Doğa ile Tanrı aynı mı…
“Bilinmek istedim ve yarattım”…yaratılan sadece ayna…ideler aleminin gölgesi…
Şeytan eksik yani eksi…melek ekmel yani artı…matematikte ikisine de ihtiyaç var…bir bütünün cüzleri yani…zıtlar bir bütünün cüzleridir…gece gündüz ile bir bütünü oluşturuyor…dünya kendi etrafında bir ker dönünce oluşuyor zıtlar…zıtlar kendilerini oluşturana muhtaç…yani Allaha muhtaç esmanın sudurunun işi …”ol”emriyle olan şeyler zıtlar…zıtlar hem birbirine muhtaç hem kendilerini oluşturana muhtaç…
Evet doğa sadece memur…sünnetullahla yönlendiriliyor…yani Allahın kanun koymasına muhtaç
İlah üzerine kafa yoran feylezoflarda kendi aralarında çeliştiler…ama ilahi kitaplar hep aynı inancı tebliğ ettiler….Panteistler yanılgı içindeler…yani tanrı ile doğa aynı şey değildir…biri muhtaç biri muhtaç değil…biri bağımsız biri bağımlı…bir kaynak biri emanetçi…bir patron biri işçi..biri devlet biri memur…biri zıttı ile sınırlanmış…biri sınırsız…bunlar aynıdır demez ki akıl ve mantık…
Allahın zatı bir muammadır çözmek bir histen öte değil…inançtan öte değil…ama esması zahir…şeytan da esmasına hadim insan da melek de her var edilen de…yani aynada esma okunuyor…doğa esma kitabı…esmanın suduru iile başlamış doğa yani ezeli olması da söz konusu değil…kıyametle şekil değiştirecek belki de kimyası da değişecek…dünya ile ahiretin şekli ve kimyası farklı olacak çünkü…cennetin hurisi haram olmayacak çünkü ödüllüklere hadimlik rızaya uygun…rızaya uygun bir şey hiçbir yerde haram olmadı olmaz da…yalan söylemek bile rızaya hizmet ederse helaldir insan öldürmek de…kurban kesmek de…rızaya hadim olan bir şeye haram diyen ilahlığını ilan etmiştir…hani diyorlar ya “hayvan keserek bayram mı olur” diye niye olmasın…rızaya hadimlik var kurbanda…
Esmaya hadimlik var kurbanda zekatta…Razzak sıfatına hadimlik var…Kurban yiyen asker düşmanını yener…şirkin mumu o beldede söner…Esmaya şeytan enesi için hadim …cihad için kurban etini harca…ve kurban islama ısındırır…ümmet bir ordu olur…kurban bağdır ümmeti birleştirir…ümmeti rızıklandırır…tevhide hadimlik de var kurban da…zekatta…mali ibadetlerde hacda ümmet birlik oluştuduğu için o masraf boşa gitmiyor…İman tazeleniyor iman besleniyor hacda…İslamın ibadetleri rıza içindir enecilikle kavgadır şirkle kavgadır müşrikin namazı onu münafık yapar…enecilikle cebcilikle ırkçılıkla midecilikle heva ile kavga rıza kazandırır…şirkle kavgadır çünkü…
Panteisler ne diyor mu…şu alıntıyı okuyalım…
Panteizm, geniş bir çerçeve içinde ele alındığında, Tanrı’nın dünya ile olan olumlu ve organik ilişkisi bakımından deizmi aşan ve Tanrı’nın dünyaya aşkın değil de, içkin olduğunu öne süren Tanrı anlayışı ya da görüşü.
Panteizm, Tanrı ile evreni bir/aynı ve özdeş kabul eden görüştür. Panteizm, anlam olarak tümtanrıcılık demektir.
Panteizme göre Tanrı’nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur. Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır. Her şey Tanrı’dır.
Bu algılamada Tanrı’nın, evrenin kendisi olduğunu savunulur. Panteistler evrende varolan her şeyin (atom, hareket, insan, doğa, fizik kanunları, yıldızlar… ) aslında bir bütün olarak Tanrı’yı oluşturduğunu söylerler. Bu bakımdan evrende vuku bulan her olay, her hareket aslında doğrudan Tanrı’nın hareketidir. Bu görüşün ilginç ve çarpıcı bir sonucu, insanın da Tanrı’nın bir parçası olduğudur.
Panteizme göre; Tanrı her şeydir ve her şey Tanrıdır. “Tanrı – Evren – İnsan” ayırımı yoktur. Böyle bir ayrım aklın yanılsamasıdır. Aşkın bir Tanrı var olmadığı gibi, her hangi bir yaratmadan da söz edilemez.
Evreni algılayış biçimi olarak Panteizm, Hindu, Buda dinlerinde hayal gücü geleneğine uygun bir anlayıştır. Felsefî bir tasarım olarak Panteizm ise, eski Yunan felsefesinde Plotinos (205-270), Rönesans’tan sonra Giordano Bruno (1548-1600) ve Spinoza (1632-1677) tarafından temsil edilmiştir.
Düşünsel kökü Antik Çağ Yunan Stoacılığına dayanan Panteizmin ileri sürdüğü “Evrenin Ruhu Anlayışı”, Hegelciliği ve Spinozacılığı doğurmuştur.
Tek Tanrı’lı dinlerdeki Tanrı-Alem ayrılığı, Yaratan-Yaratılan diye bir ikilem, Panteizmde yoktur. Doğayla Tanrı bir ve aynı şeydir. Tanrı yaradan değil, varolandır ve evrenin tümüdür. Evrende görülen şeylerden gayri bir Tanrı yoktur. Tanrı, evrendeki bütün varlıkların toplamıdır. Evrenin başlangıcı ve sonu yoktur. Evrendeki mevcut canlı cansız her şeyin bütünlüğü Tanrı’dır. Önsüz ve sonsuz olan Tanrı, hem makro kozmosta (evrende), hem de mikro kozmosta (insanda) bulunur.
Antikçağ Grek Stoacıları, Yeni Platoncular ve Doğunun Vahdet-i vücut anlayışı, Yahudilerin Kabalası gibi çeşitli felsefî biçimlere bürünen bu inanç, çağımıza kadar süregelmiştir. Panteist olarak adlandırılan bazı Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman düşünürler vardır. Ancak, Panteizmi üç semavi din genelde reddetmektedir.
Panteizm, Arapça’da karşılığı “ Vücudiyye” sözcüğüdür. Tanrı anlayışı olarak “her şeyi Tanrı tanımak, varlığı, ancak ona vermek” olarak özetlenebilir. Bunu, “sonsuzluk, sonsuz olan varlık; Tanrı, tabiat” olarak tarif edenler de olmuştur. Bu, Vahdet-i Vücut, yani varlığın değil, Vahdet-i Mevcut, yani fiziki evrenin, tabiatın birliği inancına varır ve tabiatın Tanrı oluşuna, tabiattan başka bir varlık, bir Tanrı, bir gerçek bulunmayışına inanmaktır. Özetle, Vahdet-i Mevcut, son tahlilde Ateizmden, Tanrı tanımamaktan başka bir şey değildir. Vahdet-i Vücut yaklaşımında, Tanrı yaratılmışların hiçbirine benzemez ve bu inanç eşyanın hakikatini Tanrı’da görür oysa, Panteizmde fiziki evrenin kendisi Tanrı’dır.
Panteizme göre evrenin toplamı Tanrı’dır ve evrenin dışında gizemcilerin savundukları gibi bir Tanrı yoktur. Açıkçası her zerre onun kendisidir. Gizemciliğe göre de, her zerre İlahi güzelliği yansıtan bir ayna ve araçtır. Evrenin yaratılış nedeni, Tanrı’nın güzelliğini yansıtmak ve göstermek içindir.
Panteizm üç Türdür;
1. Tabiatçı Panteizm: Tek realite tabiattır. Tanrı da tabiatın içinde var olandır. (Dideron, Boron d’Holbach)
2. İdealist Panteizm: Tek realite ruhtur. Tanrı da ruhun özünde var olandır. (Hegel, Fichte, Brunschvicg)
3. Teolojik Panteizm: Felsefî anlamda asıl Panteizm budur. Evrende tek realite Tanrı’dır. Diğer bütün varlıklar, evren, dünya, tabiat, insan, ruhlar vs. her şey Tanrı’nın varlığında oluşmuştur. Hiçbir şey onun dışında değildir, her şey odur.
Bruno, Boehme, Spinoza gibi filozofların ileri sürdüğü Tek-ilkeci (monist) Panteist görüş, giderek Tasavvuf içinde de benimsenmiştir. Tasavvuf düşüncesi de özünde bir panteist anlam taşımaktadır. Anadolu mutasavvıflarından Hallac-ı Mansur ve Mevlâna bu düşüncededir.
Panteizm ile Pan-enteizm arasında önemli bir fark vardır. Panteizmde her şey tanrıdır. Pan-enteizimde ise, her şey Tanrı’dan sûdur etmiştir (oluşmuştur). Ruhun tek amacı, oluştuğu Tanrı’ya dönmektir. Bunun da yolu tek evrensel yasa olan evrim/tekamül den geçmektir…(Türk edebiyatı.org)