Eurovision 2011 Hayal Kırıklığımız ve Yüksek Sadakat
Başlıyoruz… Başlıyoruz çünkü söyleyecek sözümüz, edecek kelamımız var. Kaldığımız yerden devam edemiyoruz, öyle bir şansımız yok. Aradan zaman geçti gelişigüzel. Gelişi güzeldir evet peki ya gidişi? Peki ya sonra? İşte tam da buradayız. Burası neresi mi? Zamanın gelişinin güzel, gidişinin çirkin olduğu yerdeyiz. Yerle bir olmuşuz ama bir olamamışız yazık ki, bu anda ve mekânda dahi…
Son köşe yazımın üzerinden gelen ve doğaldır ki geçen zaman ne kadar oldu, bilemiyorum. Bilmek de istemiyorum. Anlamı bilmek istiyorum, anlamlandırmayı bilmek istiyorum, anlamlandırılmayı bilmek istiyorum, seni istiyorum, seni bilmek seni yaşamak seni ölmek istiyorum.
O günden bu güne geldiğimizde marka konunun aynı olduğunu fakat çerçevenin değiştiğini görüyoruz.
O gün de mevzubahis Yüksek Sadakat’ti, bugün de mevzubahis Yüksek Sadakat…
En yakına, gün’e gelelim, şartlarına gelelim ve bu yoldan Allah’ın izniyle gidelim.
Türkiye’yi 2011 Eurovision’da temsil eden Yüksek Sadakat ve şarkısı ‘Live It Up’ yarı finali geçemedi, e bu durumda da finale kalamadı bildiğiniz, bilmek üzere olduğunuz veya şu anda bildiğiniz üzere.
Şimdi gruba yönelik ağır eleştiriler daha da ağırlaşarak artacaktır. Zaten TRT’nin grubu açıkladığı andan itibaren grubun ‘Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer’ isimli müthiş şarkısına atıfta bulunarak üzerimizden otuz ülkenin geçeceğini söyleyenler pek tabii bu fırsatı kaçırmayacaktır. Sadakati yükseklerin yapması gereken aldırmamak ve şunu bilmek olacaktır; davulun, tenekenin, tencerenin içlerinin boş olmasına rağmen çıkardıkları yüksek sesi.
Şarkı çok çok iyi değildi belki ama hakkını verelim, iyiydi. maNga, maNga, maNga diyorsunuz anladık, maNga… Tarzları farklı, bir anlamda kulvarları farklı. Ne bekliyorsunuz ve ne bekliyordunuz? Bir daha mı maNga ile katılalım yani? Bu topraklar bu kadar mı renksiz, çeşitlilikten uzak, bu kadar mı aciz? Asla! Ama evet, maNga’nın şarkısı ‘We Could Be The Same’ çok çok çok daha iyiydi ve bunu herkes gördü, bildi, duydu. Rahatladınız mı?
Sahne şovuna gelirsek eğer Yüksek Sadakat belki de Eurovision tarihimizin en kötü sahne şovlarından birine imza attı. maNga’nınkiyle karşılaştırılamaz bile. Uygulanan ‘kadın çıkarmak için kadın’ taktiği ise grubun ne özüne, ne anlamına hiç ama hiç yakışmadı. Beş erkek çıksaydınız, ‘sap’ olsaydınız asli unsurlardan hiçbir şey kaybetmezdiniz, emin olun. Önemli olan kalptir, aşktır, ben bilmem Kutlu abi (Özmakinacı) çok daha iyi bilir.
Yüksek Sadakat’in hiç mi suçu yok? Çok. Belli başlılarını sayalım mesela, kişisel olarak, bana göre… Bir yarışma grubu değilsin. Güzel adamlardan oluşuyorsun. Piyasa işi yapmıyorsun. Piyasanın dibine vurulan bu organizasyona katılmamalıydın. Hadi katıldın. Farklı kültürler, medeniyetler, renkler dedin. Kafile’nin bir parçası, çok küçük bir parçası olan ben de eyvallah dedim. Bu kadar iyi Türkçe sözler yazan sen, Kutlu Özmakinacı, grubun da onayıyla neden Türkçe sözlü bir parçayla katılmadın yarışmaya? Önünde sağlam bir örnek varken, Mor ve Ötesi Türkçe ile katılmış ve fena bir derece olmayan 7. liği elde etmişken, neden? Hadi İngilizce’yle katıldın, neden kadın neden kadın neden kadın? Bu kadar mı güvenin yok yaptığın işe? İsmini hatırlamıyorum, bir ülke beş ya da sanırım altı erkekle sahneye çıktı, bilmiyorum geçti mi? Allah bilir, geçmiştir. Ayrıca çok da önemli değil geçip geçmemesi. Süper de şov yaptılar, biri diğerini yanağından öptü. Al sana renk, al sana şov… Al sana taviz vermemek örneği?
TRT… TE-RE-TE… Şimdi çık işin içinden, çıkabiliyorsan. En büyük hata senindir. Ne YS’nin ne de başkasının, en büyük hata senin… Aslında kimse sana zorla bi’şey yaptırmaya kalkmadı, halka kulak verecektin, Atiye’yi yarıştıracaktın ve sağlam bir derece alacaktın, alacaktık. Yanlış yaptın, Kral’ı da insanları da karşına aldın. Seneye büyük ihtimalle Atiye’yi göndereceksin ama ne fayda? 2011 Eurovision finallerinde yokuz. Olmadı, yakışmadı. Bu kadar üstüne düşen bi’ ülke olmasak neyse ama olmadı, yakışmadı.
Ben sevindim aslında, Kafile’den birçok insan çok sevindi. Çünkü Ocak ayında çıkacak olan üçüncü albüm çok gecikti. Yine Eylül’den evvel çıkmaz ama olsun, daha çok sarılırlar albüme, daha çok sahiplenirler onu vesaire vesaire…
Söyleyeceğimizi söylediğimiz, bitirmezsek saçmalayacağımız yerdeyiz. Rab saçmalamaktan korusun cümlemizi, cümle iyileri. ‘Aşk durdukça’ biz sizi sevmeye devam edeceğiz. O zaman;
aşkla, imanla…