Yeni şeyler söyleyen insanlara karşı bir önyargımız var. Nedense dogmatik inanışlarımız yüzünden hiç kimseyi dinlemiyoruz. Bunlardan biri de Edip Yüksel. Kendisini takdir eden az bir kesim olmakla birlikte, kardeşleri olan Müslümanların büyük bir çoğunluğu ondan nefret ediyor. Gerçi neden ettiklerini de bilmeden!
Ben Edip Yüksel’i tarafsız bir şekilde izlemeye devam ediyorum. Katıldığım birçok tespitleri olduğu gibi katılmadıklarım da var.
Kendisi hakkında ufak bir yazı yazmak istedim. Zaman zaman çeşitli web sayflarında, Facebook’ta Edip Yüksel hakkında yazılan aşırı nefret ve aşağılama mesajlarından biri olmayacak tabi ki bu yazdığım. Yada yine kendisini takip eden çekirdek okurları gibi bir övgü dolu bir yazı.
Sadece orta yolu bulup Edip Yüksel’den neden ve niçin nefret etmemiz konusunda bir yazı yazacağım!
Kendisini çoğu okurlarımız tanır ama tanımayanlar için üç cümlede kendisini tanıtalım:
1: Son yüzyılın önemli alimlerinden sayılan Sadrettin Yüksel‘in oğludur.
1: Meşhur sağ – sol çatışmalarında solun Deniz Gezmiş‘ine karşılık sağ’ın sembol isimlerinden Metin Yüksel‘in abisidir.
3: Kuran’da 19 rakamıyla bir sistematik şifre ve kodlamanın olduğu savunan 19 grubunun en tanınan ideologlarından birisidir. (Bilgi için www.19.org)
Çok iyi bir eğitim aldığını, 3-4 dil bildiğini, Amerika’daki ciddi üniversitelerde dersler verdiğini de yazmak isterdim ama bunlar magazine girmediği için üzerinde hiç durmuyorum.
Evet, daha detaylı bilgi öğrenmek isteyenler Edip Yüksel‘in tabiriyle “hazreti google”ye başvurabilirler.
Biz gelelim 10 nedenimize:
1: Hatırlarsınız bir reklam vardı: ‘Siz hala annenizin deterjanını mı kullanıyorsunuz?’ diye. Eğer ‘Evet ben, hala annemin, dedemin, atalarımın dinini kullanıyorum, zerre kadar da üzerinde kafa yormam.’ diyorsanız gönül rahatlığıyla Edip Yüksel‘den nefret edebilirsiniz.
2: Yine bir şampuan reklamında ‘Giriyorum, çıkıyorum.’ sloganı vardı. Onu gibi sizde ‘İnanıyorum, tutuyorum, kılıyorum, yapıyorum, gerisine karışmıyorum.’ diyenlerdenseniz şampuanla pırıl pırıl olmuş saçınızı taşıyan kafanızla, rahat rahat Edip Yüksel‘den nefret edebilirsiniz.
3: ‘Bu işler akılla, makılla olmaz, inanırsın biter kardeşim.’ diyenlerdenseniz ve aklınızı bu işe yormak için zerrece kullanmayacak kadar çok seviyorsanız, aklınızla bin yaşayıp Edip Yüksel‘den bolca nefret edebilirsiniz.
4: Takvim yapraklarında, cami çay ocaklarında ilim tahsil etmiş emekli namaz kılıcı amcalarca ve televizyonlardaki ramazan programlarından söylenen her kafiyeli, ağdalı, cümleyi İslam peygamberinin hadisi olarak olarak kabul edip, ‘Hadis de Kuran kadar önemlidir, tartışmam, uydurma olduğu daha ilk harfinden belli olan tüm hadislere bile sahip çıkarım.’ diyorsan o zaman “Benden yüzyıllar sonra gelecek ve uydurmuş sözlerimi reddecek Edip Yüksel’den nefret ediniz, cennete giriniz.’ hadis-i şerifi uyarınca Edip Yüksel‘den bol sevap umarak nefret edebilirsiniz. (Not: İş bu hadis, google oğlu faceden, ondan da twitter kızı gmailden, ondan da, www amca oğlu ftp’den sizlere nakledilmiştir. Doğruluğu konusunda içinizde en ufak bir şüphe olmasın. Olursa da Edip Yüksel‘den nefret edin, geçer.)
5: ‘Kuran’ı Arapça severim, Türkçe’siyle işim olmaz. Okuyup anlamaya çalışsam, üzerinde kafa yorsam nolacak ki. Ben bu kadar eşek yükü kadar cilt cilt kitap yazmış alim efendilerden daha iyisini mi bilecem?’ diyenlerdenseniz, alıp elinize Arapça Kuran’ınızı canınızın istediği kadar Edip Yüksel‘den nefret edebilirsiniz.
6: ‘Bu güne kadar o kadar adamlar meal yazmış, tefsir yazmış, bundan sonra yazılmasına, üzerinde çalışılmasına” gerek yok diyenlerdensen zaten Edip Yüksel’den nefret etmek için en kral bahanen var demektir. Durma canın çektikçe et derim.
7: ‘İçtihat kapısı kapanmıştır, eski adamlar dinimiz ile ilgili söylenmesi gereken her şeyi söylemişlerdir, bizim de kafamız zaten onlar kadar çalışmaz.’ diyenlerdensen, Edip Yüksel‘den sadece nefret etmekle kalmamalı, üstüne günde beş defa da lanet okumalısın ki hak yerini bulsun.
8: ‘Benim şeyhim, liderim, büyüğüm her şeyi bilir, o benim koruyucumdur, şefaatçimdir, o şefaat etmezse cennete giremem, o müsaade etmezse bir gıdımlık nefes bile alamam.’ diyenlerdensen, Edip Yüksel‘den öyle çok nefret etmelisin ki, şeyhin şefaatinin üstüne sana cennette 101 odalı köşk ile her odaya 101 bakire huri vermeli. Aşağısı kurtarmaz, ama üstü için pazarlık edebilirsin. Bence etmelisin de. Şeyhler bu günler için var.
9: ‘Kadın dediğin kaburga kemiğinden yapılmış ikinci sınıf insan grubundan olup, sadece erkeklere hizmet için vardır.’deyip bir de üstüne Edip Yüksel‘den nefret ediyorsan, üstüne de senin bu düşüncelerine iman etmiş bir kadın buluyorsan ve keyfini sefasını sürüyorsan, valla ben bile sana imrenirim Edib Yüksel‘i de Facebok’ta arkadaşlıktan silerim.
10: ‘Kardeşim ben öyle oturup düşünmekle, tartışmakla, iyiyi doğruyu aramakla vakit kaybedemem. Ne dersem odur, burnunum dikine giderim, inandıklarımın hepsine ömrüm boyunca delikanlı gibi sahip çıkarım. Zaten delikanlı adam dediğin bir duyduğuna ömrü boyunca inanan adamdır.’ diyorsan sana da delikanlı gibi dört dörtlük Edip Yüksel‘den nefret etmek yakışır.
‘Bu 10 neden yetmez benim daha çok nedenim var.’ diyenler tabi ki bizle paylaşabilirler.
Ha yeri gelmişken bu yazıdan Edip Yüksel ismini çıkartıp onun yerine tarih boyunca düşündüğü için, araştırdığı için, kafasının içindeki aklı çalıştırdığı için sürülmüş, öldürülmüş, lanetlenmiş binlerce insanın isimlerini de tek tek koyabiliriz. Dini, düşüncesi, inancı, fikri, ideali ne olursa olsun eskinin çürümüş, deforme edilmiş, içi boşaltılmış saçma inançlarla mücadele eden herkes burada Edip Yüksel‘in ismi yerinde de yer alabilir. Eğer Edip Yüksel de kabul ederse.
Mesala benim ilk adaylarımdan biri Çukurovalı özgürlük/düşün adamı Ekmel Ali Okur olurdu. Ve sonrasında binlerce isim.
Edip Yüksel‘e katılmadığım çok nokta var.
Hatta bazen üslubunu hiç beğenmiyorum.
Ama bu onu dikkatle dinlememe ve anlamaya çalışmama engel değil.
Sevgili dostlar.
Korkmayın.
Cesur olun.
Zihninizi temizlemede, kalbinizi yenilemede, inançlarınızı gözden geçirmede, sahih bir iman peşinde koşmada, Allah’ı daha çok sevmede cesur olun.
Ben öyle yapmaya çalışıyorum.
Biliyorum ki, yanlışlarım olursa da, doğru yola giden tüm yollar yanlış yollardan geçer.
Bu yazıyı da tüm özgürlük savaşlarına/savaşçılarına adıyorum, adı, şekli, nedeni, amacı ne olursa olsun. Özgürlüğe.
Biliyorum ki, ancak tam olarak özgür olursak tam olarak inanabiliriz.
Sevgilerimle… (Kaynak kişi: Adem Özbay)
ATATÜRK KÖŞESİ
Benim karakterim bağımsızlıktır…
DÜŞÜN-TAŞIN
İman edip Salih amel işleyenler için Allah(cc) bir SEVGİ yaratır..
yukselmertoglu@hotmail.com