Sızlıyor be doktor.
Aşk denince kalbim, dost denince sırtım.
Bu devirde dosdoğru dost bulmak zor işmiş be, Mirim.
Her dost darbesi size deneyim olarak dönermiş.
Ben de tecrübe edindim.
Neleri mi?
– Hayatımıza renk katar umuduyla hayatımıza aldıklarımızın bukalemun çıkmasını.
– Suyun üzerinde yürümeyi başarsanız, “kesin yüzmeyi bilmiyordur” diyenler olduğunu.
– Değer bilmeyen insanların hayatımızdan çıkması gerektiğini.
– İyi niyetle bir yere varılamayacağını.
– Herkese fikrini sorup, yine bildiğimi okumam gerektiğini.
– İnsanların ne dediğini umursamayıp, kendi istediğiniz şekilde yaşayınca hayatın daha güzel olduğunu.
– Başkalarının yaptığı hatalardan dolayı kendimi üzmekten vazgeçmem gerektiğini.
– Zat-ı şahanelerinin burnunun dikini navigasyon olarak kullanarak; ne yapmak, nereye varmak istediklerini.
– Gözümde büyüttüğüm bazı insanların kendi kendine nasıl küçüldüğünü.
– Az kişiye güvenmenin en büyük sigorta olduğunu.
– İnsanların boş kaldıkça dedikodu ürettiklerini.
– Günümüz dünyasında davanın menfaat olduğunu.
– Sonradan görme kişilerin, gerçek yüzlerinin ne olduğunu.
– Abdurrahman B. Avf (R.A)’ın dediği gibi “Biz önceleri sıkıntılarla imtihan edildik, sabrettik; fakat daha sonra genişlikle imtihan edildik, sabredemedik.”
Sabredememenin ne olduğunu.
– Şeytanın dahi aciz kaldığı konularda, kahraman olan Âdemoğullarının olabileceğini.
– “Her şeye meyil, her şeye heves” diyen bir nefse
“Nasıl yetsin sana sayılı nefes!” diyebilmek gerektiğini.
– Bazı insanların meyve verdiği için değil de, şeytan olduğu için taşlandığını.
– Ben sanıyordum ki her yüzüme gülen beni seviyor. Bunun böyle olmadığını.
– Ben senin iyiliğini istiyorum diyenlerin, sizi en kötü hissettiren insanlar olduğu gerçeğini.
– Her devrin adamı olanlarda enflasyon üstü patlama olduğunu.
– Tüm bunlara rağmen hayatımı tek kelimeyle özetleyebilirim;
Akıllanmam ki ben….
Ancak gerçek dostları biliyor ve baş tacı yapıyorum. .
Ufak bir hatırlatma, yara bandı kalbe yapışmıyor.
Gerçek dostlara selamın en güzeli ile selam olsun.
Vesselam!
Gelişigüzel yaşayanlar ile dirhem dirhem ölçüp tartarak yaşayanları kıyaslandığımda, “keçinin sevmediği ot burnunun dibinde biter” ki keçi yükseklere çıkar, zirvelere, sarp kayalara, uçurum ağzına.
Kendi adıma diyorum ne kadar titiz davrandıysam o kadar hayal kırıklığı yaşadım insandan yana.
Sınırlarımızı çizmeyi öğretmediler çocukluktan belki de, eș, dost, kardeş, komşu v.s, sevdiklerimizle bile aramızda bir sınır olmalı, sevdiğimiz insanlara kapılarımız sonuna kadar açık ki bu çok yanlış. Kendi tecrübelerimden yola çıkarak böyle yorumlayabilirim…