekrar gelmenizi beklerim, dedim.
Başarılar diledim ve fotoğrafımdan bir tane aldım.
Hasan TANRIVERDİ