Amerikan, Alman ve İngiliz medyasının, HDP’nin, Türkiye Cumhuriyeti Millet Meclisine girmesi için, elinden geleni yaptığını ülke halkı gözlemliyor. Hadi canım sende diyenler de, seçimlerden sonra bedel ödeyerek anlarlar.
Amerika ve müttefikleri, PKK’nın Türk halkı ile olan savaşının stratejisini, çok evvellerden belirlemişti.
Terörle siyaseti harmanlayarak yürütme stratejisi, halen devam ediyor.
Türk devletinin teröre karşı iradesinin yüksek olduğu süreçlerde siyaset, iradenin zayıfladığı dönemlerde terörü sürdürerek yol aldılar.
Siyaset yolu; terörle mücadelenin iradesini kırdı. Bu sayede, terör hem siyasi hem silahlı mesafe kaydetti.
Emperyalizm dışarda terör guruplarına silah desteği yaparken, içerde siyaset desteğini hiçbir zaman ihmal etmedi.
Dışarda silah desteği, içeride medya kartelleri vasıtasıyla propaganda desteği hep oldu.
Seçimlere yaklaştığımız bu günlerde, seçim stratejileri HDP üzerinden yürütüldü.
Sizce neden Vatan Partisi üzerinden, ya da Vatan Partisi gibi, bir başka parti eksenli, bir seçim stratejisi oluşturulmadı?
Çünkü Vatan Partisi hiçbir zaman Biji Obama demedi.
Batının temel amacının; Türk ulus/milli devletini zaafa düşürmek ve ülkeyi Pazar olarak kullanmaya devam etmektir.
Batının Türkiye ile ilgili asıl stratejisi de, kaosu sürdürebildiği kadar sürdürmektir.
Bu cümleyi kurduğumuzda, Amerikan uşakları hep bir ağızdan, istikrarsız bir Türkiye, Amerika’nın işine yaramaz, diye bağırırlar. Tarihe bakarsanız, bizim söylediğimiz yönde yol aldığını görürsünüz.
Zaafa düştüğümüzde paylaşmak, biraz toparladığımızda, içimizdeki ajanlarını kullanarak istikrarsızlaştırma…
İstikrarsızlaştırmada da, ellerinde iki araç var. Biri PKK diğeri; dindar/laik ayırma…
Fazla uzatmadan, CIA’nın FETO ile birlikte Amerika adına mesai yaptığını bilmeyen mi var?
FETO PKK’ya çalışıyor.
Holding medyası da, Almanya’dan aldığı EURO’larla, PKK propagandası yapıyorlar.
Diyeceksiniz ki, bu medya Türk medyası değil mi?
Türk medyası Türk olsaydı, zaten bu yazdıklarımızı yazmamıza gerek kalmazdı.
Halkımız emperyalizm ile savaşın, içimizdeki işbirlikçilerle savaş, demek olduğunu, anlayacağı güne kadar, halkımız dış destekli propagandanın farkına varamayacaktır.
Bu oyunu bozacak olan; gene Türk halkının kendisidir. Ancak her gecikilen dakikanın bedeli, ileride çok pahalıya ödenecektir.
PKK’yı destekletmenin öyle güzel bir stratejisini buldular ki, olayı sanki siyasi değil de, psikolojik bir meseleymiş gibi koydular.
Tayyip’e duyulan kini, PKK’ya oy diye akıttılar.
Tayyip gitsin de, ne olursa olsun üzerine oturtulan strateji; PKK gelsin stratejisi haline dönüştü.
Hâlbuki esas mesele Tayyip ise, bunun elli tane yolu vardı. Ama asıl meselenin Tayyip’i düşürmek değil, PKK’yı meclise taşımak olduğu gün gibi açığa çıktı.
PKK meclise girmesin diye yurtseverlerin önemli bir görevi var. Bu mücadele 7 Haziran seçiminden de sonra devam edecek. Etmeye mecbur.
PKK terörü, ya da bölünmeye karşı mücadeleyi sürdüreceğine inandığınız partiye oy vermeniz, mücadeleye güç vermeniz anlamını taşıyacaktır.
Bölünmeye karşı direnenlere güç vermek, yurtseverlerin ülke borcudur.
Yoksa yarın mücadele edecek fedai bulmanız da, zorlaşır.
Vatan Partisine verilecek oy; mücadele iradesine verilecek oydur. Miktarından öte bir gücü vardır.
bulentesinoglu@gmail.com