Diyagnostik Açıdan, Duyu Bozukluklarına Diyalektik Değinimler
Çoğu zaman, gerek sözlü gerek yazılı gerekse işaret diliyle iletişim kurarken çamdan ve kavaktan bahsedilmektedir. Aynı alfabenin, aynı dilin kullanılmasına rağmen, “konuşuyoruz ama nece konuşuyoruz, konuşuyoruz ama anlamıyoruz” şarkı sözündeki duruma düşülür…
Dinleme, Algılama Yoğurma ve Aktarma Süreçleri:
Algı bozuklukları, hataları, algısızlık, İletişim bozukluklarının teşhisinde en çok üzerinde durduğumuz konuların başında gelmektedir. Bu sorunların çözümlenebilmesi, öncelikle, semptomları patolojik bir veri olarak ortaya koyup diyalektik yöntemle aşama aşama ele almak gerekir. Sürecin diagnostik (diyagnostik) zemine sağlıklı olarak oturtulabilmesi için aşamalandırma veya kategorizasyon şarttır.
Duyu Bozukluklarında Parametreler:
Kullanılan dil, alfabe, kültür yapısı, yaş, cinsiyet, eğitim, yaşanılan yer, diyaloğun konusu, kişilerin meslekleri, fizyolojik duyum yetisi, (duyma, görme, hissetme), ekonomik durum/gelir düzeyi, bulunulan ortam, [ses/sessizlik, ışık (aydınlık/karanlık) ısı derecesi (sıcak/soğuk)], kültür/görgü düzeyi, (varsa) iletişim aracının türü, bireyin metabolizmik reaksiyonu(dna/karakter) yapısı, genel sağlık durumu, (ağrı/sızı/algolojik durumu), bireysel öncelik dereceleri), inanç ve/veya tutumlar, kümülatif olarak potansiyel etkenlerdir. Bu etkenlerin her biri veya bazıları duyuların algılanmasını aynı yönde etkileyebileceği gibi, bazıları da farklı yönde etkileyebilmektedir. Üzerinde diyalektik yapılacak bütün parametrelerin aynı yönde bir etken olması durumunda zaten patolojik bir sonuç doğmayacaktır. Burada diyagnostik açıdan ele alınması gereken durum, bu parametrelerin farklı yönde ve farklı düzeyde etki durumlarıdır.
* * * * *
Buraya kadarki (yazı başlığı dahil) iletişim sorununun çözümüne ilişkin verileri bu literatüre (yazın diline) vakıf olmayanlar anlamayacaklardır. Gerçi bu yazıyı herkesin anlaması da beklenilmemektedir. Bizzat bireysel veya formel eğitim veren, konuşan (hatip) yazan kişilerin algılaması yeterlidir.
İletişimde, bireyler birbirlerini ya duymaz, ya duyamaz, ya duyması engellenir ya da algılayamazlar. Ya da bizzat kasten anlaşmak/anlaşılmak istemezler. Kısaca insanların birbiriyle iletişim kurarlarken aynı dili konuşmaları çoğu zaman yeterli olmamakta, aynı duyguları da paylaşıyor olmaları gerekmektedir. Aynı duyguları paylaşıyor olmaları ise, duyu bozukluklarındaki parametrelerin uyumu ile mümkün olabilmektedir. Çoğu zaman da bireyler birim zamandaki iletişim süreçlerinde şu veya bu nedenlerle feed back (geri dönüş) yapmazlar, yapmak istemezler.
Parametrelerin Diyalektik Süreci:
Söz konusu duyumsal parametreler etkili veya sağlıklı iletişim kurmak isteyenler tarafından mutlaka bilinmelidir. İster aydın veya nitelikli donanımlı bireyler olsun isterse sıradan (avam) olsun, duyumsal algılamanın sıhhati açısından parametreleri öngörü olarak bilip kabullenmeleri gerekmektedir.
Diyalektik değerlendirmelerde en temel gereklilik, empatik yaklaşımdır. Empatik kurgulama yapılmadığı sürece çoğu parametreler devre dışı kalır ve etkili iletişim kurulamamış olur.
Şimdi bu parametrelere teker teker değinelim.
Dil / Alfabe:
Birim zamandaki iletişim sürecinde, kullanılan dil çoğu zaman aynıdır ama bu eğitim, meslek yaş, yaşanılan yer, kültür düzeyine bağlı olarak değişebilmektedir. Şu var ki, bütün parametrelerin iletişimi etkileme derecesi, kendi içinde çaprazlama olarak karşılaştırıldığında değişebilmektedir. Kullanılan alfabe ise, çoğunlukla aynı alfabedir. Zaten halihazırda dünya üzerinde bütün alfabeleri toplasak elliyi geçmeyecektir. Ki bunlardan en yaygın olanları, latin alfabesi, arap alfabesi, kiril alfabesi, çin/japon alfabesidir. Geri kalan alfabeler diğerlerine göre çok küçük topluluklarda kullanılmaktadır. Bu nedenle iletişim parametrelerinde alfabe önemli bir sorun teşkil etmemektedir.
Kültür Yapısı/ Tutum ve Değerler:
Birim zamanda iletişim içinde olan bireyler, bütün parametrelerde umuy sağlasa bile, kültürel yapı veya düzey farklılıkları durumuda yine sağlıklı bir iletişim kuramayacaklardır. Bu tam olarak, görgü ve tutum/ değer parametresiyle birlikte de ele alınabilir. Zira kültürel düzey çeşitlendikçe ve genişledikçe bireyler daha esnek hatta toleranslı düşünebilmektedir. Ne var ki, tutum ve değlerler kültür yapısı içinde kısmen esnek olgular olsa da, dinsel inançlar bu kadar esnek birer olgu değildir. O nedenle dini inançları başlı başına ayrı bir parametre olarak ele almak gerek.
Şunu da belirtmek gerekir ki, bireylerin farklı kültürlere ait olmaları, onlardan birinin diğerine/diğerlerine göre karşı üstünlük sağlmasını gerektirmez. Kültürel farklılıklar sadece birer farklılıktır. Bireylerin kültürel yapılarından dolayı yadsınmasına neden olmamalıdır.
Devam Yarın…
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, www.bilgievreni.com, www.kamudanhaber.com, www.haberanaliz.net, www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net , www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Aynı dili konuştuğu halde anlaşamayan insanların niyetlerinin farklı olduğunu düşünürüm.Farklı niyetli kişilerde ortak menfaatlada buluşabiliyor gerçi.Anlaşabilmenin en temek gereği samimiyet olması gerek.Samimi iki farklı ülke insanı tarzanca bile konuşsa yinede anlaşabilir.