Faizin zararlarını say ama zamanımızın diğer iktisadi şerlerini de say…
Zamanımızda karz-ı haseneyi gerçekleştirecek bir kurum yok…işte zamanın bir şerri bu…”Allah’a, kat kat karşılığını artıracağı güzel bir ödünç takdiminde kim bulunur? Allah hem darlaştırır, hem bollaştırır; Ona döneceksiniz” (Bakara/245)
Faizin zararlarını say ama zamanımızın şerlerini de say…
Garz-ı haseneyi ortadan kaldırır faiz…ama alan borcunu vermiyor…garz-ı hasene yine kalktı…
Faizin zararlarını say ama zamanımızın şerlerini de say…
Faiz köleleşmeye sebeptir…para sahibi zenginleşir ve köleleştirir…İşçi de köledir…yine köleleştik…
İslam iktisadı zenginlerin müslümanlığa uymasıyla çalışır…zengin zekat vermiyor yine…iyi ki sağlık hizmetinin devlet yüklendi…ölüp gitsek bakan olmayacak…
İslamiyet… ihtiyaç sahiplerine yardım amacıyla zorunlu bağış sistemi koymuş…dolandırıcılık kapısını aldatma kapısını yalan dolanı da yasaklamış…İslam İktisadı her damarından kan kaybediyor bu zamanda ama hocalarımız sadece faizi zararlı olarak sayıyor…eksik ilimliliktir bu…
Katılım bankacılığı ve vakıfçılık teşvik edilmeli…sadece faize savaş yetmez…eksik ilimliliktir bu…Yani karz-ı hasene müessesi diriltilmeli…Katılım bankaları bunu sağlamalı…İşte karz-ı hasene ilişkilerinin kuralları
Alacaklı verdiği miktarı geri alma hakkına sahiptir.Borçlu aldığı miktarı geri ödemekle yükümlüdür. Aldığı borcu kullanamadan kaybetse dahi tazminle mükelleftir.Karz akitlerinde vâde belirlenebilir ancak bu vâde bağlayıcı değildir. Yani alacaklı, alacağını her zaman isteyebilir. Borçlu da borcunu vadeden önce ödeyebilir.Alacaklı borçlunun sıkıntısını giderdiği için Allah tarafından mükâfatlandırılacaktır. Bu yüzden borçluyu sıkıştırıp bu mükâfatını azaltmamalıdır. Borçlu da borcunu bir an evvel geri ödemeye çalışmalıdır.Karz ancak mislî mallarda gerçekleşir. Bu malların kendileri tüketilir ve piyasadan benzeri (misli) bulunup geri verilir. Aslı tüketilmeden yararlanılan mallar âriyet olarak verilebilir ve bunların kullanımı karşılığında kira alınabilir. Yani buğday karz/borç olur âriyet olmaz; araba âriyet olur karz/borç olmaz.Borç alınan miktar borçlunun mülkiyetine geçer ve borçlu bunu alacaklının iznine bağlı olmaksızın istediği gibi kullanır.Dinen meşrû olmayan işler için borç verilemez
Güzel ödünç. Dinin emirlerine uygun ödünç vermedir…Karz-ı hasene…bir kimsenin nakit para, ölçülebilir, tartılabilir ,sayılabilir bir malı, benzerini almak üzere bir sahsa vermesidir.
Ödünç alınan bir malın ödenmesi misliyle olur. Kıyemîyat adı verilen ve piyasada benzeri bulunmayan veya bulunsa da ölçü ve değerce farklı olan mallar arasında karz muamelesi yapılmaz (Ömer Nasuhî Bilmen, Hukûk-ı İslâmiyye ve Istilâhât-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul 1986, VI, 94-104).
Nakit para, altın, gümüş, arpa, buğday, yağ, bal, yumurta ve ceviz gîbi tartılabilir, ölçülebilir ve piyasada benzeri bulunabilir şeyler arasında karz muamelesi yapılabilir.
Neden zekat veren kalmadı…asilik değil mi bu…her damarından kanıyor İslam iktisadı…işte…zekat verecek zenginliğe ulaşmış saymıyor kimse kendini…”…Eğer namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, peygamberlere inanır, onları desteklerseniz ve Allah’a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanları Allah rızası için borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim…” (Mâide/12)
Şükürsüzleştik…bu da zamanımızın şerlerinden…işte ayet…”Eğer Allah’a güzel bir ödünç takdiminde bulunursanız, onu sizin için kat kat yapar, sizi bağışlar; Allah, şükrün karşılığını verendir; halimdir” (Teğâbun/ 17)
Müslümanlar, cemiyet ve fert olarak ekonomik modellerini muhafaza ve yaşatmakla yükümlüdürler. Bu itibarla, faiz batağına saplanmamak için fahri bir yardımlaşma türü olan karz-ı haseneye ve sosyal ve ekonomik kurumlara işlerlik kazandırmak gerekir…
Darda kalan müslümanlara ödünç verme durumunda olan kişiler karz-ı haseneyi sürdürmeli ..çAllahu Teâlâ’nın bunu karşılıksız bırakmayacağını düşünmelidir… Sadaka vermek dinimizde övülmüş bir şeydir…