Yaşantımız freni patlamış yolcu otobüsüne benziyor da farkında değiliz. Beden ve ruh sağlığımızın ne kadar önemli olduğunun da farkında değiliz.
Farkında olsaydık, cümleleri böyle mi kurardık. Nağmeler böyle mi söylenirdi. Kırılan kalpler ve içimizi sızlatan acılardan habersiz mi olurduk. Hasta papağanın, dışkısını bir metre ileriye fışkırtması gibi, saçma sözlerini çevresine savuranların ne kadar basit olduğunun farkında oluyor muyuz?
Yaşanmışların yaşanacaklara örnek olması gerektiğinin farkında değiliz. Dışarda göbek, içerde kalça kıvırtarak dans ettirildiğimizin farkında mıyız?
Kafada saç kalmamış, dişler isyan edip çekip gitmiş. Gözlerin feri sönmüş, kulaklar sesten bihaber. Beden ve ruh uyum içerisinde sağlıklı değil. Dizler çekmez sıkleti ve çift değnek arar. Ayakta duramaz, adım atamaz ve otursa kalkamaz. Yüzün kırdaki çimenin yolları ve alnın da tren hattı gibi.
Beyni düşünmede özürlü hâle gelmiş, vücuda hâkim değil. Bacaklar ayrı kollar ayrı yöne kıvırır. Her ikisi de yardım eden arar. Çünkü titreme sinyalleri almaya başlamıştır. Böyle eller dertlere katlanamaz. Yaş ilerlemiş yok mu durduran diye sızlanmak işe yaramaz. Buna rağmen hâlâ dünya malının peşindeyiz.
Beden sağlıksız, ruh darbe yemiş, sağlıklı olmayı özler. Yaşam bir sızı kapısı açık, içeriye giren bir daha çıkamıyor. Dönen dolaplara bakılırsa birçok şeyin farkında değiliz.
Vücut sağlık için ayar peşinde ruh ise feryat eder. Karanlığa taş atıyoruz, perdeler kapalı.
Fırıldaklarla bir dünyadayız. Onlarla yaktık çırayı. Orman ve evin bacası tutuştu. Köyümüzün elimizden kayıp gittiğinin ve topraklarımızın işlenmediğinin farkında değiliz. Göç olayının kalıcı sosyal yaralar açtığını biliyor muyuz? Göç olayı içimize verilen zehir, GDO ve nişasta bazlı şekerdir.
Gözleri açık uyuyorsun, sıcak koltukta. Bırakmak zor geliyor, bırak başkaları da yapsın. Görev değişikliği vatanın hayrınadır.
Her kelimenin hesabını yaparak konuşmak yakışır insanlara, kırmadan ve incitmeden. Dikkat edersek, meyvemizin tomurcuğunu koparmaya çalışıyorlar da başaramıyorlar. Zalim insanların ekmeğine yağ sürmeyin. Çiçeğimizi soldurmanın peşindeler. Yazın kışı, kışın ise yazı aratıyorlar.
Dünya çok şeye gebe, kapısı açık dedik ve girdik içeri. Gireni çıkanı belli değil, yaptıklarının farkında değiliz. Farkında değiliz, bir parça ekmeğe muhtaç olanların varlığından. Farkında değiliz asgari geçimden. Ekmek bulamayandan, çocuğunu okutamayandan.
İnsanlar şehre geçim için geliyor ve ummadıkları zorluklarla karşılaşıyor. Bu insanları da ikna etmek gerekir. İş ve aş vermenin esas fakat kolay olmadığını bilmeliyiz.
İki dudağının arasında kelimeleri fırlatmanın hiçbir anlamı olmadığını bilmeliyiz.