Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
EY HAYAT
Sana sesleniyorum…
Bakma bana öyle, muzaffer bir edayla gülme, daha alacaklarım var senden.
Ne varmış diye söylenme; sakladığın sevgi, vermediğin aşk, bir gülüş, hatta bir tebessüm, ya gençliğim, tozlu, çamurlu yollarında koştuğum sokaklarım, köyümde top oynadığım toprak saham, ya dostluğa ne diyelim… ne oldu elimden aldığın sevdiklerim…ve dahi rengârenk çiçeklerin, hercai menekşelerin, yediveren güllerinin açtığı, rayihalar saçan kocaman bir bahar bahçesi borçlusun bana hayat!.. Öyle vade, senet sepet, falan filan istemem, tüm bunları sen benden peşin peşin aldın. Tüm aldıklarını, geçmişimi geri ver hayat, senden alacağım var… Bunları almadan gitmem bu dünyadan…
Hayat nedir diye sorsanız, 5 harften oluşan bir kelime derim.. Öyle değil, anlamı ne?.. diye sorsanız, o zaman derim ki;herkesin hayatının başka bir anlamı var.. Bana göre acı iken başkasına göre mutluluk olabiliyor.. Sana senin yaşadığın hayatı anlatabilmem için senin gözünden bakabilmeliyim.. Yoksa, anlattıklarım benden ileri gitmez, genelden sana gelemez..
Hayat ipleri bizim elimize veriyor aslında.. Ağlarken gülebilmekte bizim elimizde, güldürürken düşündürmekte… Seçim bizim ama bunun farkında değiliz..
Bunun farkına varanlar da var, farkına varamadan hayata veda edenlerde.. Hâlâ farkına varmadıysanız şimdi tam zamanı.. Her dikenin ardında bir gül olmasa bile en azından bir çiçek bulacağınız aklınızda olsun..
“ Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde, dikenin itibarı gül sayesinde..” Demiş Hz. Mevlânâ.
Derler ki: Evren neyi çağırırsan onu getirirmiş.
İnsan kötüyü çağırır mı bilemem ki. Beni sınadığında ve hak ettiğimi benden aldığında bıraktım, hayatı çağırmayı… Ve öğrendim ben gelişine yaşayıp, gidişine takılmayı…
Derler ki: Evren neyi çağırırsan ona kavuştururmuş.
Kim kavuşmayı istemez sevdiğine bilemem ki. Avuçlarımdan alındığında gençliğim ve emeğim katledildiğinde bıraktım, HAYAT.. SENLE savaşmayı,
Ve ben anladım ki: öyle herşey tırmalayarak olmuyor. Öyle zor öğrendim ki bugün de bitti deyip bir günlük yaşamayı… Ve ben çok zor kabullendim hayat, herkes hak ettiğini değil, kaderine yazılanı yaşar, yaşar da öyle geçer gidermiş hayat…
Soruyorum size; yaşadığımız hayatta başımıza gelmesi kesin olan kaç şey var?.. Misal, hasta olmamız ihtimal, ömrümüzce hiç hasta olmayabiliriz de, nerede yaşayacağımız, nasıl yaşayacağımız, ne yiyeceğimiz, ne göreceğimiz, evlenip evlenmeyeceğimiz, kaç çocuğumuzun olacağı, ya da olmayacağı hep ihtimal. Ama ölüm gerçek. Ölüm herkesin başına gelecek. Öyle ya da böyle. ..
Peki ölüm bu kadar gerçekken neden kimse ölümü kendisine yakın hissetmiyor. Neden kimse ölecekmiş gibi davranmıyor. Neden herkes ölüm çok zormuş, çok uzakmış gibi hareket ediyor.
Çünkü hayat yaşamaya… Sevgiyse paylaşmaya değer!..
Haydi, durmayın o zaman, dün ki gün çingeneler gibi göçebeyken ufukta, şimdi yeniden görünmüşken vakti şafakta, Günaydın uzaklara, ona, buna, şuna, her dosta, uyanırken günaydın bir kere daha…
Ruhumun yitik gamzesine sakladığım günü onarıyorum şimdi…
Gecenin çivileri, paslı perçemini serdikçe üzerimize ben siliyorum kalemimin rüzgârında… Güneşi kurutalım, sonra açalım bir ayaz vakti gelince soframıza…
Yaşamın kaynağı sevgi ise, sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşalım sevgimizi bir lokma ekmek gibi…
Hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Hepimiz için güzelliğin adının gerçekten daima ‘güzellik’ kalacağı ve daima gerçek rollerimiz için sahnede yer alabileceğimiz ömürler, güzel ve sağlıklı günler diliyorum…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbetler gönderdim…
Sevgiyi ve umudu içinizde yeşerttiğiniz güzel mutlu bir gününüz olsun gönlünüzce ve sevdiklerinizle birlikte geçen… Gönlü güzel insanlara çıksın tüm yollarınız…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbetler gönderdim… Hoş kalın, hoşça kalın, hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#