Emekliyi tanımlamak, kolay olmasa gerektir.
Çünkü onlar, bakar ama görmezler. Böyle gelmiş böyle giderler…
Mahkumdur, açlığa ve sürünmeye. Benekli ceylan gibi orman alanlarına, kaçmaya.
Emekliye tanyeli bile, fırtına etkisi yapar ve bir taraflara savrulur. Savrulmamak için sığınacak yerleri yine de parkın banklarıdır.
Emekli, bu dünyada misafirdir. Fakat tanrı misafiri değil. Tanrı misafiri yerine konmadığı gibi tanrı vergisi sesi de kesiktir. Suskun ve mazlum, bankta oturmaktan uyuşmuştur.
Emekliyi tanıtmak için açılan ankette, birinciliği; “Banktaki uyuşuk” ifadesi almıştır.
Emekliyi yaban keçisi gibi dağlara sürdüler. Ödüllendirmek amacıyla, olduğunuz yerden ayrılmayın, kampanyasını zorunlu hale getirdiler. Ağzınızı sarın hastalık kapmazsınız, dediler. Zaten odun talaşı gibi bir kenara atılmışlardı.
Ülkenin düşürüldüğü durumu anlatmak için, emeklinin fotoğrafını paylaşmanız yeterlidir. Yalnız renkli olsun, yine de tanınabilsin. Bankın yeni uyuşukları, diyerek.
Emeklinin hareketine kimsenin takoz koymadığı kanaatindeyim. Çünkü zaten dizleri çekmiyor. Onun için, takati kalmamıştır. Bedenini bırakınız ruhunu çökerttiler. Çocuk gibi tay tay deseler de ayakta duramazlar.
Emekliler kimseye tatlı bela olmazlar. Çünkü hiçbir takıntısı yoktur. Ne var ki emeklilikten sonra yazgısı gereği, obsesiftirler. Dert tahsil etme yetenekleri gelişmektedir.
Yaz tatili için onlara oda tahsis etsen de gidemezler. Çünkü öyle yüksek ücretli yerlere tırmanamazlar. Bundan dolayı dış dünyadan tahliye edildiler. Fakat iç dünyalarına yaklaşamadılar. İç dünyasının manevi zırhına sığınanları söküp atamazsın. Afra tafrana bakmazlar, kimseye köle olmazlar. Bilinmelidir ki emekli, ayak kapı tabanlığı değildir.
Şiveli konuşması, memleketinin açıkça ilanıdır. Tanıştığı kişiyle ikinci defa karşılaşırsa şıp şak hemen tanır.
Kara ateşin yanında şiltede uyuklamayı sever. Boğazına düşkündür. Çalışırken boğaza gider, gemileri izler, boğazın güzelliğini hayran kalır.
Emekli yaşlı ağacın gövdesinden çıkan, şıvgın gibi kolay kırılır. Onun için ormana gitmeyi bırakmıştır.
Emekli, kimseye şarlatanlık yapmaz. “Askıda elbise” sayesinde giyinir, karşısındakine boyun eğmez. Sütçü beygiri gibi bir yerde dikilip kalmaz. Çalışkan ve azimlidir. Banklarda sessiz oturur.
Sosyal yardım kurumundan uzak durur. Yardım kurumunu sevmez, hilekâr bulur.
Emekli eğitim ve öğretimden yanadır. Eğitimli, liyakat sahibi insanların yetişmesini ve sayısının artmasını ister. İyi niyetlidir. Boş konuşmayı sevmezler.
Kendiyle barışıktır. Söylentilerden uzak durur, fakat yine de etkilenir. İlk defa böyle bir karmaşık sistemle karşı karşıyadır.
Emekli, gölge durumuna düşürülmüştür.
Emekli her şeye rağmen, tarifsiz kederler içindedir.
Hasan TANRIVERDİ