İlaç firmaları USA’ da alanlarının en saygıdeğer doktorlarını ürünlerinin tanıtımlarında kullanırlar ve bu ‘kutsal görev’ için de bunlara oldukça yüklü meblağlar öderler. Tabii ki bunların kim olduklarını ve ne kadar ücret aldıklarını kimse bilmez; bu bir ticari sırdır. USA’ da Propubica isimli kuruluş tarafından yapılan bir araştırmada ise, bir kısmı araştırmacı veya uzmanlık ehliyetleri olmayan, bir kısmı ise denetleme kurulları tarafından cezalandırılmış olan yüzlerce doktorun da ilaç tanıtımında kullanıldıkları ortaya çıktı. Bunlar arasında meslekten tamamen men edilen veya uygulama lisansları askıya alınanlar da var.
İlaçların etkilerinin ve yan etkilerinin propagandistler yerine doktorlar tarafından anlatılmasının diğer doktorlar üzerinde daha olumlu etki bıraktığı biliniyor. Bu tanıtımlar konferans, ders vermek veya ilaç firmalarının tertipledikleri akşam yemekleri sohbeti şeklinde yapılıyor. Özellikle de kırsal alanda çalışan, kendilerinden çok şey beklenen ama tıptaki gelişmeleri takip etmeye zaman ve imkânları olmayan doktorlar için bu tür tanıtımlar çok önemli bulunuyor.
Propubica’ nın yedi firma tarafından web sitelerindeki açıklamalardan yaptığı derleme 2009’ dan bugüne kadar 18 aylık bir sürede 17 bin 700 sağlık çalışanına yaptıkları konuşmalar, konsültasyonlar ve diğer görevler için 257.8 milyon dolar ödendiğini gösteriyor. Bu firmalar içinde Lilly, Cephalon, AstraZeneca, GlaxoSmithKline, Johnson & Johnson, Merck and Pfizer gibi dünyanın önde gelen ilaç üreticileri bulunuyor. Aslında bu miktarın çok daha yüksek olduğuna da şüphe yok çünkü 70’ den fazla üretici firma kanuni bir zorunluluk olmasına rağmen bu bakımdan her hangi bir açıklama yapmamışlar.
Araştırma, çoğu doktor bir kısmı da eczacı, hemşire eğitmeni olan 384 kişiye 18 aylık bu sürede 100 bin dolardan fazla ödeme yapıldığını gösteriyor. 43 doktora 200 bin dolardan fazla 2 doktora da 300 bin dolardan fazla para ödenmiş.
Aslında bu ödemeler kanuna aykırı değil, hatta etik dışı oldukları da söylenemez ama bu olayın dikkate alınması gereken iki tarafı var:
BİR: Bu tanıtımlarda ilacın esas kullanım alanı dışında ‘off-label’ olarak isimlendirilen endikasyon dışı kullanımının teşvik edilmektedir.
Diyelim ki epilepsi tedavisi için onay almış bir ilaç var. Dünyada epilepsisi olan hasta sayısı bellidir ve birkaç yüz milyonla sınırlıdır. Bu ilacın baş ağrılarına da çok iyi geldiği gibi bir endikasyon dışı kullanımın teşvik edilmesiyle ilaç satışları roket hızıyla artacaktır çünkü dünyada başı ağrıyan birkaç milyar insan vardır.
İKİ: Yüksek miktarda ödeme yapılan konuşmacılar yakından incelendiklerinde ilginç ayrıntılar da ortaya çıkmaya başlıyor.
İçlerinde en yüksek kazancı olanların da bulunduğu 250’den fazla konuşmacının ilaç yolsuzluğu, hastalarına gerekli özeni göstermeme veya hastalarıyla cinsel ilişkiye girme suçlarını işledikleri ve bazılarının bu sebeple mesleklerinden men edildikleri anlaşılıyor. 40’ dan fazlasının araştırmalarda manipülasyon yaptıkları için FDA tarafından uyarı aldıkları, hastanede çalışma haklarını kaybettikleri, en azından 20 doktorun 2 veya daha fazla mal-praktis davasında yargılandıkları ve içlerinde mahkum edilenler de bulunduğu ortaya çıkıyor.
Aslında bu liste çok daha kalabalık da olabilirdi çünkü birçok eyalet denetleme kurulu web sitesinde doktorlarla ilgili bu tür fiilleri tam olarak yayınlamıyor.
Yedi firmadan Johnson & Johnson and Cephalon dışında kalan 5’ i eyalet denetleme kurullarının doktorlara verdikleri cezaları rutin olarak takip etmediklerini, kişilerin kendi ifadelerine ve federal veri tabanına güvendiklerini bildiriyorlar.
Bu tür tanıtımların iyi tarafı yok mu?
Bu tanıtımlar sayesinde birçok doktorun yeni çıkan ilaçlar ve tedavi yöntemleri konusunda bilgilenmeleri ve hastalarının da bundan yararlanmaları elbette mümkün. Ancak bu tür tanıtımlarda insanların sağlığı değil firmanın kazancı ön planda geliyor. Temel hedef de, işe yaradığı şüpheli olan bir ilacın çok etkiliymiş gibi tanıtılması, ciddi yan etkileri olan bir ilacın yan etkilerinin hafifmiş gibi gösterilmesiyle ilaç satışlarının artırılması.
Gelelim neticeye
USA’ da Sağlık reformuna göre tüm ilaç firmaları 2013 senesinden itibaren doktorlara yaptıkları ödemeleri federal hükümete bildirmekle yükümlü olacaklar ve isteyenler de bu bilgilere kolaylıkla ulaşabilecekler. Hiçbir şey gizli kalmayacak.
Darısı bizim başımıza. Keşke bizde de ilaç firmaları hangi doktora kaç lira ödediğini, hangi hediyeleri verdiğini, hangi kongrelere götürdüğünü düzenli olarak açıklasa da ‘kimin ne mal olduğu ortaya çıksa.’
Böyle bir uygulamanın ülkemizde de gerçekleşmesi çok mu zordur acaba, ne dersiniz?