Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan…
Aç kollarını__________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
DUR GİTME, SABAHIN DERDİ AKŞAM
Bazen bir şiir geçer içimizden, bazen de biz şiirin içinden geçeriz… Hayaller değil yani tutamadığımız, uzanmayan eller…
Bir tutam hasretle karışık yanık bir türküdür hayat… bir şiirdir içinden geçtiğimiz yaşanmış mı yaşanmamış mı belli olmayan, belki de düş belki de hayal… boş ver dersin…
Pembe hayaller salınırken varsın çingene olsun ruhumuz, şiirler olsun damla damla hecelerde birleşen hayatımız…
Hayat tek tek parçalardan ibarettir. Sen hedef seçersin, istersin ve beklersin bu parçalar birleşsin diye. Sonra hayatına hedeflerinin dışında parçalar eklersin.
Mekanik zevkleri düşünceleri manevi isteklerine tercih edersin. Bu kadar görsellik içinde zoru seçmek işine gelmez.
Oysa hedeflerin vardır, hep dağların zirvelerinde olan hedeflerin. Ama o kadar sarp ve engebeli ki yolların, en ufak taşı almak zor gelir önünden. Ama o taşlar aslında öyle büyük ki her gün yolundan aldığın küçük taşlar, büyük hedeflerin yolunu açan anahtarlar oluyor.
Sen topladıkça sabahtan akşama, küçük küçük taşları, zaman tükeniyordur hızla sen farkına varsan da varmasan da ömür gider akşama…
Gün boyu peşinde koştuğumuz serabın hakikate döndüğü yerdir akşam. Nasıl ölüm kendisinden başka her şeyi anlamsız kılıyorsa misafir olduğu mekânlarda, akşam da bazen öyle anlamsız kılar gün boyu peşinde savrulduğumuz ümitleri, hayalleri. Ve elmaslarımız cam parçalarına döner avuçlarımızda.
İkindinin ağabeyi gecenin küçük ve hüzünlü kardeşidir akşam, her güneş batımında aheste dokunuşlarla çalar ruhumuzun kapısını.
Öteki vakitlere benzemez o, ne öğlen kadar durgun ne de gece kadar sessizdir. Her şeyi önce sadeleştirir sonra kendi renginden bile uzaklaştırarak dinginleştirir ve uçurur gecenin pencerelerine. Gün, uzak tepeler arasından kaybolup giderken usul usul ya da ufku kızıla boyayarak gömülürken sulara, eskittiğimiz tüm günlerin hüznü faniliğimizi fısıldamaya başlar. Yalnız giden günün hüznü değildir bu demlerde ruha dolan. Elimizden kalbimizden kayıp düşen ne varsa hepsinin yokluğu alevden libaslarla birer birer geçer zihnimizden.
Sabahın derdi akşama kavuşmaktır daima ve yürür durmadan akşama ulaşmak için. Akrep ve yelkovan birbirini akşam olsun diye kovalar, dünya akşama ulaşmak için döner bir kez daha ve gün içinde bütün yollar düğümlenmiştir akşama. Akşamdan önce bitirmek isteriz işlerimizi ve akşam olmadan gelsin isteriz beklediklerimiz uzaklardan. Akşamın duruluğunu kendimize, sevdiklerimize, sevdiğimiz şeylere ayırmak isteriz.
“Hayat varsa umut vardır.” Felsefe olmadan hayatı anlamak zor… Belki de ironik bir felsefe.
Yaşıyoruz belki ama ne pahasına bilmiyoruz bence. Herkes yaşadığı yaşamın bedelini ödeyerek mi yaşıyor sizce?
Neden bu bedeli gösteren fatura kimisine ağır gelirken kimisi bir çırpıda ödeyiveriyor.
Ve nasıl oluyor da bazıları bu faturaya bakmıyor bile.
Son ödeme tarihi geçecek, haberleri yok.
İnsanların çoğu hayatlarının sonunda geriye dönüp baktıklarında molalarda yaşadıklarını görürler. Takdir etmeden ve zevk almadan geçip giden şeyin aslında hayatları olduğunu gördüklerinde şaşırırlar. Ve böylece umutlarla kandırılan insan ölümün kollarına koşar. Bu nedenle
Umut insanı ölümden uyandıran bir rüyadır…
Kadere ne kadar inansam da, kadere bir o kadar da inanmam. Kaderlerini insanlar kendileri yazıyorlar bence. Ve inan ki isteyerek veya istemeyerek her şeyi ters yüz yapıyoruz… Yazıyı ter yazdığımız gibi, çoğu zaman, çoğu insan hayatını tersine döndürebiliyor. Bazıları isteyerek, bazıları istemeyerek… İstemeyenler kader deyip geçiştiriyor…
Çünkü günün vardığı son duraktır akşam, susma ve bekleme ve çokça tefekkür etme durağı. Akşamın ardından yeni bir sefer başlar bambaşka vakitlere…
Seversin… birini her şeyine ihtiyacın vardır. Kimi dostluğunu verir sesini esirger, kimi sesini verir sevgisini esirger…
Nedenler, niçinler gelip yerleşir beyninize, bu nasıl dünya diyesin gelir?..
Neden gidenin döneceğini beklersin?..
Giden dönse bile, bir daha gitmeyeceği, kalacağı kesin midir?..
Açığa vurduğun aydınlık sevgin sana ihanet ettiyse neden hâlâ bir gözün arkada?..
Gün akşamlıdır ardına bakmadan giderde gider… Ve______________________ ve bağırır karanlıktan bir ses… avaz avaz bir vaveyla, haykırır hece hece, düşer karanlığın ortasına, çırpınır kanadı kırık bir kuş gibi, Azrail’in karanlık gölgesinin aralığından, bir ışık arar, feri kaçmış hasret dolu gözler, bakar bakar gidenin ardından, son bir umut son bir çırpınış, dökülür karanlığın sessizliğine, dudaklarının arasından iki hece, bir ses ama sesiz, bir son nefes der ki…_________ keşke keşke___
***GİTMESEYDİN YAR***
Beni bu dertle böyle bırakıp
Keşke terk edip gitmeseydin yar
Aşk acısıyla kalbimi yakıp
Keşke terk edip gitmeseydin yar
Son kez görseydin şu gözlerimi
Bir dinleseydin sen sözlerimi
Söndürmeden bu aşk közlerimi
Keşke terk edip gitmeseydin yar
Canı önüne sermiştim canım
Kalbimi sana vermiştim canım
Yoluna güller dermiştim canım
Keşke terk edip gitmeseydin yar
Yokluğunda ben beni unuttum
Pencereleri hep mesken tuttum
Yandım aşkınla zehirler yuttum
Keşke terk edip gitmeseydin yar…
28.09.2021 05.30 – İZMİR (2)
Ömer Sabri Kurşun
Hayat sevince güzel, sevelim, sevilelim ve diyelim ki; Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Güzel başlamasını ve güzelliklerin katlanarak devam etmesini dilediğim, yılın son ayının, dördüncü günü olan Çarşamba gününden, gönül soframdan gönül sofranıza muhabbetler gönderdim…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün görüşmek ümidiyle…
#öskurşun