Yaşarken ırmakların coşkunluklarını, içinde saklanırsın benimle…
Bir dünya kurmak o kadar güzel ki saf ve temiz, içinde hiç ama hiç olumsuzluklar olmayan, yaşamda seni ancak ve ancakbir bebek sıcaklığında sarmalayan, olumsuzlukların en kötü anında bile seni farklılaştırıp, farklı olduğunu sana hissettiren, olumsuzluğun soğuk dünyasını kutuplardan bir bir sevgi çuvalında sıkıştırıp hapsederek sıcak eylemlerle ekvator sıcaklığına taşıyan…
Var mıdır dünyamızda böyle eylemleri oluşturacak bir bakış, bir tutuş, bir haykırış, bir geziş, bir hoplayış, bir şarkıyı bülbül edasıyla şakırdatan duygular… Söyleten… Birçok ırmakların o dingin hali seni farklı hülyalar gibi içimde barındırsa da dingin oluşun ve eylemsiz (efendi) oluşun belki etkiledi desem… Anlamlaşır seninle… Evet belki herkes istemez ırmak olarak seni… Ama bilinmelidir ki her dinginlikler, yerinde durdukça kıymetlenir, şaraplar gibi yıllandıkça güzelleşir, efendileşir, değerini anlatır çevresine.
Yıllar, her geçen gün bir kat daha yaşamı alıp götürse de bizlerden, bu taşıyışlar, yük gelmemeli benliğime… Yük olursa taşıdığımız duygular, nasıl kıymetlenir anlamlaşır seninle… Ben yaşamdaki dinginlikleri arı duru olarak, değerlendiriyorum, sevgi yok yok desek de yaşamda, bulmak istemeye bağlı oluyor her şey galiba…
Evet aramak, bulmakla kardeş olur ırmakları coşturmaya benzer, dinginliklerden arıtır yüreğini… Ben seviyorum dingin duyguların, sahile vurmuş duyguları arayıp özleyişini. Çünkü o hisler o kadar kıymetleniyor ki coşturmak istemeden zaten seninle coşuyor yüreğine hükmedemeden… Sizler de benim gibi dinginlikleri seviyorsanız eğer; hayatı, bir tatlının üzerine şerbet dökerken gezdirdiğiniz o kaşığın yaydığı tatlılıklar gibi yaşıyorsunuz ama ağıııır. Ne güzeldir bence tatlının üzerinde gezen şerbet kaşığı olmak, tatlının özünü taşıyıp, tatlının özüne dokunmak ve de gezinmek bir bütün olarak… Dünyamızda öyle güzellikler olur ki yaşadığımız süre içersinde o güzelliklere baktığımız zaman coşkunlukları dalga dalga yaşamaya başlarız.
Bu dalgalar bazen kıyıya vururken, bizleri mutlu eder bazen de üzer… Bu ikilemlerin en güzeli mutluluğu tercih etmek ve üzüntüleri asla özlememek olmalıdır. Ben bu mutlulukları son zaman da yaşama içersinde olurken, ırmakların dingin oluşu beni mutluluğa taşıyor, çünkü o dinginlikler içersinde efendilik, insanlık, insan sevgisi, arkadaşlıklar, dostluklar gizlenmiş bizlere sesleniyor. Biz buradayız şiiişt baksana bana dercesine… Evet bakıyorum ki dingin ırmaklar sevgiliye özlem dururcasına efendiliğine aşık olurcasına bakıyor. Beni yüreğimdeki kıpırtıları coşkunlukla dalgalandırıyor yüreğinin rüzgarları bu coşkunlukları üfürür üfürür hızlandırır, aşka doğru…
Aşklar, coşturursa sizleri, dalgaları sahile özlettirmeden med -cezirler oluşturur yüreğimizde… Yüreğinizi coşturan kişilikler hep sizinle kalsın ki ırmakları denize taşısın sevginizle, sevgiliyle birlikte… Yaşamınızı hep renklendirmek için yaşama güzel bir perde aralayın, ve perdelerinizi hep açık tutun, sevgiyle kalınız…
Sevgili Dostum,
Bilirmisin içelim diye bir bardak sevgiye ne çok sözcükler dökülmüş güzel yüreğinden.İçilesi kana kana…
Sevgi var Gülşen’im sevgi var hemde Yaratanın sevgisi.Hepimiz ona ulaşmak için çırpınmazmıyız.Bizi öz sevgisinden yaratanın sevgisini anlatmak, tanımak için ne dereler, ne ırmaklar, ne nehirler aşarız…
Bilirmisin ki, o kocaman Okyanuslar benim,ben Okyanusum diyemez…Onlar her biri, Yaratanın sevgisini tadmış anlamış ve tanıtmış dolu sevgi damlalarıdır.Ak her zaman,ulaş bir okyanusa tanış aynı senin gibi damlalarla hiç durma.Yüreğin sevgisiz,sözlerin özsüz kalmasın.
Kalemin yüreğin kadar dolup taşsın sevgiyle.Bende seni seviyorum.Canım arkadaşım.
Sevgiyle mutlu kal.