”Erkek dediğin telefon direği gibi olur, dik ve sert! ” demişti, hayat mektebinde alttan ders aldığım bir abi…
O yaşlarda, algıda seçiciliğin dibine vurarak, cadde yanlarında boy boy dikili duran telefon direklerini rol model yapmıştım kendime…
Daha sonra, sokak lambaları ile vizyonumu genişlettim. Dedim ki, ”Erkek dediğin sokak lambasının direği gibi olur. Dik, sert ve aydınlık…”
Artık rol modellerim belliydi!
Ardından bayrak direklerine takıverdim kafayı…
Sırf mükemmel sert ruhlu bir erkek olabilmek adına…
Dik, sert, dalgacı…
Ta ki tüm bu arayış, bir dilbere gönlümü kaptırmama kadar devam etti…
Devam etti, etmesine de, şimdiye kadar öğrendiğim tüm rol modelleri, ufacık bir abayı yakma sonucunda kaybedivermiştim…
Bağlandım, alıştım, sevdim…
Onsuz asla yapamayacağımı hayal ettim…
İlk göz ağrımdı ondan yediğim tokat gibi terk ediliş…
Başka hangi manyak terk edilmelerini göz ağrısı olarak görür o da ayrı bir konu…
İşte o zaman sordum kendime…
”Erkek adam ağlar mı?”
Hem de öyle bir ağlar ki, zordur dindirmek…
Peki erkek adam ne zaman ağlar?
Uzun zamandır ağlamıyordur…ağlar;
Acılı bir klarneti işitince…ağlar;
Aldatılınca….ağlar;
İşsiz kalınca…. ağlar;
Karşılıksız sevince….ağlar;
Annesi ağlayınca…ağlar;
Takımı şampiyon olunca….ağlar;
Sevdiği kızı alamayınca…ağlar;
Kayınpederinden okkalı bir söz yiyince…ağlar;
Yusuf…Yusuflar sarınca bedenini…ağlar;
Yanlışlıkla burun kıllarından biri kopunca… ağlar;
Gözüne toz kaçınca….ağlar;
Despot karısı yada sevgilisi ona soğan soydurunca….ağlar;
Halı sahada yapılan maçta atılan çelmeden sonra…ağlar;
Bahis kuponları tek maçta yatıverince….ağlar;
Gururunun kıçına tekmeyi indirince…ağlar;
Gururu kırılınca….ağlar;
Baba olunca…ağlar;
Babası ölünce…ağlar;
Pişman olur…ağlar;
Keşke der…ağlar;
Çare bulamaz…ağlar;
Yalnız kalır…ağlar;
Hormonlarından arınıp, çevre baskısından sıyrıldığında…
İnsanlığında taşıdığı o yüreği yeniden farkettiğinde…ağlar;
Kısacası, erkek ADAM da ağlar…
Hem de hıçkıra hıçkıra- ZIRIL ZIRIL ağlar…
Yeter ki ona ”Erkekliğe bok SÜRDÜRMESİ” için bir mantıklı SEBEP verin…
O ağlar!
Hem de bundan dolayı size MİNNET EDER!
Sevgili Ali Rauf,
Yazilarinla ayri bir renk kattin gazetemize…
Hosgeldin.Siviri dilin kadar duygusalligin beni sasirtti.
Biz insaniz.Analar buyuturken erkekler aglamaz deyip
bir an once ziriltisini kesmek ister. Surekli bu sozleri isiten cocuk alt beyine kazimistir bu sozleri.
Onun icindir ki erkek omru kisa olur.
Ulkemiz de erkek sayisi az,kadin sayimiz nerdeyse iki katidir.
Aglamak utanc verici bir durum olarak gorulur hemcinslerinizin arasinda…
Birde oglum kari gibi ne agliyorsun demezlermi?
Icimde kiyametlerin koptugu an olur.Kadinlarimizin ogullarina tembihi kendimize asagilama olarak geri doner.
Insan olan aglar da guler de:))
Kalemine ve yuregine saglik…
Ankara’dan sevgiler…
Aslında bende bu tarz bir kısıtlama ile yetiştirildim ama ancak ”erkek ağlayabildiği sürece gerçek bir erkektir…” inancına tam imandan sonra bu görüşüm değişti… Yorumunuz için çok teşekkür ederim…
Sevgiler…