Sevgili halkım; 16 yıldır devamlı olarak aldatıldın, kandırıldın, uyutuldun. İnançların istismar edildi. Ülkemiz, halkımız perişan oldu. Ve devamlı olarak, yalanlar, mazeretler, üretildi. İflas ettik. Ekonomimiz çöktü, paramız pul oldu. Suçlu olarak da hep dış güçler ve muhalefet gösterildi.
Ve hâlâ, aynı yalanlar, mazeretler devam ediyor. Neymiş? Kur artışları spekülâtifmiş? Kısa sürede, denge sağlanacakmış? Olay, dış güçlerin (başta ABD ve İsrail olmak üzere)oyunu imiş? Zira Tayyip Erdoğan’ın gitmesini istiyorlarmış? Çünkü Erdoğan kazanırsa, aynı zamanda “İslâm Orduları Baş-komutanı” olacakmış? (Kendileri BOP eş başkanı değil miydi?) Doları paçavra edecekmiş? Devamlı olarak, aktroller bu mesajları atıyorlar.)
Bu açıklamalara kargalar bile güler. Zira;
1- Senin; ödemeler dengen, bütçen bu kadar açık verirse, enflasyon ve işsizlik oranların böylesine feci ise demokrasin yok edilmiş, her şey tek bir kişinin iki dudağı arasına mahkûm edilmiş ise ülkende fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetleri ile can ve mal güvenliği kalmamış ise tüm milli servetlerimiz satılmış veya yandaşlara peşkeş çekilmiş ise, üretime yönelik hiçbir yerli ve yabancı yatırım kalmamış ise; halkımız aslında yandaşlara astronomik kaynaklar aktarma amacına yönelik, köprü, kanal, yol, şehir hastanesi vb verimsiz ve fizibl olmayan inşaatlar ile uyutulmak isteniyorsa; iktidara yalakalık yapmayanlara karşı bu kadar acımasız, saygısız, kaba davranılıyor ve her türlü hakaret, yalan, iftira, baskı, zulüm, tehdit, dışlama, mübah sayılıyorsa; halkın % 60’ı vatan haini, terörist, fetöcü vb sıfatlarla damgalanıyorsa;
Elbette, paran dünyanın en değersiz parası olur. Kredi notun yerlerde sürünür. Astronomik faiz ödemelerine rağmen, kredi bulamazsın.
2 – Mevcut iktidar, Türk tarihinin en başarısız, liyakatsiz, vizyonsuz, hukuka, hakka ve halka saygısız baskıcı, (devamlı din istismarı yapmasına rağmen)en fazla israf, yolsuzluk, rüşvet, hukuksuzluk, batağına gömülmüş bir iktidar değil midir? Tüm bürokrasi, ehil olmayan, sadece saraya tam anlamı ile biat etmekten başka özelliği bulunmayan, kişilere teslim edilmiş değil midir? Bunların ne maliye ne ekonomi ne dış politika ne de hukuktan bihaber oldukları açık değil midir? Bunlar yüzünden, varlık içinde yokluk çekmiyor muyuz? Sefalete düşmedik mi?
3- Vicdan sahibi olan ve ülkesini seven herkes görüyor ki; Türkiye’nin bu perişan hale düşmesinin, iki sorumlusu vardır. Her konuda kendini yetkili kılan, kimseye danışmayan, hukuku ve demokrasiyi hiçe sayan, en katı biçimde “Tek Adam” rejimini uygulayan, tüm demokratik kurumları fonksiyonsuz hale getiren Tayyip Erdoğan. Ve sair zamanlarda, bol bol laf üreten, ancak her kritik anda, hemen iktidara destek çıkan, şimdi de Rahmetli Türkeş’in eserinin anahtarını AKP’ye teslim eden Devlet Bahçeli.
Kurtuluş reçetesi bu iki şahsın, demokratik yolla, politika dışına atılmasından geçmektedir.
4- Birazcık dini bilgisi olan ve beynini herhangi bir kişiye ipotek etmemiş herkes biliyor ki; AKP “dindar bir parti” değildir. Dini istismar eden bir partidir. 16 yılda tüm dini, milli ve manevi kavramları dejenere etmiştir. Halkı Yüce Dinimizden soğutmuştur. Ateist ve deist sayısı yürek yakan rakamlara ulaşmıştır. Fuhuş, sapıklık, tecavüzler, kumar, içki, uyuşturucu, rüşvet, yolsuzluk, torpil, israf, kul hakkına tecavüz, şirk (kula kul olma) yalan, iftira, hakaret, zulüm, her tarafımızı sarmıştır. Şii, Vehhabi ve Selefi hâkimiyeti kurulmuştur. İslâm’ın esaslarından uzaklaşılmıştır.
Ey Halkım. Uyan artık. Aynı boş vaatlere ve yalanlara tekrar kanma, ülkemizi bu hale düşürenlere, Yüce Dinimize en büyük zararı verenlere, destek verme. Vatanın, evlâtlarının, torunlarının, geleceğine ihanet etme. Bu büyük vebali yüklenme. Bu son şansımızı heba etme. Demokrasi tabutuna bir çivi de sen çakma.