En büyük nankörlük Allah’a karşı olanıdır şüphesiz ama ana-babaya nankörlüğü de sakın küçümseme. Hele ananın hakkı çok insanın üzerinde, dokuz ay karnında taşımış… Allah nankörlüğü cezasız bırakmaz… Şaşkın olma… Zamanın varsa telafi et …
İnsan utanmasını bilse anaya-babaya “öf” bile demez… Ama ölçüden çıkıyor çok zaman ve şaşırıyor azıyor, zalimleşiyor… Biz hastayken baş ucumuzda kim vardı… Soğuk geceleri defalarca üstümüzü örten kimdi…
Yazıklar olsun “ana-baba kıymetini bilmeyene… Onları ihtiyarlıklarında kaderine terk edenlere, huzur evleri doldu taştı, ihtiyar olan eve melekler dolar… İhtiyar olan evde bereket eksik olmaz çünkü seccade seriliyor odalarına…
Ana-babada kusur aranmaz, onlar sende aramadılar… Senin kusurlarını hep örttüler, seni hep sevdiler; senin sevgin neden bitti… Onların sevgisi okyanustur senin sevgin bir tas…
Ana-babayı unutan, işi bitince diğer insanları da unutur… “Bir Çin atasözü “Duvar bitince duvarcı unutulur “demiş
Aslında ana-babaya hep muhtacız, düşünemiyoruz, onların duası var, kabul görür, onların gülen yüzüne denk bir çiçeği yok bahçelerin… Onların öğütlerini al, onların öğütlerine hep muhtaçsın bir şiirimde “Öğütler ek anne bahçesine aklımın
Aklım akıl değil” demişim.
İyiliğin büyüğü küçüğü olmaz sen küçükken sana onların yaptığı iyilikleri küçümsüyorsun bu gün ama o gün onlar çok büyüktü ve kimsen de yoktu, sen kimsesizken yapıldı o iyilikler onları nasıl küçük görürsün, o günün şartlarında birer dağdı o iyilikler… Ana baba sana dağlar bağışlamıştır düşüne bilsen.
Açık Kapı
Öğütler ek anne bahçesine aklımın
Aklım akıl değil
Duaların alın yazılarım olsun
Aç avuçlarını gökler gibi avuçların
Sevgin denizdir hüzün yangınlarına
Ömrümün dağlarındadır beyaz saçların…
Dünya da dört duvardır anne
Anne bu hapishaneme açık penceresin
Hayatın yokuşlarında kanatsın bana
Sen benim çirkin gözlerimi seven tek insansın
Eyüp sultandın her zaman gönlümü misafir gibi ağırlayan
Anne bana mezarın bile lazım bu dünyada
Bir sensin bu sarayın açık kapısı…