Tonya’nın orta mahallesinde Durmuş Aga kendi halinde, geçimini tarlasından bir de kırtasiye dükkanından sağlıyordu.
Tonya da gazete bir tek Durmuş Ağa’nın dükkanında olurdu. O devirde cumhuriyet gazetesi olmazsa olmazdı. Memurlar genellikle cumhuriyet okurdu.
İlçeye yeni atanan bir kaymakam,
— Cumhuriyet gazetesi verirmisin.
— Bak ver.
Der kalfaya.
— Bulamadım.
— Cumhuriyet gazatası yoktur.
— Ama ben kaymakamım.
— Kim olursan ol cumhuriyet gazatası yoktur.
Yine bir gün Bebber Selahattin demiş ona ki
— Durmuş ağa sen çok doğru cok dürüst bir insansın, neden namaz kılmıyorsun?
—- Haklısın Selahattin, kılacağum kılacağum
Durmuş Ağa bir hafta kılar.
Öbür hafta
— Durmuş Ağa seni camide görmedim.
— Vallahi Selahatin kul kul bitmeyi.
Kılayusun arkadan bir daha bir daha…
Bunun bir sonu yok midur?
Dursun Ağa’nın bir arazisi vardı. Buradan yol geçecekti. Arazisinin kenarından geçsin istiyordu .
Valiyi üzerine koştular.
— Sen çok doğru dürüst birisisin
Niye yol vermiyorsun?
— Veriyorum ama arazinin ortasından olmaz.
Geçimini bu tarladan sağlıyorum.
Siz patates dersiniz biz gartop deriz
Siz mısır dersiniz biz lazut deriz.
Burası olmazsa aç kalırız.
Ben yol veriyorum. Sana yalan deyülar.
Mühendis araya girer.
— Buradan olursa yol virajlı olur.
— Ya bak kafaya! Koskoca Amerikada viraj
var da olsa da Tonya Orta mahallede ne olur.