Size birkaç hikayeden bahsedeceğim. Yazacağım kişiler gerçek hayatta her yerde görebilirsiniz. Ancak yazacaklarımın gerçekle ilgisi yoktur. Hepsi hayal mahsulüdür.Bir arkadaş diğer arkadaşına der ki; ‘Gel beraber bir işyeri açalım.’ Diğer arkadaş kabul eder. Ancak ortaklıyı kabul edenin bir şartı vardır. ‘Ortak olduğumuzu kimseye söylemeyeceksin.’ Senaryo yazılmaya başlamıştır. Yeni kurulan işyeri zarar ederse, ortaklık devam edecektir. Kar ederse, kimsenin bilmediği ortaklık bozulacaktır.
Çünkü zor alan yeni bir şey yapmaktır. Yoksa varolanı bozmak dünyanın en kolay işidir. Tüm işlemler ortaklığı kabul edenin şirketi üzerinden yürüdüğü için problemde olmayacaktır. Neyse bu işyeri üç dört ay içinde müthiş bir ciro yapar. O zaman kar paylaşılmamalıdır. Ne yapılmalıdır? Senaryonun diğer bölümü devreye girer. Huzursuzluk yaratılır ve ortaklık bozulur. Birinci ders kimseye güvenme. Sözle iş yürümez. Mutlaka yazılı sözleşmeye dönüştür.
Dostluk yoktur. Baki olan kazançtır. Dostluk yitirilir ancak kocaman bir işyeri kazanılır. Karlı olan kimdir? Dostluğu yitiren mi? Yoksa işyerini kaybeden mi? Sorunun yanıtı neyi önemsediğinize göre değişebilir. Vereceğiniz yanıt sizinde hangi kişiliği taşıdığınızın bir kanıtıdır. İkinci hikaye ise başka bir dostluk ihanetinin öyküsü vardır. Başı sıkıştığında her koşulda koştuğu birkaç kişiden biri ‘Abi’ dediği kişidir. Bu kişi onu işe almış birkaç ay içinde yaklaşık dört beş milyar maaş ödemiştir.
Ayrıca her sıkıştığında yardım etmiştir. Ancak içten içe yaşanan bir kin vardır. Abi dediği kişinin olmadığı ortamlarda onun aleyhine konuşur. Sonra ona gider ‘Abi bunu bilerek yapıyorum. Bakayım kimler aleyhimizde konuşuyor diye yapıyorum’ der. Sonra bir gün bir yerde tüm çirkinliğini ve fesatlığını gösterir. Sonra gider olmadık yalanları söyleyerek başka bir çirkinlik yaratmaya kalkar.
Sonrası ilişkilerin kopuşu ve selam sabahın kesilişi. İkinci ders. Dost dediklerin çıkarları bozulduğunda aleyhine konuşanlar değildir. Dost dediklerin her ortamda yanında olabilenlerdir. İyilik yaptıklarından bir şey bekleme. Sana silah olarak geri dönebilir. Onun içindir ki, hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsan, iyilik yap ve sonra yok say. O zaman ‘Bana bunu nasıl yapar?’ demezsin. Son söz: Dostun dost olduğunu anlayabilmek için üç şey yapmadan karar verilemez.
Bir para alışverişinde (iş ortaklığında), iki beraber bir seyahatte ve üç kötü gününde ne yaptığı. Bu üç olayı yaşamadan dostluklar sınanamaz. Üç olayda da olumlu ise o senin dostundur. Tahmin ediyorum bu yazıyı okuyan herkesin başından böyle olaylar geçmiştir. Ne yazık ki, bu tür hikayeler yaşanmadan dostluklar sınanamıyor. Dostlukları ateşin üzerinde yürümeden sınamak mümkün değildir. Ancak ateşin üzerinde yürünmüş ve halen yürünmeye hazırsa işte onlar gerçek dostluklardır.