Türkiye Cumhuriyeti’ne diş bileyen bileten…
Kurucu Lider Mustafa Kemal ATATÜRK’e dil uzatan uzattıran…
Cumhuriyet aleyhtarı sözlerle beslenen besletilen…
Dine dayalı devlet yönetimi isteyen…
Kadınları tesettüre zorlayan ve zorlatan…
9 yaşında ki kız çocuğuna “evlenebilir” fetvası verdirten… Böylece kadının okumasına engel olup eve kapattıran, iş hayatından el çektiren birinin sözlerini emir olarak alan, uygulamaya geçirmek için devletin tüm kademelerine yerleşen ve yerleştiren zihniyete ve bunları hayata geçirmek için 15 Temmuz’da 251 canımıza kıyanlara Fetullah Terör Örgütü (FETÖ) diyoruz ve elbette ki bir siyasi ayağı olacaktır.
Kötü amaçları için Türkiye’de bir şekilde temellerini atarak sevk ve idaresini yurt dışından yapan FETÖ liderinin hayali, fikrinin yanı sıra ülke yönetimine de el koymak, yönetmek olduğu çok açık değil mi?
Yani SİYASİ AYAĞININ olmaması mümkün değil.
Başka türlü devletin tüm kurumlarına, tüm kademelerine nasıl sızacaktı? Nasıl yerleşip kök salacaktı? Nasıl güçlenecek ve az daha meramına kavuşabilecekti!?
Halk arasında da basın yayınından tutun, bakkalına – çakalına, yurtlarından – eğitimine, sporcusuna, terzisine, abiler – ablalar –imamlar diyorlar ya, ben öyle sanıyorum ki sokakta da tebdili kıyafet eden tipleri de vardı! Örneğin krank tuvalet giyiniklerden tutun, mini etekliye, hayat kadını, tesettür, cami cemaati, içkici, divane, kısacası aklınıza gelen, bugün cadde ve sokakta gördüklerimizin, FETÖ versiyonu olanları muhakkak vardı. Ben öyle düşünüyorum.
Bu denli büyümüş, gelişmiş bir örgütün bugün hortladığını söylemek doğru olmaz. İnandırıcı da olmaz. Tarihine inilmez ve araştırılmaz ise yok edilmesi de kolay olmayacaktır. Bir diğer bölücü terör örgütü PKK’dan farkı yok demek az olur, zira onunla silahlı mücadele edilebiliyor, amma içeride sinsice devleti ele geçirmeye çalışan, kök salan, değim yerindeyse aile içerisinde gelişen, büyüdükçe büyüyen, çok nadir fark edilen adeta miskin bir hastalık misali FETÖ ile mücadele, o kadar kolay olmayacak…
Ben konunun uzmanı değilim amma yorumları izlediğim TV’lerden, basından takip ettiğim, okuduğum kadarıyla ECEVİT dönemine, DEMİREL dönemine, ERBAKAN – ÇİLLER dönemlerine kadar dayanıyor! Kimisi “bir şey olmaz” demiş, kimisi “benden” demiş, kimisi “oyunu alalım sonra icabına bakarız” demiş, kimisi eğitim faaliyetlerine katkı sağlamış, kimisi dini inancına saygı göstermiş, el etek öpmüş ve FETÖ de; “ben neymişim be” demiş, kendini bir şey sanarak kök budak salmış, devletin en mahrem yerlerine kadar girmiş. İşte bugüne gelinmiş….
Fark eden ileri görüşlülere de “vatan haini” muamelesi yapılmış, pusu kurulup öldürülmüş, örneğin gazeteci yazar Uğur MUMCU. Dile getirenlerden bazıları da adeta linç edilmeye çalışılmış, örneğin CHP’nin duayen ismi milletvekili Kamer GENÇ. Diğer taraftan mecliste dahi terör başının savunucuları çıkmıştı! Adından söz ederken de; “Fetullah hoca efendi hazretleri” demişlerdi!
Öncesinde de gerek DEMİREL, gerekse ECEVİT bu söz konusu terör başının masum görünen okul ve eğitim dalında örgütlenmesini zaman zaman desteklemişlerdi. En sonunda da “ne istediniz de vermedik” diyen ERDOĞAN ile zirve yapmış ve 251 canımızı şehit edecek kadar azmış, gözünü karartmıştır.
Görüldüğü gibi FETÖ’nün bu duruma gelmesinin sebebi kendi içimizdedir..
Her ne kadar içeriden ve dışarıdan destek bulmuş dahi olsa birinci derecede sorumlu bizleriz. Dolayısıyla devletimizdir..
15 Temmuz kalkışmasıyla, şayet kötü emellerine kavuşmuş olsalardı, kuracakları devletin idaresine kimler getirilecekti? Kademelerde kimler olacaktı? Baş ve kıçların isimleri inanın bir bir yazılmıştır. Genel Kurmayından Emniyet Genel Müdürüne, Kuvvet Komutanlarından Valilerine, Başbakanından bakanlarına varıncaya kadar geçici de olsa her ismin belirtilmiş olması kesindir. Zira boşluk bırakamazlardı!..
Kısa sürede de hazırlanamayacağına göre; peki bu isim listesi nerede?
İşte FETÖ’nün siyasi ayağı, o listede yer alanların ta kendileridir…
Bunda devletin İSTİHBARATININ; büyüyen bu tümörün HABİS olduğunun, ilerleyen zamanlarda tüm bedeni saracağının, yok edeceğinin farkına varamaması, ya da görmezden – duymazdan gelmesi büyük bir noksanlıktır. Görevi ihmal. Kör sağır kalmış olmasıdır. Bilemiyoruz, belki de buna mecbur bırakılmış, katkı sağlatılmıştır örgüt imamları tarafından!
Sözün Özü!
Şimdi bunun siyasi ayağı yok demek yanlıştır.
Herhangi bir tarihi milat almakta sakat.
Çünkü kanser hücresini tam olarak temizlemez iseniz, çok daha üretken bir hücre topluluğuyla karşılaşırsınız ki eskisinden beter olur…
Temiz eller operasyonu şarttır. Ülke başka türlü aydınlığa çıkmaz. Bunun için de TBMM’de bir Araştırma, Soruşturma Komisyonunun kurulup suçluların; acı – tatlı, iyi – kötü, yakın – uzak, can – ciğer, dost – ahbap, damat-gelin, karı-koca, vekil-Genel başkan, Ali-Veli-Selami demeden tarafsız, müdahalesiz yargı önüne çıkarılması cezalarını çekmeleri gerekiyor.
Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY