Yaratılışın özünü, ilke ve esaslarını ifade eden fıtrat huy, cibilliyet, içgüdü gibi manalara da gelir.
Her çocuk günahsız, masum doğar. Pekâlâ, her insan bir fıtrat üzere mi doğar?
İnsanı vicdan ve nefis olarak iki yönde ele almak gerekir. Kalp ve duygular vicdanla, nefis ise hırsıyla kendine hakim olmaması sonucu menfi durumlar karşısında kendini ifade eder.
Her zaman başvurulan kavramlar: ”kabul etmelisin” “biat etmelisin” “senin kaderini böyle çizmiş” ”onu böyle yaratmış ”Tanrı ona şans vermiş”
Yapılan olumsuzlukları fıtrata bağlayıp kaçınılmaz sonu kabullenmek mi?
Deprem oldu. Zaten deprem bölgesiydi demek gibi…
Maden Ocaklarında çalışanların ölümü sonucunda, patlaması fıtratında var dı… Bu söylemleri meşrulaştırmak ve iki kelimeyle doğrulamak ne kadar gerçekçi.
FITRAT VE KADERCİLİK….
Derviş suya düşen akrebi kurtarmak ister. Elini uzatınca akrep sokar; Derviş tekrar dener, akrep yine sokar. Bunu görenler dayanamaz dervişe, “İyilik yapmak istediğin halde sana zarar verene daha ne diye yardım edersin?” der.
Dervişin cevabı manidardır:
“Akrebin fıtratında sokmak var, benim fıtratımda ise yaratılanı sevmek, merhamet etmek; o fıtratının gereğini yapıyor diye. Ben niye fıtratımı değiştireyim? Akrep akrepliğini yapıyor diye, ben dervişliğimi yapmayayım mı?”
Öyle dönemler geçiriyoruz ki. Her şeyi birilerine atarak yolumuza hızla devam ediyoruz.
Neden eşini öldürdün diye sorulan adamın cevabı: Beni aldatıyordu kitabımda yazmaz namusumu temizledim. (Adamın fıtratında var o namus temizlenecek.)
Neden çalışmak istemiyorsun diye sorulan genç ben daha az yorulup daha çok kazanma düşüncesine sahibim.
Neden paranı kumarda oynayıp kaybettin diye sorulan insanoğlu kısa zamanda zengin olmak için..
Neden aynı kişileri dönüp aday gösteriyorsunuz diye sorulan siyasetçi yöntemimiz bu…
Sonuç; Fıtratımız böyle…. Fıtratımızda var…
Bozuk fıtratların tamir, tedavisi ve reçetesi var mıdır?
Zarara, ölüme rağmen fıtratta kalmak….. Bilerek ve isteyerek yapılanın hepsini buna bağlamak. Bozulan fıtratlar da, dünyayı yaşanmaz, hayatı çekilmez hale getirir.
Bugün bakıyoruz, her yerde haksızlıklar hüküm sürüyor. İnsani özelliklerde ziyadesiyle aşınmalar oluştu. Biz gelişen teknolojiyle uzaya çıkanlara şahitlik etsek bile akrebin davranışını fıtrata bağlamaya devam edeceğiz. Kelimelerle oynayıp eylemlerimizi bunun üzerinden yürüteceğiz.
2024 Yılının ilk yazısında vicdan ve merhametin bununla birlikte sevginin ve hakikatin yok olduğunu gördüğüm insanlara ithaf ediyorum. Siz ne Akrep ne de derviş olun… Siz İnsan olun yeter!