İnsan doğduğu içinde büyüdüğü aile ve çevrenin inanç ve değer yargıları ile şekillendirilmeye tabi tutularak büyütülür.
Çocuk geliştikçe kendine değer yargıları ve kalıplar oluşturmaya çalışır.
Aile yapısı yeniliğe, değişime ve gelişime açık özgürlükçü bir anlayışa sahip ise, çocuk zamanla kendi iç dünyasını ve dış yaşam tarzında değişimi sağlayıp kendisini geleceğe daha bir öz güvenle hazırlamaya çalışacaktır.
Ama eğer aile yapısı tutucu muhafazakar ve değişime kapalı ise, çocuk üzerinde kurdukları baskıcı hegemonyalarını değişmez bir kalıba dönüştürürler.
Eğitim ailede başlar sokak ve okul ile devam eder. Eğer çocuklar aile, sokak ve okul üçgeninde ki büyüme süreçlerinde hayata ve dünyaya bakış açısı anlamında bir uyumluluk bulursa bu büyük bir nimmet olur.
Ancak günümüzde ne yazık ki çocuklar ailede farklı, sokakta farklı ve okulda farklı olmak üzere çeşitli kişiliklere sahip olarak büyümektedir.
Çocuklarımızı eğiten Özgürlükçü ve şahsiyeti olgunlaştıran bir eğitim kültürümüz olmadığı içinde, ezberci baskıcı öğütüm kültürü ile kişilikleri yok edilmiş ve yetenekleri köreltilmiş bir toplum oluveriyoruz.
Dünyanın en zor, buna rağmen en güzel ve mutluluk verici işi olan çocuk eğitimi konusunda yetkinmiyiz?
Doğrusu Bu soruya cevap olarak evet demek isterdim. Ancak ne yazık ki Türkiyede yaz boz tahtasına dönen eğitim müfredatına ve eğitim camiasına baktığımızda, hali pürmelalimiz ortadadır.
MEB’de Sürekli bakanların değişimi ve her gelen bakanla birlikte etkin kadroların değişmesi, eğitim müfredatının yetkin olmayan kadroların elinde şekillenmesi, gerçek anlamda eğitime gönüllerini ve hayatlarını vermiş yetkin akademisyenlere danışılmadan müfredatların hazırlanıp eğitimcilere dayatılması, ögürlükçü, yenilikçi eğitimin önündeki en büyük engellerden biridir.
Bununla birlikte eğitim camiasının içinde bulunduğu çalışma şartları, can sıkıcı iş gücü ve buna mukabil gördükleri değer ve saygınlıkta ortadadır.
Özgürlükçü bir eğitim için öncelikle eğitimde eğitimcilerin kendilerini gerçekleştirebilme imkanlarını sağlamak, özgürce bir eğitim için müfredatın dışına çıkmak, eğitime odaklanma ve yenilikçi başarıya dair gelişime göre terfi etme, okul idarelerinde tam yetkinlik vb bir çok konuda devletin imkan tanıması gerekir.
Son olarak okul ile aile, eğitimciler ile ebeveynler ve çocuklar arasında sevgi ve saygı merkezli sağlıklı bir iletişimi kurmak çok olumlu sonuçları ortaya çıkaracaktır.
Devam edecek…