Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan eğer kollarını aç________________ Benim adım ‘SABAH…’ Sevgiye başlangıcım ben…
ENGELLİLER HAFTASI___
Engelli insanları anlamak için, önce beynimizdeki engeli kaldırmalıyız…
Dün; yani 10.05.2021 tarihinde başladı ve 16.05.2021 tarihine kadar bir hafta devam edecek olan “Engeliler Haftasındayız.” Fakat bu yedi gün değil bir ömür hatırlanası bir durumdur. Çünkü her sağlam beden bir engelli adayıdır unutmayalım…
Engellilerin sıkıntılarının ve gereksinimlerinin neler olduğunu bilmek; onların yetenekleri doğrultusunda yapabilecekleri işler olduğunu anlayışını hâkim kılmak, güçsüzlerin yardıma muhtaç olduğu bilincini kazandırmak amacıyla her yıl 10–16 Mayıs arası “Engelliler Haftası“ düzenlenir.
Bu haftanın amacı, engelli bireyler açışından toplumda farkındalık yaratabilmek ve toplumdaki bireylerin, engelli bireyler ile duygudaşlık kurmasını sağlamaktır.
Engellilik, bireyin yaşam aktivitelerini sınırlayıcı ve kısıtlayıcı zihinsel-fiziksel bozukluklardır. Aynı zamanda bireyin yeteneklerindeki ve gücündeki sınırlılık ve eksiklik durumudur. Engellilik, sadece bir sağlık sorunu değildir. Bir kişinin vücut özellikleri ile yaşadığı toplumun özellikleri arasındaki etkileşimi yansıtan karmaşık bir olgudur. Engelli insanların birçok hizmete erişimde engellerle karşı karşıya olduğu bilinmektedir. Engelli insanların da engelli olmayan insanlarla aynı ihtiyaçlara sahip olabileceği göz ardı edilmekte veya yok sayılmaktadır. Bu insanların da duygularının, isteklerinin, hayallerinin olduğu, normal insanlar kadar onların da eşit haklara sahip oldukları unutulmamalıdır.
İnsan, yaşamını, içinde bulunduğu sosyo-kültürel çevre içinde biçimlendiren ve anlamlandıran tek varlıktır. Bu biçimlendirme ve anlamlandırma sürecinde insan, hem çevresini etkileyen, hem de çevresinden etkilenen sosyal ve özgür bir birey olma yolunda ilerlemektedir. Sosyal ve özgür bir birey olma yolundaki bu süreç, hemen hemen her insan için sorunlar içermektedir. Bunun nedeni toplumun, insanın kendini var etme çabalarının önüne geçen baskıcı ve yönlendirici tutumudur. Bu tutum toplumdan topluma değişmekle birlikte, değişmeyen tek şey her toplumda “farklı varoluş özellikleri” olan bireylerin (dil, din, cinsiyet, cinsel yönelim, ırk, etnisite, fiziksel özellikler vb.) bu tutumlara daha fazla maruz kalmaları ve bunları içselleştirmeleridir. Farklı varoluş özellikleri olan bireylerden biri de engelli bireylerdir. Toplum içindeki konumlarının, sorun ve gereksinimlerinin bu temel ilke ve değerler kapsamında ele alınması bu nedenle önem taşımaktadır.
Bir araştırmaya göre Dünyada ve ülkemizde engelli bireyler, nüfusun önemli bir kesimini oluşturmaktadır. Buna karşılık çoğunlukla ayrımcılığa uğramakta, yok sayılmakta ve fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Oysa engelliler, tüm vatandaşlarla eşit hak ve özgürlüklere sahiptir, bu haklardan eşit biçimde yararlanmaları hususu hem uluslararası hem de ulusal mevzuatlarda düzenlenmiş ve kayıt altına alınmıştır…
Birleşmiş Milletler 1992 yılında aldığı bir kararla 10-16 Mayıs haftasını engelliler haftası olarak kabul etmiştir. Bu karar doğrultusunda üye 156 ülkede her yıl kararlaştırılan programlar çerçevesinde:
• 10 Mayıs Engelliler Haftasının açılışı
• 11 Mayıs Görmeyenler günü
• 12 Mayıs İşitme ve Konuşma Kusurluları günü
• 13 Mayıs Ortopedik Engelliler günü
• 14 Mayıs Zekâ ve Ruhsal Engelliler günü
• 15 Mayıs Güçsüz Yaşlılar ve Korunmaya Muhtaç Çocuklar günü
• 16 Mayıs Engelliler Haftasına genel bakış.
Engellilerin ekonomik ve sosyal hakları konusunda yaşadığı sorunların giderilmesi ve uğradıkları ayrımcılığın yok edilmesi, devletin temel görevi ve tüm vatandaşların ise toplumsal sorumluluğudur.
Engelli bir birey olmak sorunlar oluştursa da, en büyük sorun engelliye engel olma sorunudur.
Doğuştan veya sonradan bir hastalık nedeniyle veya bir kaza sonucu bedenini kullanabilmeyle ilgili eksiği olan veya ruhsal tıbbî rahatsızlığı olan insanlara engelli denir.
Engelli olmanın değişik nedenleri vardır. Bunlar; doğuştan, gebelik öncesi ve gebelik döneminde aşıların zamanında yapılmaması ve sonradan kazalarla oluşabilir. İnsanların dolaşıp gezebildikleri mekânların hepsinde engellilerin de girmesini sağlayan tekerlekli sandalye yolu, asansör gibi donanımların olması gereklidir. Engelli kişilere karşı insanların nasıl davranacağını bilmesi lazımdır. Onları kendimiz gibi görmeliyiz. Onlara acımak, onları küçümsemek, onlara zarar vermekten başka bir şey değildir. Onların toplumdaki her bireyle eşit haklara sahip olduğunu unutmayalım.
İnsanlar aynı koşullarda dünyaya gelmemektedir. Aynı şekilde yaşam koşulları açısından da kimisi rahat ve bolluk içinde yaşarken, kimisi bazı uzuvları veya yetileri olmadan yaşamaktadır. Bazı insanların doğuştan engeli bulunmaktadır. Bazıları ise çeşitli kazalar veya terör olayları nedeniyle sonradan engelli olabilir. İşin gerçeği her birey bir engelli adayıdır.
Her insanın başına gelebilecek olan bu durum karşısında duyarlı olmalıyız, Engelli insanlara acımak yerine, onları hayata bağlayacak davranışlarda bulunup yaşamlarını kolaylaştırarak mutlu olmalarını sağlamalıyız.
Engelliye acınası bakışlarla değil; hayranlıkla bakmalıyız. Çünkü o kendi engelini aştığı halde biz zihnimizdeki engeli aşamamışız demektir.
Asıl en büyük engel “SEVGİSİZLİKTİR.”
Birlikte yaşama kültürünün bir gereği olarak hasta, yaşlı veya engelli varlığını unutmamalı, yaşam tarzımızı ve ortamları engellilerin kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan kullanabilecekleri şekilde düzenlemeliyiz. Toplumsal mutluluk, bireylerin mutluluğundan, bu da başkalarının acısını ve eksikliğini paylaşmaktan ve engelleri ortadan kaldırmaktan geçer.
Engelli vatandaşlarımız da yaşamlarını sürdürebilmek için çalışıp para kazanmak zorundadırlar, Çalışmak, bir işe yaradığını hissetmek her insan gibi engelli vatandaşlarımızı da mutlu ederek yaşama dört elle sarılmalarını sağlayacaktır.
Engelli vatandaşlarımızın günlük yaşamlarını kolaylaştırıcı çalışmalar yapılmalıdır. Örneğin; toplu taşıma araçları, engelli vatandaşlarımızın kolayca binip inebileceği biçimde düzenlenmelidir. Caddede, parkta veya iş yerindeki tuvaletler, engelli vatandaşlarımızın kullanabileceği biçimde yapılmalıdır.
Bedensel engelli kişilere acımak ve onların durumu karşısında duygulanmak, onların sorunlarına hiçbir çözüm getirmez. Her engellinin yapabileceği bir iş mutlaka vardır, Onlara iş vererek mutlu olmalarını sağlamalıyız. Yasalarımız, her yüz işçi çalıştırılan bir iş yerinde, iki engelli işçi çalıştırılmasını zorunlu kılmıştır.
Çevremizde yaşayan engelli dostlarımızı fark edelim. Zaten zor olan yaşamlarını daha da zorlaştırmayalım. Hiçbir engelliyle alay etmeyelim, onlara gülmeyelim.
Bir gün değil her gün farkında olalım, engelli bireyleri hayatımıza ortak edelim.
Dünyada hiç kimsenin isteyerek engelli olmadığını unutmayalım. Engellilere yolda, taşıtlarda ve geçitlerde yardımcı olarak yaşamlarını kolaylaştıralım. Onları üzmemeye, kırmamaya ve hayata küstürmemeye gayret gösterelim. Unutmayalım ki yaşamımızın bir yerinde, bir nedenle biz de engelli olabiliriz. Öncelikle beynimizdeki engeli kaldıralım…
Engelli insanlara hep sevgiyle bakınız
Sağlam olan her insan bir engelli adaydır
Bir gün başa gelirse kalmaz ondan farkınız
Ummadığın bir anda öyle olman kolaydır… Ömer Sabri KURŞUN
Tüm olumsuz gönül yorgunluklara inat, bolca teselli, güç veren, yüreğimizi hafifleten, yüzümüzü güldüren, güzel, sevgi, umut, huzur, sağlık, mutluluk dolu, bütün hayallerinizin gerçeğe dönüştüğü güzel bir Cumartesi günü olsun inşallah!..
Hadi şimdi kahvenizi alın, oturun bir köşeye. Ruhumuzu keşfe çıktık, sizde de katılın bu serüvene…
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’
Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Sevin__ sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Sağlığınızın hep yerinde olması ve hep ‘doğru’ seçimler yapmanız dileğiyle… Hoş kalın, hoşça kalın, ama hep sevgiyle dostça kalın… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…
Bir gün, bir yerlerde, görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#