Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
DÜNYA İNSAN HAKLARI
Dün ki gün10 Aralık İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünün 75. Yılını seneyi devriyesinin başladığı gündü, aynı zamanda İnsan Hakları Günü. İnsan Hakları Bildirgesi’nin içinde dünya üzerindeki her bir bireyin sahip olduğu 30 en temel hakların kabul gününün başlangıcıydı…
Dün bu konuyu işleyip yayınlamayı planladım ama sonra dedim ki ne olacak insan haklarımı kaldı dünyada ben yazınca değişecek mi?.. Sonra “Sen Yanmazsan, Ben Yanmazsam, Biz Yanmazsak, Nasıl Çıkar Karanlıklar Aydınlığa” diyen Nazım Hikmet’in sözü geldi aklıma. Ve şu yanan dünyanın üstüne sende söndürmek için bir damla su at dedim yazmaya karar verdim…
Ne yazık ki 75. yıl dönümü öncesinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi sadece kâğıt üzerinde, sadece arşiv raflarında kalan kuru bir metinden öteye bir anlam ifade etmiyor…
Bugün pek çok hakkı kanıksamış gibi görünsek de yeni zorluklar, eşitsizlikler ve savaşlarla karşı karşıyayız. Son yıllarda yaşanan çok sayıda çatışma, bunlarla yüzleşmek için sınırları, sektörleri ve nesilleri aşan bir iş birliğine ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Dünya kırılgan bir noktada, her bölgede birtakım bölgesel çatışmaların fitili ateşlenmek üzere… Özellikle Filistin sorunuyla ortaya çıkan ve herkesi yeniden uyanmaya zorlayan gelişmeler çok ürkütücü, aynı zamanda çok ümit verici çünkü bu tür konularda uyuyanları uyandıracaktır düşüncesindeyim…
Bugün dünyada yaşadığımız sistemik dağınıklığın, dünya sisteminin başarısızlığının ve bir şekilde sorunları çözme yeteneğini kaybetmiş olmasının en açık ve en kahredici göstergesi, şu anda Filistin’de devam eden, Filistin halkına karşı sürdürülen, artık soykırım boyutlarına varmış olan açık bir katliamdır…
Dünyayı yöneten ülkelerin bir kısmının, başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin, böylesine açık bir katliama dahi taraf tutarak, katliamı yapana karşı “Sen katliam yapıyorsun” deme insanlığını dahi gösteremiyorlar. Dünyanın en ağır işgalinin, en ağır insanlık dışı saldırılarının, katliamının, soykırım boyutlarına varmış olan bir devlet terörünün karşısında her on dakikada bir çocuğun öldürüldüğü bir insanlık dramı karşısında, maalesef insanlık hiçbir şey yapamamaktadır.
Ve biz insanlar bu gün dünya insan haklarını konuşuyor İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni 75 yılını kutluyoruz. İnsanlık öldü insan haberin yok mu?..
Neyse konuyu biraz açalım.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin hazırlanması, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde, 29 Nisan 1946 tarihinde, İnsan Hakları Komisyonu’nun kurulmasıyla başlamıştır. Komisyonca hazırlanan bir Giriş ve 30 maddeden oluşan İnsan hakları Evrensel Bildirgesi, 10 Aralık 1948 günü Fransa’nın başkenti Paris’te toplanan BM Genel Kurulu’nda kabul ve ilan edilmiştir. Türkiye, Evrensel Bildirge ’yi, 27 Mayıs 1949 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlayarak yürürlüğe koymuştur. Evrensel Bildirge 500’den fazla dile çevrilmiştir. Bu özelliği ile de en çok dile çevrilen insan hakları belgesi olma özelliğini taşır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 4 Aralık 1950 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda, 423 (V) sayılı kararıyla “10 Aralık” gününü, “İnsan Hakları Günü” olarak ilan etmiştir.
Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır, birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar…
“Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “İnsan hakları uygar yaşamın temeli, çağımızın en üst değeridir” sözünde vurguladığı gibi insan haklarının her alanda ön planda tutulması gerekmektedir.
Atatürk, insan hak ve hürriyetlerine büyük bir önem veriyordu. Bu sebeple cumhuriyetin ilanından sonra bu alanda çok düzenlemeler yapıldı. Bugün, ülkemizde bütün vatandaşlarımızın kanunlarla korunmuş hakları ve hürriyetleri vardır. Anayasamızda bunlar tek tek belirlenmiş ve güvence altına alınmıştır. Vatandaşlar, bu haklarını ve hürriyetlerini, sorumluluk bilinciyle kimseye zarar vermeden kullanırlar.
Ülkemizin vatandaşı olan herkesin yaşama hakkı vardır. Herkes maddi ve manevi varlığını koruma, yüceltme ve geliştirme hakkına sahiptir. Kanunlar karşısında tüm vatandaşlar eşittir. Kimsenin özel hayatına karışılmaz. Kimse zorla çalıştırılamaz. Herkesin istediği yerde oturma, haberleşme, seyahat etme hürriyeti vardır. Suç işleyenler, ancak mahkemelerin vereceği kararla tutuklanır ve cezalandırılır.
İnsan hak ve hürriyetlerinden biri de düşünce ve kanaat hürriyetidir. Anayasa ve yasaların izin verdiği ölçüde herkes söz, yazı, resim ve başka yollarla düşünce ve kanaatlerini özgürce ifade edebilir. Hangi amaçla olursa olsun, kimseden zorla kanaat ve düşüncelerini açıklanması istenemez.
Bütün vatandaşlarımız, din ve vicdan hürriyetine sahiptir. Kimse düşünce ve inançlarından dolayı kınanamaz, suçlanamaz. Herkes ibadetini serbestçe yapar. Hiç kimse, ibadetlere ve dinsel törenlere katılmaya zorlanamaz.
Herkesin öğrenim hürriyeti vardır. Bilim ve sanat konuları ile dilediği gibi uğraşır. Eğitim, kadın erkek tüm vatandaşlarımız için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. Vatandaşlarımız, istediği dalda öğrenimini sürdürür, dilediği mesleği seçer.
Yukarıda saydığımız hak ve hürriyetlere sahip olmak demek; ileri, çağdaş ve demokratik bir devletin vatandaşı olmak demektir. Çünkü devletler, insan hak ve hürriyetlerine önem veriyor ve bunu kanunla belirliyorlarsa ileri ve uygar bir devlet olabilirler. İşte bu sebeple Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin insan hak ve hürriyetlerine önem vermesini istemiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, yani ülkemizin banisi; insanlığa ve dolayısıyla insan haklarına oldukça değer vermiştir. Bu doğrultuda hem ülkemizde hem de dünyada geçerli olması gereken birçok sözünü ve fikirlerini insanlığa bırakmıştır miras olarak…
-“İnsan hakları, insan olmanın gereğidir” demiştir Atatürk.
Yani insanca yaşamak istiyorsak bazı haklarımız olmalı ve haklarımızı bizden almak isteyenlerle mücadele etmeliydik.
“-İnsan hakları uygar yaşamın temelidir, çağımızın en üst değeridir, güvencesi demokrasidir” demiştir Atatürk…
“-İnsan hakları doğmakla kazanılır, beklemez. İnsana yakışır, insanca bir yaşam içindir.
İnsan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğüdür, onurlu, eşit ve özgür yaşamaktır.
Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hâkim olunamaz” demiştir Atatürk…
“-İnsan hakları, insan olmanın kazandırdığı haklardır; başkası tarafından verilen bir söze ya da teminata bağlı olarak ya da satın alarak elde ettiğimiz haklar değillerdir. İnsan hakları, insan olmamızın ve insan onurumuzun doğal bir sonucudur” demiştir Atatürk…
Atatürk’ün tüm dünya tarafından asker, siyasetçi ve reformist olarak tanınmış karizmatik ve pragmatik bir lider olarak tarihe yön veren yapısı ile insanlık sevgisine dayanan idealist görüşleri ile evrenselleşmiştir. Olağanüstü bir inkılâpçı olan Atatürk Sömürgecilik ve emperyalizme karşı çıkmış ve dünya ulusları arasındaki karşılıklı anlayışın ve sürekli barışın öncülüğünü yapmış, bütün hayatı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen bir uyum ve işbirliği içinde insan haklarına saygılı bir lider olmuştur.
Bu niteliği ile savaşların en mutlu olanı barış için savaştır. Savaşı da barışı da başlatıp bitiren insandır, noktasından hareketle, savaş insanların fikrinde başlamaktadır. Bu nedenle barışın savunmasında insanların fikrinde oluşturulmalıdır. Ulusal tarihimizin en büyük lideri ve önderi olan Atatürk ün en önemli vasıflarından biride insanlık idealine ve barışa olan yaklaşımı ve katkılarıdır. O sadece bu idealini Türk dünyası için değil bütün insanlık için gerçekleştirmiş ve dünya barışının en büyük savunucusu ve koruyucusu olmuştur.
İnsanlığın doğuşundan bugüne kadar sürekli bir mücadele içinde bulunuşu barışın değerini ve önemini artıran en önemli sebeplerden biridir. Savaş insanlık için her zaman yıkım ve felaket olmuş, barış ise insanlığa mutluluk ve saadet getirmiştir. İnsanın var oluşu ile birlikte verdiği savaş aslında özlemini duyduğu en ideal yaşam biçimini yakalamaya yönelik verdiği mücadeledir. Aslında bu mücadele kişinin doğası gereği yaptığı savaştır. Bilinmeyeni araştırma ve öğrenme içgüdüsü bu savaşın en ana noktasıdır. Bu doğal olarak insanı araştırmaya, bulmaya, değerlendirmeye, öğrenmeye ve giderek ideale ulaşmaya itecektir. İnsanların ütopya olarak gördükleri ve bu uğurda savaştıkları barış ortamı, insanların özlediği, birlik ve beraberlik, huzur ve güven içinde yaşama arzusunu beraberinde getirmektedir.
İnsan hakları konusunda uluslararası alanda en temel belge olan bu Bildirge; ırk, renk, din, cinsiyet, dil, siyasi veya diğer görüşler, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğum veya diğer statüler sebebiyle ayrımı gözetmeksizin hepimizin doğal insan haklarına sahip olduğunu vurgular. Yaşama hakkımız başta olmak üzere tüm haklarımıza insan onuruna yaraşır bir şekilde erişmemizi hedefler.
O yıldan bu yıla, yıldır hem uluslararası alanda hem de ülkelerin benimsediği kanunlarla temel hak ve özgürlüklerimizin korunması, haklarımıza erişim konusunda pek çok ilerleme oldu.
Fakat siz bu satırları okurken hala milyonlarca insan savaş ve çatışmalarda yaşamını yitiriyor, sömürü, taciz, istismar ve şiddete uğruyor.
BMMYK 2019, UNESCO, Girls Not Brides ve ILO verileri verilerine göre:
2019 itibariyle dünyada 70 milyondan fazla insan zorla yerinden edildi, bunun 31 milyonu çocuk. 25 milyondan fazla insan ülkesini terk edip başka bir ülkenin korumasına sığınmak zorunda kaldı. 262 milyon çocuğun okula erişimi yok, en temel haklarından biri olan eğitim hakkına erişemiyorlar. 650 milyon kadın ve kız çocuğu 18 yaş altı evliliğe zorlanmış. Her yıl 12 milyon kız çocuğu 18 yaşından önce evlendiriliyor. Dünyada 152 milyon çocuk işçi var ve bunların 10 da 7’si ağır ve tehlikeli işlerde çalışıyor…
Şaşırıyorum bu bilgileri gördükçe Rabbim insanlara Vicdan diye bir duygu vermişti, insana zulüm yapan insanlar, bunlar o vicdanı ne yaptılar diye düşünüyorum…
Nerede doğduklarına, kim olduklarına; cinsiyetlerine, dinlerine, etnik kökenlerine bakılmaksızın bütün çocukların yaşama hakkı başta olmak üzere; eksiksiz biçimde gelişme hakkı; zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma hakkı; aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma hakları var.
İnsanlık ailesinin bütün üyelerinin doğal yapısındaki onuru ile eşit ve devredilemez haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu, insan haklarını göz ardı etmenin ve hor görmenin, insanlığın vicdanında infial uyandıran barbarca eylemlere yol açtığını ve insanların korku ve yoksunluktan kurtulması, konuşma ve inanma özgürlüğüne sahip olacağı bir dünyanın ortaya çıkmasının sıradan insanların en yüksek özlemi olarak ilan edilmiş bulunduğunu, insanın zorbalık ve baskıya karşı son çare olarak başkaldırmak zorunda kalmaması için, insan haklarının hukukun egemenliğiyle korunmasının önemli olduğunu unutmayalım…
Bu hakları korumak hepimizin sorumluluğu…
Toplumsal cinsiyet eşitliği bir insan hakkı… Herkes, algılandığı ya da hissettiği cinsiyet ya da toplumsal cinsiyet sebebiyle zulme, ayrımcılığa, şiddete ve diğer hak ihlallerine uğramadan yaşama hakkına sahip.
Eşit, adil ve onurlu bir yaşam için, insan haklarının korunması için hepimize düşen sorumlulukları bugün de hatırlatmak ve Hayata Destek olarak bu konuda birlikte çalışmaya her zaman hazır olduğumuzu belirtmek isteriz. Birlikte bir gelecek hepimizin hakkı…
Yaşanan tüm olumsuzluklara karşın dünyanın her yerinde halklar özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmektedirler. Devletlerin ve hükümetlerin bu itirazlara yanıtı ise şiddetin her türünü sistematikleştirip yaygınlaştırma ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatma şeklinde olmaktadır. Bugün tüm dünyanın içinde olduğu ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak ve kurucu rolünü yeniden etkin kılmak en asli görevimizdir…
Son söz olarak; var oluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak bizlerin, dün olduğu gibi bundan sonra da hakkıdır… İnsan Haklarıyla İnsandır…
Bu duygu ve düşüncelerle, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nün ve takip eden hafta içerisinde kutlanan İnsan Hakları Haftası’nın tüm insanlığa, milletimize; barış, huzur ve mutluluk getirmesini temenni ediyor, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün tüm dünyada barış, adalet ve huzura vesile olmasını diliyor en içten dileklerimle kutluyorum.
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler ve muhteşem geçirmenizi dilediğim bir haftanız olsun.
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbetle dolsun…
Hoş kalın hoşça kalın ama her dem sevgiyle dostça kalın… Bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#