Her gönlü hırpalayan acı dil yarasıdır,
“Sevelim-sevilelim” Yunus parolasıdır.
İnsanı insan bilip insanca kucaklamak,
Dostluk ve dayanışma, sevginin sarmasıdır.
Karanlık Afrika’yı aydınlatan Dr. Albert Şwayıtzer’in düşüncelerine yürekten katılıyorum: “İnsan insana, insan kardeşine kendisini adadıkça insandır.”
Dostluk, can sıcağı bir yürektir. İçten kopan bir gülüş, sevgiye uzanan soğuk kış gününde sımsıcak bir yaklaşımdır. Dostluk, almadan vermektir. Dost, dostu iyi gününde olduğu gibi, kötü gününde de arar. Dost, kara günde belli olur. Eğitimci Hasan Şükrü Selçukoğlu’nun dediğince: “Ne zaman omzuma bir dost eli konsa, kendimi o zaman mutlu sayarım.”
Halk Ozanımız Pir Sultan Abdal’ın dizelerinde dile getirdiği gibi: “Dostun dili baldan tatlıdır.” Ne ki kimi zaman, “Dostun gülü bile insanı yaralar.” : “Âlem çiçek olsa ben arı olsam / Dost dilinden tatlı bir bal bulamam / Şu ellerin taşı hiç bana değmez / İlle dostun gülü yaralar beni.” Atılan gül bile olmamalı; gül atılmaz, uzatılır, sunulur. Sevdiği kişilere diğer kişiler gül verirler. Güçsüze taş yerine gül atmak bile onu yaralar, üzer ve acı verir! Atılan taş da gül de olmamalı. Darağacına çekilen Pir Sultan’a bir dostu taş yerine gül attığında: “Dostun bir top gülü yaralar beni!” derken sitemini, acısının yoğunluğunu, yarasının derinliğini ve gönül koyuşunu dile getirmektedir.
Dost insan, erdemli insandır. Erdem, insanda bulunması gereken üstünlüktür. Sokrat: “Erdem, herkese iyilik etmektir” diyor. Erdemli insan başkalarına yardım etmekten zevk alır. Başkalarının sorunlarını çözmek için çaba harcar. O, bireyci değil özgecidir. Sözün tam anlamıyla o “kara gün dostu”dur. Erdemlilik, aranan insan olmanın gerekli kıldığı sevecenlik, yardımseverlik ve dürüstlük gibi tinsel(manevi) değerlere sahip olmak demektir.
Dostluk, özgün bir sözcük… Yaşamda her şeyin geçiciliğine karşı dostluğun kalıcı olması beklenir. Dostluktaki o içten sıcaklığın insanı soğuk kış gününde ısıtması kadar bireye başkaca ne mutluluk verebilir ki!
Dostlukta içtenlik olmalıdır. Ne ki, günümüzde gerçek dostu bulabilmek oldukça güçtür. Gerçek dost, arkadaşını ya da dostunu doğal durumu ve kimi eksikleriyle benimser ya da benimsemelidir.
Dostlukla ilgili insanlığın süzgecinden geçerek günümüze dek ulaşmış olan seçkin özdeyişler de var. Bunlardan kimileri şöyle… Dale Carnegie’den: “Dostluk ortamı yaratmak için küçük bir gülümseme yeterlidir.” Chilon’dan: “Dostların sıkıntıda iken onları mutlu oldukları zamankinden daha çok ara, seni zevk düşkünü sanmasınlar.” Helvetius’dan: “Yürek acısını ancak bir dost eli geçirir .”
Âşık Veysel: “Dost dost diye nicesine sarıldım / Benim sadık yârim kara topraktır.” derken, insanlardan bulamadığı bağlılığı (vefayı) sadık yâri kara toprakta aramaktadır.
Hiç kimsenin dostsuz kalmamasını dilerim.