Gönüllerimizi fetheden Rizeli megastar…
Evet yine her zaman olduğu gibi sahnelerin prensi yine sahnede…
Tarkan bu defa 45 bin seveni için Diyarbakır’daydı.Bu konser bir çok kişi için sıradan görünüyor olabilir fakat ülkemizin bu günlerde ne halde,hangi konularla meşgul olduğunu düşünmenizi isterim.
Bu günlerde Türkiye
Ülkemiz bu günlerde seçim sonrası oluşan “yemin krizi” ile uğraşıyor.CHP’nin yemin etmesi boykotunun çerçevesini azalmış olsa da BDP’nin yemin boykotu halen sürüyor.
Seçim boykotlarıyla uğraşan Türkiye’nin bir de “futbolda şike” konusu var.Bildiğiniz gibi Fenerbahçe Kulübü’nün bazı maçlarda şike yaptığı öne sürülerek bir soruşturma başlatılmıştı ve hala sürüyor…
Ülkemizin durumu bu şekilde bir hayli karışıkken Diyarbakır’daki Tarkan konserine 45 bin kişinin gelmiş olması bir dostluk,sevgi ve barış örneği olsa gerek…
Tarkan’ı bu başarısından dolayı kutluyorum.
Bunlar mı ülke yönetecekler ?
Seçimden bu yana kaç gün geçti ve ülkemizin değerli halkının seçtiği milletvekilleri, ülkeyi yönetmek için meclise girip yemin etmeye tenezzül etmiyorlar…
Yemin etmeyen milletvekillerine şu soruları sormak isterdim:
-Sayın seçtiğimiz vekillerimiz sizi kim seçti?
-Sizleri niçin seçtik?
-Kimi yönetmeniz için sizlere oy verdik?
-Biz kimiz?
-Millet nedir? Milletvekili kime denir?
…
Gerçi bu soruları belki de defalarca soranlar olmuştur ama yine de halkını düşünen vekillerin sayısı günden güne azalmaktadır.
Ben şahsım olarak “yemin etmeyen milletvekillerimizi” kınıyorum!
Ülke yönetmek;Silahla,taşla,sopayla olmadığı gibi size oy veren halkı bir hiçmiş gibi bir köşeye atıp kendinizden üst makamlara gereksiz şekilde karşı gelerek bu şekilde boykot etmekle de olmaz…
Ülkemizde Tarkan konserindeki gibi bir tablo olmalıdır.
Ülkeme Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım aşkı gibi bir bağlılık olmalıdır…
Sevgi ve mutluluk dolu başarılı ve seyircisini mahcup etmeyen bir tablo…
Kiminiz belki de “ kendisini bir şey zannediyor” diyecek benim için ama emin olun öyle bir şey yok…
Bende şahsım olarak “Ülkemdeki bazı yöneticileri boykot ediyorum” ve yazımı burada kesmek istiyorum.
Saygılarımla
Hasan Güçlü