İşçiler, yol kenarındaki zambakları koparttılar. Üzüldük ama yol genişleme çalışmaları yapılıyordu. Çiçeklerini kesip erik dalına bağladık.
Erik dalı beyaz çiçek açmıştı. Böyle güzel bir erik dalı kimsenin aklına gelmezdi. Yoldan geçen bakıyor ve hayran oluyordu. Soranlara; erik normal açarsa meyvesi de normal oluyor. Bu şekilde büyük beyaz açarsa meyvesi büyük ve kırmızıya dönük oluyor, diyoruz.
Üç gün sonra, çiçekler soldu. Solmuş çiçekleri daldan ayırdık. Yerlerine iri zerdalileri bağladık. Eriğin dalı bu defa kırmızıya yakın meyvesiyle güzel bir görünüm kazandı. Yoldan geçenler bu defa iri meyve karşısında şaşırdılar.
Eriğin farklı meyve vermesi nasıl oluyor. Biz de yılına göre, su güneş ve büyük meyve. Bir tane koparıp arkadaşa atıyoruz ve tadı da çok güzel diyorlar. Kardeşim zerdaliyi soğuk suda yıkayıp atıyor ve meyve dalından yeni koparılmış havası veriyor.
Ağır adımlarla gelen bir ağabeyi yaklaştı ve nasılsınız iyi misiniz? Hâl hatır sorduktan sonra “Eriğe niçin zerdalileri bağladınız,” dedi. Kardeşim güldü. Nereden anladın dedi. Meyvelerin hepsi, yaprağın arkasına gizlenmiş, dedi. Ağabeyi vilayette muhasebeden emekliydi. Muhasebe dikkat ister, dedim, Dikkatli olmak, burada da geçerlidir, dedi.
Birincisi meyveleri saplarından asamamıştık, ikincisi ipler görünmesin diye yaprağa gizlemiştik. Demek ki dikkat eden farkında oluyor.
İnsanlar ne kadar dikkatli diye kendimize göre hoş zaman geçmesini aradık. Ağabeyi uğurladık. Kardeşime dikkat eden görüyor. Bir anda erik nasıl böyle bir meyve verir diyerek duygusal davranan olayın farkında olamıyor.
Erik ağacına çiçek ve meyve bağlama numaramız bize göre eğlendirici oldu.
Kardeşim durur mu? Mutlaka bir oyun daha yapar. Bakalım önümüzdeki günler, bu konuda nelere gebe.
Hasan TANRIVERDİ