-2-
Hasanoğlan’dan sınıf arkadaşım Orhan Arslan’la evlendim. Aynı köyde öğretmendik. 1973’te oğlumuz doğdu. Aile büyüklerimizden uzak olduğumuz için evladımızı kimseye emanet edemediğimizden eşim de ben de çok sıkıntı çektik. Köyde kaldığımız tek odalı evde su, elektrik, banyo, mutfak yoktu. Ama bu yokluklar çalışma şevkimizi kırmadı asla!
Artık köy halkındandık biz de. Ders dışı zamanlarımda başarılı öğrencilerimi yatılı okul sınavlarına hazırlıyor, köy kadınları ve kızlarına da destek olmaya çalışıyordum. Emeklerimin boşa gitmediğini görmekten mutluluk duyuyordum. İki yıllık yoğun bir çalışma sonucu 5 öğrencim yatılı öğretmen okulu sınavını kazanınca iyice arttı; kendime güvenim.
Hasanoğlan’da bize öğretilen şuydu: Bir köyün kalkınması için öğretmen, muhtar ve imam birlikte çalışmalıydı. Eşim de ben de hep bu inançla hareket ettik. Aynı köyde 5 yıl çalıştık. Bu süre içinde elektrik, su ve telefon da geldi köye, yolu da asfaltlandı. Afyon merkezdeki evimize dönebilirdik artık.
11 yıl köylerde çalıştıktan sonra merkeze atandık. Bir yıl sonra kızımız doğdu. Hem çocuklarımı büyüttüm, hem de ders dışı zamanlarımda öğrencilerimle piyesler, korolar, rontlar ve halk oyunları çalıştık.
Şehir okulunda son sınıfları mezun ettiğimde neredeyse yarısı Anadolu Liselerini kazanmıştı. Halk oyunları yarışmasında Afyon birincisi olduk. Ödül olarak öğrencilerimi Ankara’ya götürdüm. Başta Anıtkabir olmak üzere gezilip görülecek birçok yeri ziyaret ettik.
Okulumuzda yapılan ankette “En çalışkan Öğretmen” seçildim.
1991’de Afyon genelinde yapılan bir sınavda Evren Eray adlı öğrencim 1. oldu. Bunun üzerine 23 Nisan Bayramı için Ankara’ya davet edildik. Dört gün devlet büyükleri tarafından çok güzel ağırlandık. Çeşitli törenlere katılıp birçok hediye aldık.
Beni yetiştiren öğretmenlerim sayesinde kazandım; bu başarıları ben. Minnet borçluyum onlara. Mesleğimi, öğrencilerimi çok sevdim. Onlarla mutlu oldum hep.
Dünyaya bir daha gelsem, yine öğretmen olmak isterim.”
Daha ne desin, Hasanoğlan mezunu Raziye Aydemir ARSLAN?
Bu söyleşimizin son sözü Dicle’den Ankara Yüksek Öğretmen Okuluna seçilen Yerbilim Prof. Dr. Ali YILMAZ’ın olsun:
“Değerli Öğretmenim;
Geçen haftaki söyleşiniz içimi acıttı. 15 Nisan 2024’te 75 yaşım nedeniyle yapılan bir oturumdaki teşekkür konuşmamdan kısa bir bölüm sunmak isterim size:
…İşte bu yüzden, ‘Ülkenin en önemli sorunu nedir?’ diye sorarsanız, hiç duraksamadan, EĞİTİM’dir; derim. Ülkemizde eğitim sistemi tümüyle çökmüş durumdadır. Bu çöküşün en önemli göstergeleri üniversitelere yapılan atamalarda somut olarak yaşanmaktadır.
Elbet siyasette, ekonomide, hukukta, sağlıkta ve tarımda yaşanan sorunları küçümsemiyorum. Ama bu alanlarda yaşanan sorunlar çağdaş, laik ve fırsat eşitliğinin olduğu kamucu iyi bir eğitimle çözülebilir.
Dert belli ama çözüm ufukta bile görünmüyor; ne yazık ki!”
Bir bilim insanı olan Erganili Prof. Dr. Ali YILMAZ da böyle söylüyor işte.
Hüseyin ERKAN