Çoğu zaman yazmayı bırakmayı düşündüm,ama kendi ülkemde yaşananlara baktığımda,Atatürk devrimlerine bağlı,laik cumhuriyete inanmış,ve Türkiye’nin geleceğinin ancak çağdaş değişim anlayışıyla mümkün olacağını bildiğim için,yazmayı kendi halkımı gerçeklerle buluşturmak noktasında bir sorumluluk olarak gördüm.Toplumun gerçeklerden uzakta tutulmasının,ve kendisini yönetenleri sorgulama yetkisinden bile uzakta bırakılmasının sıkıntılarını biliyorum.Türkiye’de yaşanan siyasal tıkanmaya baktığımda işimin ne kadar zor olduğunu da biliyorum.
Düşünce insan hak ve özgürlüklerinin konuşulmadığı bir ülke de, toplumu asıl gizlenmiş gerçeklerle buluşturmanın kolay olmadığını biliyor um. NİETZSCHE’nin sözlerinden yola çıkarak ” cahil bırakılmış bir toplum seçme, görme, sorgulama, okuma, araştırma özgürlüğüne sahip olamaz” işte Türkiye’de toplum bu duruma getirilmişken, düşün insanının demokrasinin bile sancılı yaşandığı bir ülkede işinin zor olduğunu biliyorum.
Korkularım var, hiç bir dünya ülkesinde bile görmediğim, böylesine tarihten intikam almak, Atatürk’ü milli duyguları, Türk kimliğini,cumhuriyeti yok saymak için otoriterleşen bir anlayışın, geleceğin Türkiye’sinde felaketlerin yaşanmasına kendi hazırladığı senaryoyla başlamasıdır.
Başbakan gezi parkı olaylarında uzlaşmaz tutumuyla bunun bir yansımasını göstermedi mi?. Daha sağ duyulu olması gerekirken, toplumu ikiye bölüp adeta bir çatışma ortamı yaratmanın resminde, toplum daha korkunç bir çatışmanın ortasına sürükleniyordu.Allah’tan korkulanlar olmadı ama suçsuz günahsız canlar gitti.
NARSİS KİŞİLİK BOZUKLUĞU (NKB)
Başbakan ne yaptı, çıkıp hayatını kaybeden küçücük bir çocuğa bile terörist diye meydanlarda yuh çektirdi, bu ruh halinin yansımasını anlamak mümkün değil. Başbakan tüm söylemlerinde farklı bir konuşma dili seçerek toplumu farklı düşünceye sevk ediyor.
Toplum zaten narkozlanmış durumda ne yapacağını bile bilmiyor düşünemiyor sorgulayamıyor. Narsis kişilik kendisinde ”Olağanüstü” bir kişilik yapısının gücünün olduğunu savunan insanlardır. Başkalarının da kendilerini öyle görmelerini isterler, Bu nedenle de, en çok kendilerine ” Koşulsuzca biat” edenlerle ve kendi düşüncelerini kabul edenlerle bir ara da olmak onlara yakınlık duymak duygusunu taşırlar, özveriyi daima başkalarından beklerler, sadece kendisini beğenen, kendi inandıklarını savunan bir kişilik taşıyanlardır, mutlaka düşüncelerini karşısındakilerin kabul ettiğini görme hazzını yaşarlar. Acaba Başbakan şimdi bu analizin bu ruh halinin içinde mi diye düşünmeden edemiyorum.
NKB,üstünlük duygusunu her zaman kendisinde taşıyan kişidir. Her zaman başkaları tarafından beğenilmek dinlenmek duygusunu taşır,bunu görmediği anda hırçınlaşır,sinirlenir,farklı bir görüntü içinde kalır.Kendini olduğundan çok fazla yetenekli görür,müthiş bir ikna kabiliyeti ”empati” yapma yeteneğine sahiptir.zaman zaman istediği ilgi alaka gelmediğinde duygular boğulur,öfke yansıması başlar,eleştirilmekten her zaman hoşlanmaz,kendi düşünce ve fikirlerine karşı çıkanlara karşı,onları aşağılama,suçlama,cezalandırma,değersizleştirmek ten geri kalmaz.
Her konuda karar verme yetkisinin kendisinin olduğunu düşünür, kendisini her konuda ”haklı, hak sahibi” ve ” ayrıcalıklı” görür.Sonrasında doğacak her türlü sıkıntılardan kaynaklanan sonuçlardan yine kendisini sorumlu tutmaz. Kendisini farklı sayıp başkalarının zaaflarından yararlanıp hedefine ulaşmayı ister. her ilişkide paylaşımda, kendini beğenmiş, ukala ve küstah bir tavır içine girip, kendisinin vazgeçilmez olduğuna inanır.
Kendisinden farklı üstün bir kişiliğe tahammül gösteremez, işte o zaman asıl taşıdığı NKB ruh halinin yansımasını o zaman ortaya çıkarır asıl tehlike o zaman başlar. Genellikle NKB erkeklerde yüzde 75-80 de görülür. Özellikle, bazen kişisel yetenekleri, bazen toplumsal yapılanma sürecinin içindeki değişimler, şans gibi etkenlerle, itibar, statü, veya maddi güç açılarından hızla yükselme fırsatı bulmuş bireyler arasında yaygındır, açık biçimde bunu görmek mümkün. NKB için oluşmuş kişiliği sıralamak anlatmak burada asla bitmeyecek biliyorum.
Türkiye böyle bir anlayışın içinde kalırsa ki bunun örneklerini görmek mümkün. NKB olgularını taşıyan kişiliğin beklenmedik biçimde farklı yansıması sonucunda, o vakit kendileriyle birlikte yaşadıkları yada biçimlendirmeye çalıştıkları toplumu ateşe atmaya çalıştıkları umurlarında bile olmayacak.
Böyle bir süreçte toplumun daha duyarlı hareket etmesi, daha bilinçli davranarak akılcı, sağduyulu serinkanlı olması çok önemli.Atatürk’ün şu sözleri ülkenin geldiği noktada resmini açıkça göstermiyor mu?. ”Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki,bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki asli cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin” İşte asıl tablo burada Atatürk’ün sözlerinde açıkça ortaya çıkmakta gelinen noktadaki yayılış.
NKB derken sadece ülkemin içinde bulunduğu resmi çizmeye çalıştım, kimseyi bu vesileyle suçlama hakkına sahip olmadığımı da biliyorum. ama böyle bir düşüncenin bir ülkede yerleştirilmesi asıl bir felaketin habercisi olacağını da söylemeden geçemem.
Hala İnanmadığım, ama düşünceye saygı var diye bağıranların bana burada kızmaya haklarının olduğunu da sanmıyor um.THE TİMES İngiltere’nin en etkili gazetelerinden biri,” Türkiye Başbakanı Erdoğan,her geçen gün biraz daha Putin’leşiyor! Yani Rus lider gibi, demokrasiden uzaklaşıp,”otoriter” bir kimliğe bürünüyor! Peki bugün onu bu hale kimler getirdi? Etrafındaki yalakalar, şaklabanlar, yağdanlıklar, çıkarcılar! Ne dediler ” ona dokunmak ibadettir, o peygamber gibidir, Allah’ın tün vasıflarını almıştır, sen Atatürk gibisin, hatta ondanda büyüksün, seni üzmek Allah’ı üzmek gibidir, sana biat sa biat, itaatse itaat, sadakatse sadakat, Bunların hepsi, menfaatçi, çıkarcı, avantacı laflar, biz işte böyle tual de bile yeri olmayan resim yarattık ama bu tehlikenin hala farkında değiliz.
Yarın iktidar değişse, bugünün yardakçıları batan gemiyi ilk terk eden fareler olacaklar. Şimdi bu modelden cumhurbaşkanı çıkarmak, cumhuriyete Atatürk devrimlerine onun miras olarak bıraktığı Tarihe ihanettir.
Prof. Dr. Levent Seçer