Ben eşimi neden çok sevmiştim?
O, sırtımdaki, karnımdaki, gönlümdeki, ruhumdaki yükümü alırdı. Hayatı, zamanı birlikte yaşar, aynı ufuklara bakar, aynı renklere dokunurdu gözlerimiz.
Örneğin;
Karnımdaki çocuğumu taşırken alnımdaki teri görüp silerdi. Pikalı dönemlerimde iğrenmez kusmuğumu siler, yüzümü yıkardı bir çocuğa şevkat gösterir gibi…
Ben eşimi neden çok sevmiştim?
Gebeliğimin son aylarında; geceleri pek uyuyamazdım. Ne sağıma, ne soluma dönebilir, ne de sırtüstü yatabilirdim karnındaki yük nedeniyle. Sevgili eşim öyle “Git salona, yarın işe gideceğim, çekemem mızmızlığını,” benzeri ötelemeler yapmaz, aksine benimle birlikte uykusuz kalırdı.
Belimin ağrıdığını fark eder, dualarla ovalar sonra yastıkla desteklerdi.
Ayaklarım şiştiğini görür, hemen dizlerine alır masaj yapar, ağrımı alırdı.
Ben eşimi neden çok sevmiştim?
Yokluğumda dahi, yani kendimden firar ettiğim zamanlarda dahi beni korur gözetirdi.
Uyuduğumda, burnuma yanağını dokundurup üşüdüğümü anlardı. Hemen üstümü örterdi.
Sonra da “Benim güzel karım bebekler gibi uyuyor” diye fısıldar, alnıma sevgi yüklü öpücük kondururdu .
Ben eşimi neden çok sevmiştim?
Hafta sonlarında genel temizlikte öyle evden “işim var,” benzeri bahanelerle kaçışlar yapmazdı. Çamaşır mı yıkadım, üşenmez gider balkona asardı. Bulaşık mı yıkıyorum: Durulamak için yanıma gelirdi.
“Aman gören bana kılıbık der,” gibi bahaneler üretmezdi. Aksine “Varsın desinler, ben karımla böyle mutluyum. Kime ne?” Der iki fincan kahveyle yorgunluk alırdık birlikte…
Ben eşimi neden çok sevmiştim?
Geceleri beni hacıyatmaz yapan çocuğum uykularımı alırdı. Sessizce salona geçer ayaklarımda sallardım bebeğimizi. Eşim sol yanındaki boşluğu fark eder etmez, gelirdi yanıma.
“Hadi yavrum biraz da sen uyu,” derdi ısrarla.
Ben eşimi en çok da neden sevmiştim?
Gözlerimin içine ilk günkü manalı bakar, şu cümleyi yinelerdi:
“Seni ilk günkü gibi seviyorum canım”.
Dünyalar benim olurdu.
Ve dünyaları onun gönlüne sermek isterdim.
Ben eşime en çok neden öfkeliyim?
2009 senesiydi…
Çağın vebası kanser illetine yakalanmıştım. Tedavi için ameliyat olmuştum. Ve gözümü ilk açtığımda yine başımı okşayan eşim olmuştu.
Dua etmişti. Yarı baygın iken dahi duasını duymuştum:
“Allah’ım beni ne olur karımın ardına bırakma!”
Bırakmadı…
Lütfen böyle dualar etmeyin sevdiğinize.
Işık içinde uyusun canım ve biricik eşim.
Emine Pişiren/Akçay