Esmanın dedikleri…
“Şafi sıfatı şarab iç diyorsa iç” çünkü şarab kan sulandırıcıdır…çaresiz kalınca kan sulandırmak icab edince şarab haram değildir…
Esmanın dedikleri…
Budistlerle birlik olsaydı Osmanlı yıkılmazdı…”Elhakim budistle ol diyorsa ol” Natoyla birliktelik az faydalıysa şengayla birlikteliği seç…şeytanın vesvesesini red de bu kuralın gereğidir…şeytaniliği red et…nefsini şeytanilikten temizle. Ekmelliği seç…Ahiret mi dünya mı denilince ahireti seç…ama dünyayı ve ahireti seçmek imkanı varsa “Para kaka deme…dünya kaka deme…Kur’an nimettir der dünya için …dünya da nimet uyku da nimet ama sabah namazını seç…az faydalıyı redet çok faydalı uğruna kural bu…akıl ve nakil bunu haykırır…Fıtrat doğa esma bunu haykırır…
Esmanın dedikleri…
Osmanlı savaşmak için faiz aldı…”el-Hakim faiz al diyorsa al”
Esmanın dedikleri…
Allah çok nurluyla az nurluyu az faydalıyı neshetti…ayeti tercih etme az faydalıysa…
Esmanın dedikleri…
Evet…”Allah’ın bazı isimleri mümin, kafir herkesin üzerinde tecelli ediyor, kendini gösteriyor. Mesela, Halık (Yaratan), Hay, Kayyum, Rezzak, Rahman, Rahim, Kerim, Basir, Semi, Müzeyyin, Musavvir gibi daha pek çok isim herkeste tecelli ediyor. Çünkü her insan (sırasıyla) yaratılmış, hayatı var, varlıkta devam etmekte, rızkını alıyor, şefkat ve merhametle terbiye edilip besleniyor, maddi-manevi ikramlara mazhar kılınıyor, görüyor, işitiyor, süslü suretlere sahiptir.
Her insan yaratılışı itibariyle güzel ahlak, güzel huy, güzel düşünce kapasitesine sahiptir. Fakat imtihanın gereği olarak, çekirdek halinde olan bu güzel ahlakı dışa yansıtıp yansıtmamakta serbest bırakılmıştır.
Tin suresinde genel olarak insanların ahsen-i takvimde/en güzel bir kompozisyonda yaratılmış olduğuna vurgu yapılmıştır.
İşte, Allah’ın insanın yapısına dercettiği Rahman, Rahim, Kerim, Halim, Sabur, Kuddüs gibi sıfatlarına tam mazhar olmak için, Allah’ın emir ve yasaklarına tam riayet etmesi gerekir. Aksi takdirde, Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmanın zirvesi olan şeref minaresinin şerefesinden kuyu dibine, esfel-i safiline, şerefsizlik gayyasına doğru yuvarlanması mukadder olacaktır.
Allah Teala kullarına özgür irade ve mühlet verdiği için kullar isyan edebilmektedirler. Allah Mürîd ismi ile kullarının özgür iradeli olmasını dilemiştir. Kişi özgür iradesiyle neyi seçerse, Allah da onu yaratacaktır.”(Sorularla İslamiyet)
Esmanın dedikleri…
Evet…Allahın 99 esması ve kişiliğimiz sonra da kişiliğimiz şartlarımız ve namaz ilişkisini ele alalım mı.
Eskilerin YILDIZNAME dedikleri yıldız ilmi ve kişiliğimiz arasında çok büyük ilişki vardır.Burçların beyinlerimize etkileri beyin hücrelerimizdeki açılma veya kapalı kalma durumuyla doğum anında alınan etki ile bazı esmalar aktif hale gelirler bazı esmalarda pasif durumda kalırlar.Böylece kişilik dediğimiz Sufilerin elbise dedikleri yapımız oluşur.
Her kişilikte mutlaka 3-4 esmanın etkisinde o isimler ağırlıklı oluşurlar
Hz Ömer adl sıfatına aşıktı. Hz Ebubekir hak sıfatına sadık sıfatına Ali alim sıfatına hz Osmman Gani sıfatına…Her kişilik farklı esmaya farklı meyildedir…kimimiz ilim için malını zamanını harcar bu karakter esmanın sudurundan pay ile alakalıdır…Burçlerın özellikleri ve yıldız name de bir ilimdir…
Esmanın dedikleri…
Evet…“(Allah) Âdem’e bütün isimleri öğretti”(Bakara/31)
İnsan esmaya ayna.pay edildi esmanın suduru o aynalarda Hallaç da “enel hak”dedi hak sıfatının sudurundan payım büyük dedi.Peygamberlerde elçiyim dedi…yani Hadi sıfatına aynayım emanetçiyim dediler…
Esmanın dedikleri…
Evet…Hz. Âdem’e isimlerin öğretilmesine “talim-i esma” denilir. Müfessirlerin beyanına göre bunlar, insan, hayvan, sema, arz, deniz… gibi eşyanın isimleridir. (Mesela bk. İbn Kesir, I, 104; Kurtubî, I, 194)
Seyyid Kutub’un da dikkat çektiği gibi, isimler eşya ve şahıslara birer remiz, birer semboldür. Şayet insana böyle bir kabiliyet verilmeseydi, çok zorluklarla karşılaşırdık. Mesela, “hurma” mefhumunu anlatmak için bir hurma göstermek, “dağ” mefhumunu anlatmak için dağa kadar gitmek gerekecekti. (Kutub, fî Zılâlil- Kur’an, I, 57) İnsan, bu bilgi kapasitesiyle eşyanın zât ve sıfatlarını tanır. Bunlara birer isim verir. Bunları konuşulan kelimelerle ifade eder. (Beydâvî, I, 66)
İnsan, duyularıyla hisseder, aklıyla değerlendirir, hayal âleminde senaryolar kurar, ölçer, biçer. Eşyayı tanımak suretiyle ilimlere ulaşır. Pek çok fen ve sanatı ortaya çıkarır. (Beydâvî, I, 66)
İsimlerin talimine mazhar kılınan Hz. Âdem, aynı zamanda insanlığın temsilcisi durumundadır. Her insan eşyayı tanıyabilecek, devamlı yeni bilgiler öğrenebilecek kabiliyet ve kapasitededir. Ömrümüz 60-70 sene değil de 60.000- 70.000 sene olsaydı, her birimiz şimdiki bildiğinin binler katını bilecekti. Hatta içimizden bazı harika fertler, yüzlerce ilimde profesör olabilecekti.
Üstteki ayet, bir yönüyle insana verilen bilgi kapasitesini ifade etmektedir. (Ahmed Mustafâ Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, Şirketu Mektebe, Mısır, 1953. I, 82) İnsan, bu bilgi kapasitesiyle eşyanın zât ve sıfatlarını tanır. Bunlara birer isim verir. Bunları konuşulan kelimelerle ifade eder. (Kutub, I, 5)
Hz. Âdem’e yapılan “Esmanın talimi” bir çekirdeğin, koca ağacın özetini taşıması şeklinde anlaşılabilir. İnsanlığın atası olan Hz. Âdem’e mücmel olarak öğretilen isimler, Âdem’in evlâtlarında, zaman içinde tafsili bir hale gelmiştir…(Sorularla İslamiyet)
Esmanın dedikleri…
Esma demez ki her harfin bir sayı değeri vardır…varsa ebcet güvnilirdir…EL-Hakimdir Allah olaki böyle bir hikmet var yani her harfin bir sayı değeri var…ama güvenme…
Evet…Esma sudurudur her şey amenna ama ebced hesabı bağı var kabul edilmişse de güvenilir değil…İsimlerin Ebced Değerleri var
Ebced’in en büyük özelliği “Ebced hesabı” adı verilen bir işlemde kullanılmasıdır. Güvenmek yanlış gaibden haber de kullanılması da yanlış…Buna göre, ebced ifadesindeki her harfin bir sayı değeri vardır ve bu değerlerden istifadeyle bir çok konuda pek çok işlemler yapılmıştır. İşte bunların her birine bu hesabın adı verilir. Ebced alfabe düzeninin harfleri 1′den 9′a, 10′dan 90′a, 100′den 1000′e doğru numaralandırılır. Ayrıca bu alfabede gözükmeyen “pe” harfi “be ” gibi, “çe” harfi de “cim” gibi kabul edilerek onların sayı değerlerini alır. Eskilerin “hisâb el-cümel” dedikleri, ebced hesabının 4 çeşidi vardır:
“Büyük”, “en büyük”, “küçük” ve “en küçük” ebced hesabı. Yukarıdaki tablo, eskiden büyük ebced (cümel-i kebîr) olarak ele alınmış, ama bugün küçük ebced (cümelsağir) olarak değerlendirilmektedir…ama güvenme…
Esmanın dedikleri…
Hak esmanın dedikleridir Kur’an esmanın dedikleridir…esma cehennem ar der mesela adl sıfatı gerçek ekmellikte uygulanmıyor bir kişi öldüren kısas gereği bir kere öldürülür ama milyonları öldüreni milyonkere diriltmek mümkün değil işte ahiret zaruri…İslam esmanın dedikleridir ekmel tefsir esmanın dedikleridir…