İran İslam Devrimi Şah yönetimini yıkmıştı. Ancak iç birliği sağlamak gibi çok önemli bir sorunları vardı. Tam bu sırada, Amerikan kışkırtmasıyla, Saddam İran’a saldırdı.
İran/Irak savaşı sekiz yıl sürdü.
Bu sekiz yıl, dış düşmanla karşı karşıya kalan İran halkı, kendi aralarındaki sorunları bir tarafa bırakıp, düşmana karşı birleşti.
İktidarda hangi düşünce olursa olsun, iktidar sahipleri, dışarıdan yöneltilmiş tehdide karşı, halkı arkasına almak ister.
Avrupa’da ufak çaplı bir terör tehdidi bile, Avrupa’da milliyetçiliğinin yükselmesine neden oldu.
Ülkemiz dolaylı bir saldırı altındadır. Saddam’ı İran’a karşı kullanan Amerika PKK, PYD, YPG ve radikal İslam gibi terör guruplarını Türk devletine kaşı kullanıyor.
Bir toplum bir dış(öteki) tehdit karşısında kalırsa, ortaya çıkan duygu “hınç”tır. Buna hınçtan doğan milliyetçilik/ulusçuluk denebilir. Napolyon’un Almanya seferleri, Alman milliyetçiliğinin temelini oluşturmuştur. Elbette sanayi devrimi de buna katkı yapmıştır.
Türkiye için gerçek manada “öteki” Batıdır. Türk ulusçuluğunun temeli, Batıdan yöneltilmiş tehdittir.
Bizdeki milliyetçilik fikri; Batı ile Doğu ayırımına yaslanır. Kendini Batı Merkezli düşünce sistemine bağlamış olanlar için, milliyetçilik (savunma içgüdüsü) gereksiz bir duygudur. Çünkü Batıdan medeniyet gelir, düşmanlık gelmez.
Burada ifade etmeye çalıştığım; ötekinin tehdidine karşı direnmektir.
Ötekine karşı direnen milliyetçilikte, dilin, dine oranla daha bir merkezi rolü vardır. Emperyalizme karşı ulusal kültürü imdada çağırmak, yönetenlerin güç toplamak için uyguladığı temel siyasettir.
Böyle durumlarda, ulusal egemenlik, kamusal bir fayda üretir.
Gene böyle durumlarda, yok olduğu sanılan milliyetçilik her seferinde geri döner. Aslında geri dönen; savuma içgüdüsüdür.
Demokrasi nerede diye sorulabilir. Demokrasi ve millet birbirine aittir. Kendi kaderini tayin etme ve egemenlik gibi talepler, ulusal bilinci demokrasi projesinin içine sokar.
Burada şunu hatırlatmakta yarar var. Doğudaki milliyetçilik halk tipi milliyetçiliktir. İçinde halkçılığı taşır.
Batı da ise; burjuva merkezli bir milliyetçilik vardır.
Amerika, ya da Batının Türkiye’den federasyon yolu ile toprak talep etmesi(Büyük Kürdistan) Türk ulusunun kendi kimliğinin yeniden ortaya çıkmasına neden(olacaktır) olmaktadır.
Mevcut siyasi iktidarın dinden değil de, milliyetçilikten medet umması bundandır.
Tehditler artıkça milliyetçilik/ulusçuluk artacaktır. Yeter ki ırkçılığa dönüşmesin.
PKK saldırıları artıkça, milliyetçilik yükselecektir.
Batının Türkiye üzerindeki baskıları artıkça; Türkiye yeni müttefikler/ittifaklar bulacaktır.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com