Pazarcılar baharın coşkusunu, güllerin nefis kokusuyla fark etsin diye, elindeki gül demetini, sebzelerin üzerine bıraktı. Kır çiçekleri ve zambak da getirir, hatta sepeti de çiçeklerle süsleyebilirdim. Fakat güllerin güzelliği başka, dedi.
Gül demetini içinizin açılması için getirdim. Gülü koklamadan, kimse sebzelerimden satın almayacak, dedi. Bir sepet çiçek getirsem sebze alana bir güzellik versem daha iyi olurdu. Kırmızı ve sarı güllerin yanında marul, maydanoz ve lahana. Kırmızı ve kadife güller, sebzelerin yanında güzellik abidesi gibi duruyorlardı. Sebzeleri sattı ve demetindeki gülleri arkadaşlarına dağıttı ve eve döndü.
Bitkiler, çiçeklerin solması ve dökülmesiyle, meyve oluşturmaya hazırlanıyordu. Kardeşim “Meyveler uç verdi,” demişti.
Mevsime uygun meyve ağaçları da lezzet yüklenecekti.
Ağaçlara değer vermezsen, lezzetli meyve alamazsın. Ağaçların bakımı zamanında yapılmalıdır ki gelişimi ve meyve üretimi sağlansın.
Doğanın doğallığı devir yapıyor ve zamanında yeşeriyor, çiçek açıyor ve meyve veriyor. Önce çiçek güzel koku ve sonra lezzet.
Güneş renk veriyor dünyaya, lezzet katıyor meyvelere. Heyecanlanıyor ve mutlu oluyoruz. Ümitle meyvelerin bakımını sağlarız ve neşemiz ve sevincimizi artırırız. Böylece yüreklere su serperken, acılara da derman oluruz.
İnsanlara, bir demet gül ve kır çiçekleri dünyanın güzelliğini yaşatır. Toprağın güzelliği sayesinde yeşil dünyayı ve çiçekleri tanıyor, çevrenden dert ve hüzün ortamı kalkıyor.
Meyveler oluşuyor ve gönüller hoş tutuluyor.