Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan her mitingde “ayağımızdaki prangalar” söylemini tekrar tekrar yeniliyor. Bu da insana “Acaba bu prangadan kastı ne?” dedirtiyor.Şimdi size kısaca bir kaç bilgi verdikten sonra Tayyip Erdoğan’a verilen gizli bilgiler hakkında önemli teorilerimi arz edeceğim.
Peki bu bahsedilen prangalardan kasıt ne?
Herhalde asıl mevzu bu olsa gerek…
Burada yazarlık yaptığım sürece, bir kaç özel yazım hariç gündemim hep Türkiye’nin perde arkasındaki ‘gerçek sır gündemler’ oldu.
Aslında Türkiye’de hiçbir şey bilindiği ve gözüktüğü gibi değil. Tüm işlerin, halkın bilmediği bir perde arkası var.
Başından bu yana sizlere etkisi kalıcı, pırlanta gibi bilgiler vermeye çalıştım. Türkiye’de, başından beri var olan ve hala var olmakta olan tüm tehlikenin bilgilerini geçmiş yazılarımda bulabilirsiniz.
Kısaca bu bilgileri verdikten sonra konuya dönelim…
***
PRANGALAR
Türkiye’de bu söylem aslında hep vardı. Türkiye’nin kuruluşuna bakarsak; ayağımızdaki prangaların kimler olduğunu çok açık bir şekilde göreceğiz.
Sayın Başbakanın bahsettiği prangalar; geçmişten bugüne kadar içimizde var olan derin devlet konseyidir.
Daha da ilginç olan şey ise; Tayyip Erdoğan iktidara gelirken birileri onu bazı konularda çok özel bilgiler vermiş.
Adeta Türkiye’deki ‘derin devlet’ kavramını yok etmek için ona izlemesini istedikleri bir strateji kılavuzu vermişler.
Haa, buna ister ihtiyarlar deyin ister başka bir şey deyin; bu ülkede karanlık güçlerin olduğu kadar bu güçle çarpışan bir aydınlık güç var!
Kısaca özetlemek gerekirse: bu ülkede Kurtlar Vadisindeki “İhtiyarlar” var mı? Evet var. Kim bunlar? Bilinseydi zaten Türkiye kurulamazdı.
Neden kurulamazdı? Çünkü Atatürk birilerinden talimat alamayacaktı.
“Türk Devlet-i Ebed Müddet“ fikrini Göktürk zamanından beri taşıyan bu gizli cemiyet, her bir Türk devleti yıkıldığında yeni bir Türk devleti oluşturmayı kendilerine ilke edindiler. Bu varlığı sürdürmek için kendilerini ülkelerinin menfaatlerine adadılar.
Bir de bu ihtiyar dediğimiz cemiyete karşı başka cemiyetler hep var oldular…
(Bunlardan önceki yazılarımdan fazlasıyla bahsettim. O yüzden bu konulara pek girmeyeceğim…)
Türkiye kurulduğu günden bu yana içimizdeki gizli karanlık teşkilatlanma meclisimizin çoğunluğunu oluşturuyordu. Bu yüzden Atatürk’ün aklındaki ideal Türk Devletinden uzak bir Türk Devleti oluşturulmaya çalışıldı.
Mecliste, Türkiye’nin menfaatine alınacak bir karar, her defasındaki Atatürk ve Atatürk gibi gerçekten ülkesini sevenler hep bu prangalara takılı kalmıştır…
Ne acıdır ki geçmişten bu yana bu prangalar hep ayağımızda takılı kaldı. Çeşitli dönemlerde çözülmek istenen ayak bağları Turgul Özal’ın, Adnan Menderes’in ölümü ile sonuçlanmıştır…
Bu şahısların da belirli kişiler yada gizli bir teşkilat tarafından, derin devlete karşı bilgilendirildiği aşikar. Fakat ne zaman derin devletin menfaatlerine karşı bir adım atılsa yığınla aşılamayacak sıkıntılar doğuruluyordu…
O zamanlar rahmetli Özal ve Menderes’i bilgilendirenler, şimdi ise Tayyip Erdoğan’ı bilgilendiriyorlar.
O yüzden yazılarımda Başbakanımızın, Cumhurbaşkanımızın canlarının tehlikede olduğunu defalarca arz ettim.
O yüzden Başbakanımız kefenini yanında taşıdığını defalarca arz etti.
O yüzden Başbakanın evinin yanındaki Caminin minaresine çarpılıp göz dağı veriliyor. Hem de ne göz dağı! Sadece Tayyip Erdoğan’ı değil dinini de tehdit ediyorlardı sanki!
***
Tayyip Erdoğan’lı Ak Parti yönetimi iktidara geldiğinden beri izlediği ilk politika ‘mafyacılık’ oyununu bitirmek oldu. Bu oyunu bitirmek için hazırdılar. Belli ki bir yerlerden akıl almışlar. Belli ki bu prangalarının ilk düğümü ‘mafyacılık’ oyunuydu…
Resmen koltuğa oturur oturmaz ilk gündemlerine aldıkları konu bu oldu.
Daha sonrasında çıkan Ergenekon soruşturmaları, sonrasında Muhsin YAZICIOĞLU’nun bazı açıklamalar yapmaya karar vermişken öldürülmesi…
Herhalde bunlar sürpriz gelişmeler olmasa gerek.
Önce ‘mafyacılık’ dönemini kapatan Ak Parti hükumeti, ikinci ve en zorlu aşamaya geçerek Ergenekon Operasyonu’nu başlattı.
Bu operasyonu engellemek isteyenler ister istemez kendilerini deşifre ettiler. Sonrasında büyük bir tasfiye başlatılarak çoğu derin devlet maşası görevlerinden geri çekildiler.
Sonra stratejisini değiştiren derin devlet teşkilatı, can damarı Milli İstihbarat Teşkilatı‘nın yeni baştan yenilenmesi ve yepyeni bir kadronun getirilmesi ile büyük bir darbeye uğradı.
Derin devlet, en çok kullandığı istihbarat kanalının sıkıntıya girmesiyle siyaset ve yargıyı kullandı. Ve bu sistemi kullanarak Ergenekon Operasyonu baltalanmaya başlandı.
Sonra Başbakan’a çok özel bir dosya gönderildi. Çeşitli görüşmelerin ardından anayasa değişikliği hakkında beyin fırtınaları başlatıldı. Böylece karanlık gücün faaliyetlerini yürüttüğü YARGI’nın da önüne geçilecek ve baltalanan ‘Gladio’ operasyonlarının önüne geçilmesine izin verilmeyecekti.
Nitekim YAŞ kararının uzamasındaki gerçek sebep; Askeriye içerisindeki Ergenekon yapılanmasının, askeriye içerisinde var olmasının sağlanmaya çalışılmasıydı.
Öyle veya böyle askeriye içerisinde ufakta olsa bir balans ayarı çekildi.
Yeterli miydi? Değildi. Bunu Başbakanın evinin yakınındaki camiye alçak uçuş gerçekleştiren, yetmeyip bir de caminin minaresine çarpanlar açıkça ‘biz buradayız’ mesajını veriyorlardı. Aynı zamanda bunun bir tehdit olduğu aşikar.
Tüm bunların yanında derin devlet siyaseti hakkında ise birileri Tayyip Erdoğan’a CHP’nin gizli üst kurulu hakkında bilgi verdi.
Tahmin ediyorum; R. T. Erdoğan’nın bildiği daha birçok bilgi var. İstihbarat kanadının aydın güçler(ihtiyarlar)ın eline geçmesi ile birlikte, derin devlet köşeye sıkışmış durumda.
Belli ki Başbakan bir şeyler söylemek istiyor, fakat söylemeye kalkışsa; sanki ayağındaki prangalar onu bir kuyunun içine çekecekmiş gibi susuyor.
Anlaşılan Başbakan bunun için bir zamanı bekliyor. Elinde, yanındaki korumalarına devamlı taşıttığı gizli belgelerde bir şeyler olsa gerek.
Referandum sonucunun Türkiye’nin geleceği için ne kadar önemli olduğunun farkında olan aydın savaşçılar ile karanlık savaşçılar büyük bir savaş veriyorlar.
Referandumda “EVET” çıkması ile birlikte o prangaların anahtarını eline geçeceğinin mesajını vermeye çalışan Başbakan; şunu da söylemeden geçmiyor:
“Eğer ayağımızdaki prangalar olmasaydı ülkemiz şimdikinden 7 kat daha fazla büyümüştü!..”
***
Ak Parti’nin içindeki herkes sütten çıkmış ak kaşık değil. Aralarında başkalarına hizmet eden bazı insanlar var. Bu bahsettiğim insanlar devletin bakanlığını yapanlardan…
Aman aman… Hz. Hüseyin (R.A.)’ın başına geldiği acı olay gibi sizi de kendi grubunuzdaki ya da yakın bildikleriniz sırtınızdan vurmasın…
Aman Başbakanım dikkat ediniz! Ülkede kalleş çok! Takımınızın içinde de kalleşlere dikkat ediniz!..
***
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir piyon olarak kullanılıyor. As oyuncu ise, oyuna girmek için zamanın gelmesini bekliyor.
MHP, CHP’ye hizmet ediyor. CHP’de MHP’de, BDP’nin ve İsrail’in safında yer alıyor…
MHP’nin derin devlete maşa olmasını MHP Trabzon eski Milletvekili Orhan Bıçakçıoğlu şöyle anlatıyor:
“2000 yılında hayatında bırakın ülkücü olmayı bir kez dahi MHP’ye oy vermemiş olan Askeri Yargıtay Başkanı Tuğgeneral Nursefa Pandar’ı MHP’ye genel sekreter kim atamışsa bugün de MHP’yi ‘hayır’ bloğuna o güç soktu…”
Söyleyin bana CHP, MHP; siz bu oyunun karanlık tarafından mısınız yoksa aydınlık tarafından mı?
Cehaletime bağışlayın. Bir an kendimi kandırdığınız insanların yerine koymaya çalıştım…
Tekrar bir uyarıda bulunayım:
Hep dedim ki referanduma doğru kaos artacak nitekim öyle oldu. Birileri yerinde duramıyor… Dahası; referandumda “Evet” çıkması ile birlikte derin devlet can çekişmesinin çılgınlığıyla sağa sola saldıracaktır.
Oylar çalındı muhabbetinden tutun da iptali için birçok mazeret ortaya sürülebilir…
Eşref Zeki PARLAK
Yazınızı okudum
Teşekkür ederim.
Çapar Kanat
Çiğ Süt üreticisi
ÖZÜR DİLİYORUZZZZZZZZ….
Başbakanım seni candan kutlarım
Yolun açık olsun
Kazan mübarek olsun
Senin gördüklerini
Biz görememişiz
En doğruyu bilen sen mişsin meğerse
Özür dileriz zatıalinizden
Halka ne güzel anlatmışsın her şeyi
Halk ne de güzel anlamış seni
Köyde köpek kalmadı
Çomaksız dolaş artık
Yollar sana açıldı istediğin gibi koştur atını
Bu halk sana laik
Sen bu halka laiksin
Tebriklerrrrr