Herkesin yaşamını yoğuran bir hikayesi vardır, benim ki babamla başladı.
Giyimine kuşamına düşkün, konser, tiyatro takip etmeyi seven, NATO’da görevler üstlenmiş, okumaya sevdalı bir adamdı babam. O zamanlar piyasaya yeni çıkmış ateş kırmızısı Renault’yla bizleri hatta komşu çocuklarını toplayıp, gezdirirken hayatla ilgili nasihatlar vermeyi çok severdi. Emekli olduktan bir süre sonra arabasıyla akıl almaz şekilde geçirdiği kaza, hayatımızı bıçakla kesilmiş gibi ikiye ayırdı. Uzun süre komada kaldı. Biraz iyileşince anlaşıldı ki omurilik kırık, hiç bir zaman yürüyemeyecek. İnanır mısınız mutluyduk, yanımızda olsun yeterdi.
Annemin olağanüstü gayretleriyle atlatıldı dikenli günler. Ve bizler engelli bir insanla yaşamanın ne demek olduğunu o kazadan sonra öğrendik. Onunla nasıl yürüyeceğimizi, hangi yollardan daha engelsiz şekilde onu sahile çıkarabileceğimizi, babama engelli gözüyle bakanlara direnmeyi, sağlıklı insanlar kadar herşeyden yararlanmaya hakkı olduğunu hissettirmeyi öğrendik.
Babamı kaybettikten sonra bana kalan miraslardan biriydi bu duyarlılık.
Sarı çizgileri mi kapatmışlar açtırıncaya kadar bas bas bağırıyorum. Özürlülere ayrılan yere mi araba park edilmiş, çektiriyorum.
Bir kamu kurumunun merdivenli girişinin yanına engelli rampası yapılması için dilekçe verdiğimde ‘siz engelli değilsiniz ki’ diyenlere, ‘nereden biliyoruz belki yarın engelli olurum, siz de olabilirsiniz’ diyorum keyifle sırıtarak.
Köstem’in mücadelesi
Beni etkileyen başka bir öykü de İzmirli Bora Acar’ın yaşadıklarıdır.
Devlet Opera ve Balesi’nin 24 yaşında umut vaad eden baletiydi Bora.
Antalya gösteriminden dönerken büyük bir kaza geçirdiler. Kazadan sonra, ‘ayaklarımı hissetmiyorum’ çığlıkları hala kulaklarımdadır Bora’nın. Çok zor kabullendi yaşadıklarını.
Hastanede intihar etmeye çalıştı, uzun acılar çekti. Bugünse yaşam sevinci dolu. Şimdi engelli kafaların yarattığı engelleri kaldırmak için mücadele eden bir genç o.
AYRIMSIZ BİR KENT
Tanıdığım bir savaşçı ruh daha var.
Kendisi hayatında nasıl bir hikayeyi barındırıyor bilemiyorum ama her zaman takdir ettiğim biri olan Dr. Levent Köstem son yıllarda adeta kendini ‘Engelsiz İzmir’e adadı. Ayrımsız bir kent yaratmak amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğini alarak gece gündüz çalışıyor. Köstem’in desteğiyle “2. Engelsizmir 2016 Kongresi’ni bu hafta düzenliyorlar.
Yurt dışındaki örnekler ele alınarak yeni çözüm yolları oluşturulacak.
Bu kongreyi dileyen herkes takip edebilir. Köstem inatçı, azimli. Büyükşehir Belediyesi ile Türkiye’nin en iddialı ‘engelsiz’ kentini yaratacaklarını söylüyorlar.