“Çarıklı Erkânıharp” denilen halkımız arasında güzel bir dua vardır: “Allah insanın encânımını hayırlı kıla.” Bir şeyin, ömrün sonu anlamına gelir.
İnsan denen en üstün varlık doğar, büyür, gelişir, yaşlanır ve ölür. Ömür kervanı nerelere uğramaz ki, ne maceralar yaşamaz ki, ne geçitlerden geçmez ki, film şeridi gibi gelir/geçer, ömür ölümle biter. Esas hayat bundan sonra başlar; haşir ve ebetle noktalanır.
Bir zamanların gözünü budaktan esirgemeyen, çeşitli görevlerde bulunan, çok sayıda televizyon programı yapan, aynı zamanda şair olan Yavuz Bülent Bakiler 23 Nisan 1936 yılında Sivas’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Sivas’ta yaptı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Mezun olduktan sonra bir süreliğine Ankara Radyosu’nda çalıştı. Daha sonra Kültür Bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görevlendirildi. Gazetecilik yöneticilik avukatlık ve Sivas milletvekilliği yaptı. Hisar dergisi şairleri arasında yer aldı.
Geleneksel şiirimizin öz ve şekil özelliklerini kendi şiir potasında eriterek kişiliğine kavuştu. Şiirlerinde Anadolu’ya Anadolu insanına eğilmiş onların sorunlarını yapıcı bir tavırla dile getirmiştir. Sade ve rahat bir dili aydınlık bir üslubu vardır. Milli ve manevi değerlere bağlı kalmıştır. Bu tarafı ile Arif Nihat Asya’nın milli havası mistik şiirine yakın görünmektedir.
Her insanın beyin hücreleri belli bir yaştan sonra eksilmeye başlar.
Zaman zaman akıl tutulması yaşar, söyledikleri, yazdıkları birbirini tutmaz. Seksenine dayanan, Yavuz Bülent Ağabey, ömrünün sonunda bir cemaatin sözcüsü olarak televizyon televizyon gezdirilerek, akla/hayale uymayan format ve iddialarla değerine gölge düşürdü, hizmet ve gayretlerini sildi/süpürdü. Birçok gazetede yazıları yayınlandı, şimdi yazmıyor, yazdırmıyorlar. Konferanslar verdi, şimdi veremiyor, verdirmiyorlar.
İnsanın encamı hayırlı ola derler ya…
Aksak Timur’la ilgili haddini aşan yazılar yazdı, bende cevap verdim, aramız biraz açıldı. Telefonla birkaç defa görüşmelerimiz oldu, “Akıl Tutulması”nı benim içinde kullandı.
Son olarak bu dosttan, benden selamı esirgeyen bir mektup aldım. Üstelik mektubu bir talebem kanalıyla göndermiş.
Yirmi beş yıl önce,Prof Dr. Ayhan Songar Beyle SEN KİMSİN? İsimli eserim üzerine olan bir görüşmesi ile başlayan mektubunda sitayişle bahsedilen cümleler, nefis okşayıcı. O tarihlerde bana iletilmesi istenilen temenni ile duaları, kıskançlık nedeniyle iletmediği, bu tarihe kadar kaldığını samimiyetle itiraf ediyor.
Fethullah Gülen ve okulları hakkında yazdığım birkaç makalemin; efendilerimin (kimlerse?…) ağzına bakarak yazıldığı, vicdan, terbiye sınırlarını aştığı isim ve soyadımın Abdürrezzak Bin Şerif Hüseyien Bin Ebul Ulâ Bin Velid Ricali Mevla olmasının daha yakışacağını, Rusya’yı daha çok memnun edeceğimi tavsiye ederek, selama layık olmadığım için, selamlamadığını yazıyor.
Mektubun başlangıcı, bitişi tezatlarla dolu, sağlam bir kafanın yazıları değil. Allah kimseyi aklından mahrum etmesin, yaşının sonunda Akl-ı Selim ile göçmeyi nasip eylesin. Bizim ne olacağımız belli mi?..
Her şeye rağmen, Yavuz Bülent bakiler bizim ağabeyimiz, davamızın temel taşlarından biri ve izleri bulunan eserler sahibidir. Zerre kadar hayır ve şer unutulmaz, unutmayız.
Yazımı; Bursa Barış Manço Kültür Merkezinde yapılan bir gecemize gelemeyen, Türkiye ve dünyanın en uzun şiiri kitabı DAĞGÜLÜ (II) kitabımda, Yavuz Bülent Bakiler’e ithaf edilen bir şiirimle bitirmek istiyorum.,
YAVUZ BÜLENT BAKİLER, BİR EFENDİ
Yavuz Bülent Bakiler, bir efendi,
Zalim hastalıklar fendini yendi,
Aynada göründü, kendinde kendi,
Azrâil bir gün getirir kemendi,
YAVUZ BÜLENT BAKİLER BİR EFENDİ.
Hasta düştü, geceye gelemedi,
Söz verdiğin unuttu, bilemedi,
Dostları defterinden silemedi,
Koltuk kavgada bir şey dilemedi,
YAVUZ BÜLENT BAKİLER BİR EFENDİ.
Zaman ağırlaştı, tarihler tamam,
Mihrabını beklemez oldu imam,
İzzet-i İkbâl, kuru sevdâdır nam,
Biz şehâdet ederiz, imanı tam,
YAVUZ BÜLENT BAKİLER BİR EFENDİ.
Dünyada köhnemek hâzin, ölüm var,
Âmel olmazsa, kabrin kapısı dar,
Ulu Mevlâ’ya sığın, en büyük yâr,
Bülbüller ağlatır, güldeki hâr,
YAVUZ BÜLENT BAKİLER BİR EFENDİ
Nice dostlar geldi/geçti bu handan,
Merhâmet-i Şefkat, sevgide hândan,
Sevilenler ayrılır, Can-ı Candan,
Yaş kemâle erer, azalır kandan,
KEMÂLİ DOSTUDUR, BÜLENT EFENDİ.