Ferdi özgürlükler, ülke özgürlüğünün aynasıdır. Bunu en güzel anlamanın yolu ise ülke özgürlüğüne bakmaktır. O zaman ne kadar bireysel özgürlüğe sahibiz kendiliğinden ortaya çıkar!
Örneğin; Dünya özgürlükler raporunda Türkiye’nin puanı silinmiş, tüketiliyor neredeyse!
Özgürlük Evi (Freedom House) Türkiye’nin özgür olmayan ülkeler arasında olduğunu açıklamış.
Daha önce ”Kısmen Özgür” sınıfında olan ülkemiz; Afrika Cumhuriyeti, Mali, Burundi, Bahreyn, Moritanya, Etiyopya, Venezuela, Yemen, Macaristan gibi özgürlüklerin sınırlı olduğu ülkeler arasında gösterilmeye başlandı! Ki bunlardan bazıları da bizim üzerimizde yer alıyor!
Demokrasi’nin yok sayıldığı, insan hak ve özgürlüklerinin hapsedildiği, halkının korkar hale getirildiği, yarınından endişe duyduğu mutsuz bir toplum, birilerinin bugün yarattığı bir Türkiye olmalı. Dünya Adalet Projesi ( World Justice Project-Wjp) 113 ülkeyi hukukun üstünlüğü açısından karşılaştırdığında Türkiye, 107. sırada yer alıyor.
Adalet ve İnsan haklarında özgür olma adına Türkiye ne yazık ki sınıfta kalmış durumda.
Siyaset anlayışının tüketildiği bir ülkede, demokrasi ve çağdaş değerlerin toplum adına paylaşımı mümkün olur mu bilinmez. İnanç saygınlığının siyasal çıkara dönüştürüldüğü bir dönemde, yoksullaştırılmış bir halk buna nasıl ve ne zaman inanır bunun da adını koymak oldukça zor! Hatta mümkün değil gibi.!
Parlamenter sistemimizde bazı aksaklıklar olduğu, karar almada uzun zaman geçtiği, Başbakanlık TBMM ile Cumhurbaşkanlığı sisteminin zaman zaman çakıştığı, dolayısıyla iki başlılıktan kaynaklı olumsuzlukların yaşandığı gerekçesiyle bu yeni sisteme geçilmişti!
Halk bazında, yönetim şeklinde pek bir değişiklik olmayacağı işlendi ancak görünen ve geldiğimiz nokta çok çok farklı oldu.
Yargı, Yasama ve Yürütme asli görevlerini yerine getirecek, daha özgür, daha işleyişli, daha mutlu, daha müreffeh bir Türkiye olarak Dünya’ya örnek bir yönetim olacaktı Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi!
Oldu mu?
Yüzde elli için olmasa bile oldu. Özgür, mutlu, zengin. Sorgusuz, sualsiz kabullenmiş durumda. Ancak diğer yüzde elli için olmamış olacak ki hala “güçlendirilmiş bir parlamenter sistem” arayışı devam ediyor. 600’e çıkarılan vekil sayısına rağmen TBMM’nin etkisizleştirildiği ortada. Muhalif kesim, seçtiği vekile derdini anlatamıyor. Sorunlarını iletemiyor. Çok iyi biliyor ki vekil derde çare değil, sorunları çözücü bir marifetleri de artık yok! Sadece iktidar vekilleri bazı sorunları Bakanlara iletebiliyor o kadar.
Nüfusun yarısı kendisini iktidar yakını görme özgürlüğünü yaşarken; diğer yarısı muhalefet olduğundan kendisini hiçbir şekilde özgür görmüyor!
Sözün Özü!
Evet Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden kaynaklı olsa gerek, ülkeyi yönetenler de, ne acıdır ki diğer yüzde elliyi yabancılıyor! Selam vermiyor! Hal hatır sormuyor! Elindekini paylaşmıyor! Yol yordam göstermiyor! Yardımcı olmuyor! Elinin tersiyle adeta itiyor, kakıyor! Bunun özgürlüğü olur mu? Bu olmayan birliktelikle, özgürlük şarkıları söylenir mi? özgürlük yazıları yazılabilir mi? Yüzde ki bu umutsuz yansıma, Dünya ülkelerine yansımaz mı?
İşte özgür bireyler, özgür ülkeler arasında; 113 ülke içerisinde 107. sırada yer almamızın aynasıdır, tezahürüdür.
gazete2000@hotmail.com