2011 yılına da girdik sevgili okurlar! Hayırlı, uğurlu olsun…
Yeni yıl, eski yıl, değerlendirme, kritik, analiz, sentez, teorem, kuram, … gibi terimsel içeriğe sahip bir yazı bekliyorsanız, beklemeyin. Zaten bu kadar uzun bir ayrılıktan sonra beni hatırlasanız kâfi. Beklemek meselesi de sizsel bir pratiğe çaldığından sanmıyorum benden beklediğinizi, bir şeyi. Neyse, hafiften hafiften veya ağırdan ağırdan veya yavaştan yavaştan veya … söylemek istediğimize yani daha çok söylemek istediğimize gelelim yoksa bunları da söylemek istemiyordum değil hani, yanlış olmasın. Yalnız olsun, hiç değilse en azından belki de, üretir. Doğru olsun, doğrulsun. Size bir sır(!) vereyim mi sevgili okurlar? Yalnızlık ve doğruluk çoğu zaman dosttur, çoğu zaman da yâr. Lâkin hiçbir vakit doğrulamamışlardır, doğru düzgün düze çıkamamışlardır, ayrı mesele.
İşte bu 2011 denen şeye girdik ya hani biz şimdi, TRT de Eurovision temsilcimizi açıkladı tabi ve bende olaylar gelişti, siz de gelişmiştir tahmin ediyorum ama bende daha çok geliştiğine garanti veriyorum. Vermesem mi? Durun! Sakın yanlış anlamayın, yanlış anlama kapasitesi yüksek okur ! ‘ Eurovision Song Contest 2011 temsilcimiz Yüksek Sadakat oldu. Severim, çok severim, ayrı severim ve çok özel severim. Ben ne de severim, Yüksek Sadakat’i ? Katılmasına sevindim mi peki? Yalan olur, evet dersem. Sevinemedim. Kalitesine garanti verebilirim ama sevinemedim. Genelde garipserim bu hayran olmak mevzubahsini. Allah aşkına nasıl bir şeydir ‘ fan olmak ‘ olgusu? Yüksek Sadakat grubu bende kişisel reaksiyonlarımın onaylamadığı atraksiyonlara sebep oldu, oluyor. Ben de ‘ Kafile ‘ denim. Ne güzel şarkıdır, ne güzel sözleri vardır öyle ? Kutlu abi (Özmakinacı) ne de güzel yazmıştır? Kulak verelim, melodiyi bilenler haydi hep beraber mırıldanalım :
“Bendeki bu ateş sönmeden / Mevsim yazdan hazana dönmeden /Gözlerine uykular inmeden /Göğsüne yatır beni düşlere götür beni. / Aşk bu cana bedenden hak ise /Can ne cami çeker ne kilise /Ten sönmeden bitmez bu hadise / Beni yanlış anlama şikayetim yok ama / Ben aşkı böyle bildim gel merhem ol yarama / Ben hem kalp hem bedenim /Nefestir ruhum benim /Aşk şarabı içerim / Tez gelse de ecelim / Ben hem kalp hem bedenim /Ateşten ruhum benim /Aşk şarabı içelim /Kendimizden geçelim / Bir ömür böyle geçmez ah ile /Ağlasan da gülsen de nafile / Sen dursan da yürür bu kafile /Beni yanlış anlama şikayetim yok ama /Ben aşkı böyle bildim gel merhem ol yarama… ”
Şimdi gelelim neden sevinemediğime ? ‘ Kafile ‘ sine özeldi Yüksek Sadakat… Şimdi kitle genişleyecek, kitlesi genişleyecek. Herkes bilecek, ama neyi ? Grubun felsefesini emin olunuz daha varolan kitle çözememiş ve de asla çözemeyecekken – istisnalar kaideyi bozmaz – kitlelere ulaşıp nicelik arttığında da çözülmesi beklenemez. Anladınız mı neden sevinemediğimi ? Gerçi en doğal hakkıdır, herkes gibi, her grup gibi onlar da daha fazla popülarite, daha fazla ilgi ister ve yaptıkları iş de tereddütsüz bunu hak eder.
Artık olduğuna, Yüksek Sadakat Almanya’ya gittiğine göre duam var, dileğim var, temennim var: Umarım kaliteden, kalitelerinden, klaslarından ödün vermezler. Umarım Türkçe’yi çok güzel kullanmaları geleneğini o sahnede de sürdürürler ve Türkçe parçayla katılırlar. Umarım Eurovision’a uymazlar, Eurovision onlara uyar.
Bu arada az önce demiştim ya açıklandığı an gelişen olaylar falan filan faso fiso işte, Atiye cephesinde de olaylar gelişmiştir, Hande Yener cephesinde… İşte o cephelerde gerçekleşen olaylar benim cephede gelişen olaylardan çok daha büyük olabilir, olasıdır, olasılığı bir hayli yüksektir. TRT ! Ah TRT ! Vah TRT ! Açıkça diyorsun ki ” bana dayatılanı yapmam ” , gibilerinden bir tavır sergiliyorsun. Ne gerek var ?! Daha geçen sene bir grup katıldı, sakla önümüzdeki yıllara. Atiye süper olurdu ama durun, bir dakika ! lık saygı duruşu demeyeceğim elbette, aklıma geldi de bir şey. TRT Atiye giderse eğer Hadise’deki gibi hadise çıkmasından kaçınmış da olabilir, tırı vırı daha çok tartışılır bunlar…
Kısaca biraz Yüksek Sadakat’ten bahsedelim. Kurucusu ve bas gitaristi Kutlu Özmakinacı’dır, aynı zamanda ilk iki albümün söz yazarıdır. Tüm şarkılara imza atmıştır. İkinci albümün vokali ve artık grubun vokali Kenan Vural’dır, ilk albümde bu aralar Meyra ile yaptığı düetlerle aklımızda olan Cemil Demirbakan’dır vokal. Serkan Özgen gitarda, Uğur Onatkut klavyede ve Alpay Şalt davuldadır. İlk albümlerinin ismi YükseK Sadakat, ikincisinin ismiyse Katil & Maktül’dür. İlk albüm Ocak Ocak 2006’da, ikinci albümse Mart 2008’de çıkmıştır.
Sevgili okurlar, dikkat edelim ” Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer “
Ve son olarak ;
Yüksek Sadakat konserleri bir ayindir.
NOKTA ( . )