“ELİNE, BELİNE, DİLİNE SAHİP OL!”
Hace Bektaş-ı Veli
Eline sahip ol: Hırsızlık yapma.
Diline sahip ol: Kötü söz söyleme.
Beline sahip ol: Zina yapma.
Edinilen bilgilere göre: Genel anlamda bu şekilde kabullenilmiş ve yaygın olarak kullanılmış bir Hace Bektaş-ı Veli sözü bu. “Hacı” değil, “Hace.” Evet… Aslı böyledir ama o’nun söylemlerini ve hayat felsefesini eline, beline, diline sahip ol diyerek basite indirgediğimizden ötürü, hacılıktan, hocalıktan çok daha ciddi ve üstün bir sıfat olan “Hace” sıfatını da “hacı” olarak dönüştürmüş bir toplumuz.
Şüphesiz ki Hace Bektaş-ı Veli’nin bu sözleri günümüzde kullanıldığı anlama geliyor olsa da aslında başka bir derinlik içeriyor, Anadolu Türkmenlerine o dönem koşullarını göz önüne aldığımızda bir ileti veriyordu.
Şöyle ki; Hace Bektaş Veli’nin dönemi Anadolu’nun Moğol istilası ile yanıp kavrulduğu, ihanetin, kahpeliklerin kol gezdiği bir dönemdi.
Bunun en bilinen örneği Karamanoğlu Mehmet Bey’dir. Karamanoğlu Mehmet Bey, Selçuklu sarayının Farsçayı resmi dil yapmasına karşılık: “ Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır! ”
2/3
Fermanı yayınlamış ve yıllarca Moğol istilasına, işgalci Moğolların kuklası olan Selçuklu sarayına ve Selçuklu sarayının kukla olmasında ve de devletin resmi dilinin Farsça olmasında büyük rolü olan Mevlana ve çevresine karşı mücadele etmiş ve şehit olmuştur.
Ahi Evran (evren) da tıpkı Mehmet bey gibi Türk ve Türkmen düşmanı bu şer ittifakıyla mücadele etmiş ve şehit düşmüştür…
İşte, Hace Bektaş Veli’nin bu sözlerinin altında bir ulusun kavgası, bir milletin mücadelesi yatar.
“Eline sahip çık!” ifadesindeki “el”, “il”dir. Yani yurt, vatandır. İline vatanına sahip çık demiştir Hace. “Beline sahip çık” ifadesindeki “bel”, “toprak” tır… Toprak Türk milleti için kutsaldır.
Toprak bellenirse yani işlenirse ürün verir. İşini, toprağını boş bırakma, uğraşından geri kalma, toprağını işle, toprağına sahip çık demiştir
Hace… “Diline sahip çık!” ifadesindeki “dil”, ağzımızın içindeki organ değil, konuştuğumuz dildir, lisandır.
Lisanına, güzel Türkçemize sahip çıkın ki Farsçanın resmi dil olması karşısında dilimiz, lisanımız kaybolmasın demiştir Hace…
Ne de güzel söylemiş, lakin manasını kavrayan çok az kişi olmuştur. İşte Hace Bektaş Veli’nin bu sözlerinin anlamını kavrayanlardan biri de; vatanına, toprağına, lisanına sahip çıkmak için 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan ve milli mücadeleyi başlatan ulu önder Atatürk’tür.
Amasya, Erzurum ve Sivas kongrelerinde vatanın düşman işgalinden kurtarılması için çalışmaları başlatan ve örgütlenmeyi sağlayan Ulu Önder M. K. Atatürk, işte bu sözün anlamını kavradığı için Ankara’ya gelişinden önce 22 ve 23 Aralık 1919 tarihlerinde Hacı Bektaş’a uğramış, Hace’nin dergâhında iki gün kalmıştır.
O zaman;
Ahi Evran gibi ol, beline sahip çık!
Karamanoğlu Mehmet gibi ol diline sahip çık!
Mustafa Kemal gibi ol, eline/iline sahip çık!
3/3
Eline, beline, diline sahip çık, Türk milleti!
*
Konumuzla ilgili şiirimize dönüş yaparak yazımızı noktalamak istiyorum.
GÜZEL TÜRKÇEM
Güzel Türkçem, tatlı dilim
Ağız tadı, bal şekerim.
Düşüncemdir ilmek ilmek
Ak kâğıtta sergilemek.
Anadilim, sıcaklığım
Sesim, özüm, yüz aklığım.
Kırda çiçek, kitapta söz
Petek petek damlayan öz.
Salkım salkım üzüm bağım
Elmam, ayvam, şirin narım.
Şiir şiir kitaplığım
Simge simge al bayrağım.
Güzel Türkçem, sevincimsin
Hem gündüzüm, hem gecemsin.
Muhsin DURUCAN