Faşizm bir toplumda, illa ki bir devlet yapısı, bir rejim olarak bulunmayabilir. Faşizm, iktidarda olmasa bile, onun siyasal yapıları ve pratikleri, bir toplumda yaygın olarak bulunabilir. Faşizmin ülkelere/toplumlara göre farklı tezahürleri olur; kimilerinde ırkçılık, kimilerinde militarizm, kimilerinde corporatist yapılanma, kimilerinde yoğunlaşmış milliyetçilik, kimilerinde Bonapartizm biçiminde şekillenir. Toplumun tarihi, geleneği, dini inançları ve kültürü, faşizmin şekillenmesinde önemli etkenlerdir.
Faşizm, bir ideolojidir.
Faşizm, bir siyasettir.
Ve faşizm, bir tavırdır!
Kimi okuyucuların kızması pahasına şunu söylemek zorundayım: Türkiye’de zaman zaman faşizmle ittifak yapan iki kesim vardır: Kemalistler ve İslamcılar!
Ya da şöyle diyebiliriz: Kemalistlerin ve İslamcıların beslendikleri damarlardan biri, doğrudan faşist ideolojiye bağlıdır!
Evet, Türkiye’de faşizm, bir rejim olarak kurulamadı. Ancak Türkiye’de ciddi faşizan dönemler yaşandı. Tek parti ile 12 Eylül dönemi, faşizanlığın en yoğun dönemleriydi ve bu dönemlerin faşizan siyasetleri corporatist ve Bonapartist tarzlarda yaşandı.
Uzun bir girizgâh oldu.
Demem şu ki, oligarşik devletin Türk-İslam sentezi adı altında oluşturduğu müsvedde ideolojinin kozasında faşizm kurtçuğu vardır!
Türk-İslam sentezi fikriyatının ve pratiğinin onlarca faşizan örneğinden biri de İstanbul’un Fethi kutlamalarıdır!
Mütedeyyin Müslümanların İslam’ı Türkçülükle boğmaya çalışan, İslam inancını Türk etnik kimliği çerçevesine sıkıştırarak oportünistlik yapan bu ideolojiye karşı çıkmaları gerekir.
İslam gibi bir din nasıl olurda bir etnik kimliğin faşizan hegemonyasına payanda olur?
Osmanlı döneminde İstanbul’un fetih kutlamaları yapılmazken şimdi neden yapılıyor, hiç düşündünüz mü?
İstanbul’un fethi kutlaması neden 1908 yılında iktidara gelen İttihatçılar tarafından 1910 yılında kutlandı?
İttihatçılara ve tarihi döneme dikkat edelim!
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde böyle bir kutlama yapılmazken neden Refik Saydam önderliğinde 1939 yılında “İstanbul Fetih Cemiyeti” kurularak, Fetih Kutlamaları hazırlıkları yapılır?
Refik Saydam’a ve 1939 yılına dikkat edelim!
Demokrat Parti iktidarı döneminde 1953 yılında İstanbul’un fethinin 500. yılı kutlaması yapılır. Ve sonrası dönemlerde de aralıklarla devam eden bu kutlama törenleri 1994 yılından bu yana kesintisiz devam eder.
Tarihlere dikkat edelim!
Türkiye’de milliyetçilikle İslam inancını sentezleyerek otokratik ve faşizan bir ideoloji üretmeye çalışmanın bir ürünü olan Türk-İslam sentezi, oligarşinin elinde, özellikle eğitim alanında kullandığı bir baston olmuştur!
Bizler bu geri, bilimdışı, hamasi ve yalanlarla dolu tedrisattan geçtik.
Bu tedrisatın örümcek örgüsünü yırtanlar yırttı, yırtmayanlar da; “Çılgın Türkler”, “Çılgın Projeler”, “İstanbul’un Fethi Kutlamaları”, “ Biz Türkler ve Müslümanlar Var Ya”, “Asker Millet” gibi bir yığın boş laftan öte gitmeyen ama insanları da gaza getiren faşizan söylemlerin fasit dairesinde dönüp duruyorlar.
Oligarşik yönetimin payandası olan Türk-İslam Sentezi adındaki faşizan anlayış, ancak mütedeyyin Müslümanlar ile demokratlar sayesinde aşılır.
Ve o zaman örneğin Beylikdüzü’ndeki Fatih Camiinin girişinin bir yanına yazılmış olan “İstiklal Marşı” orada, “Veda Hutbesi”nin karşısında yer almaz!
Mahyalarda Türkçü yazılar, milli bayram kutlamaları yer almaz!
Ve o zaman İslami değerleri taşıdığı iddiasındaki belediyeler tarafından her tarafa kocaman Türk bayrakları asılmaz!
Ve o zaman İstanbul’un Fethi gibi ilkel törenler yapılmaz!
Bir şehrin fethinin yıldönümü kutlamalarının yapılması, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş değildir (kaldı ki hangi ülkede böyle bir şey varsa) ve utanç vericidir!
Bu toplumda faşizan zihniyet yaygındır ve belki size çarpıcı gelecek ama bunun ilk sorumlusu İslamcılardır!
Türk-İslam Sentezi kozasında faşizm, bir kurtçuk olarak yaşamaktadır.
Ve İstanbul’un Fethi Kutlamaları, dinci ve Türkçü siyasetin ilkelliğinde faşizan bir harekettir!