Dilencilik ve zekat kabulü züldür…
Cihaddan kaçan toplumlarda dilencilik yaygın olur…ölümü seçemeyenin sonu dilenciliktir bu varlıkta kuraldır bu…Hz Ademden beri…
Ortaköyde sahilde bir bina vardı dört ortağı vardı ve dördü de öldü kırk ortaklı oldu…işgal edenin elinde kaldı…İşgal edemeyenler ise dilenciliği ve zekat kabulünü seçti…emeğini ve hakkını alamayanlar dilenciliği seçmeye mecbur…Ülkeler için de bu kural geçerli…Hakkını almak için hz Hüseyin kerbelaya yürüdü…hakkın yedirme…Hz Hüseyin gibi…
Peygamberimiz ailesine zekat kabulünü yasakladı…insan hakkını almak için ölümü göze almalı…kalitesizliktir züldür zekatla geçinmek dilenmek…Üstün fıtratlı insanlardan ol emeğini hakkını yedirmemek için ölümü göze alabil…
Dilencilik ve zekat kabulü züldür…
Emeğini almak hakkını almak için ölen şehiddir…çünkü adl sıfatına hadimliktir bu…esmaya hadimlk için öl…esmanın suduru için öl…duadır bu…kulluktur bu esmaya…esma için var olduk kaçma esmaya aşktan…can feda et mal feda et…Kur’an kursuna paranı vermek ne kadar cihadsa esmanın suduru için malını vermek de cihaddır…Kur’an Kursu el- Alime hadimliktir…yani o emek için para harcaman bir cihaddır…Evet..büyük cihad şeytanımızla ve nefsimizledir…küçük cihahdır müşriklerle savaş…aşık ol esmaya…
Dilencilik ve zekat kabulü züldür…
Evet…Mülkün asıl sahibi olan Allah-u Teâlâ, insanları yeryüzüne halife tayin etmiş ve onlara nimetlerini emanet olarak lütfetmiştir. Mal ve mülkün nesilden nesile kuşaktan kuşağa miras yolu ile geçtiği, herkesin bunlara vekil olarak bir süre sahip olduğu mâlumdur. Öyleyse mülk sahibinin, kendilerine verilen şeylerden bir kısmını infak etmesi gerekmektedir.
Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurur:
“Allah’a ve Resul’üne iman edin, sizden önce geçenlerin ardından Allah’ın size infak için yetki verdiği şeylerden sarfedin.” (Hadîd/7)
Kullarını nimet ve ikramla dener, mal ile, mevki ile tecrübe eder. Gerek rızık bolluğu, gerekse darlığı kul için imtihandır. Kulun Allah katındaki değeri dünya malı ile ölçülemez. Dünya malından herhangi bir şeyin verilmesi veya verilmemesi bir ceza değildir. Geniş rızıklı olmak üstün olmayı, rızkın darlığı da Allah-u Teâlâ’nın o kimseyi hakir kıldığını göstermez. Her iki hâlde de netice Allah-u Teâlâ’ya itaat noktasında düğümlenir. Mühim olan bu imtihanın neticesidir. Servet sahibi olunca zenginlik sebebiyle şükür mü edecek, yoksa nankörlük mü edecek? Fakir düşünce, fakirliğinden dolayı sabır mı edecek, yoksa isyan mı edecek?
Servetin sadece zenginler arasında dolaşmaması hakkında Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurur:
“Tâ ki (o mallar) içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın!” (Haşr/7)
Fakirlerin elinde ondan bir şey bulunmazken, sadece zenginleriniz arasında dönüp durmasın, fakirler ondan mahrum kalmasın…Kapitalizmle savaş diyor anlarsan bu ayet-i kerime…
Evet…Dilenci; rolü, kıyafeti, davranışı ve karakteri ile belli bir prototip sunar. Bu rolde dilencinin
gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadığından çok bu rolü iyi bir şekilde oynamasına yarayan
kıyafet, söz, tavır ve beceri gibi araçları kullanarak sergilediği imajı daha ön plandadır. Toplumda
dilencinin nasıl algılandığından dilenmenin inceliklerine varıncaya kadar bir çok konuyu
dikkatli bir gözlemle aktaran Reşat Nuri Güntekin, Miskinler Tekkesi adlı eserinde dilencilik
olgusunu farklı bir gözle ele alır. Yazar burada, toplum içinde sıradan insanlar karşısında açık
bir şekilde dilenenlerin, para, statü, makam sahibi olmak için kendilerinden daha yukarıdaki
güç sahibi insanlar karşısında türlü şekillerde gizliden dilenenler yanında nasıl daha masum
olabileceklerini anlatır. Eserde, roman kahramanı dilenme vesilesi ile gittiği yerlerde pek
çok yeni şey de öğrenir. Bu yerler adliye gibi herkesçe malum resmi kurumlar da olabilir, bir
ölüyü defnetmeye götüren cenaze kalabalığı gibi pek kimsenin dikkat etmediği topluluklar
da. Böylelikle yazar, dilenci rolü ile dâhil olduğu toplumsal yapı içinde cereyan eden girift
ilişkilerin muhtevası hakkında bilgi verirken aynı zamanda dilenciliğin hangi durumlarda ve
hangi şekillerde tezahür ettiğinin panoramasını da sunar. Bu sunuşta dış görüntüleri hal ve
hareketleri ile dilenenlerden çok niyetleri, hedefleri ve iç dünyaları ile dilenenlerin varlığına
dikkat çekilir.
Evet…Dilencilik, geçmişten bugüne varolduğu her toplumda birbirine çok
benzeyen sosyal pratikler ve davranış örüntüleri gösterebilen ancak toplumların
kendine özgü kültürel yapısına; yaşamı, insanı ve eşyayı algılayış karakterine
göre farklılaşabilen sosyal bir olgudur. Modern toplumlarda dilencilik
genellikle yoksulluk, göç, kentleşme gibi başlıklar etrafında değerlendirilen bir
meseledir. Bununla birlikte dini, sosyolojik, ekonomik ve kültürel yönleriyle
konu çok boyutlu okumalara imkan tanımaktadır. Toplum içinde dinamik bir
seyri var dilenciliğin
Dilencilik ölümü seçememenin sonucudur kaçma ölümden…evet…seç ölümü …çünkü KUR’AN-I Kerim’e göre en seçkin yaratık insandır. Cenab-ı Hak onu en güzel surette yaratmış ve yeryüzünün halifesi kılmıştır. Bunun için de kâinatta olan her şeyi onun emrine amade kılmış, güzel ve tertemiz nimetleri onun için varetmiştir.
İnsan, Allah katındaki bu değerini, bu üstün yerini yaşadığı sürece korumak; onu alçaltıcı, değer ve itibarını sarsıcı tutum ve davranışlardan sakınmak durumundadır.
Evet dilenmekten ölümü seçmek üstündür… şeref ve izzetini rencide eden, onu zelil ve hakir duruma düşüren davranışlardan birisini, yani dilenciliği seçme…
Evet…canı tatlı olan dilenciliğe mecbur kalır …Dilenciliğin ve dilencilerin olmadığı toplum hemen hemen yok gibidir. Her toplumda dilenen insanlara rastlamak mümkündür. Bazı kimseler muhtaç olduklarından değil, bunu, kolay geçim ve kazanç yolu gördüklerinden tercih etmişlerdir.
İslâmiyet dilenciliği, insanın onuru ile bağdaşır bulmadığı için uygun görmemiş, herkesin geçimini çalışarak kazanmasını ve hiç kimseye yük olmamasını tavsiye etmiştir. İhtiyacı olmayan kimselerin ise dilenmelerini yasaklamış, bu yolla kazanılan paranın haram olduğunu bildirmiştir.
Kendine acı dilenci olma…Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Efendimiz, dilencilikten hiç, ama hiç hoşlanmazdı. Dilenmek isteyenlere, geçimlerini sağlamaları hususunda başka kazanç yolları tavsiye eder, yol gösterirdi…
Evet… Peygamberimiz, evinde sadece bir çul ile bir su kabından başka bir şeyi olmayan kimsenin bile dilenmesini hoş karşılamamış ve bu kimseye geçimini sağlayabileceği bir yol tavsiye etmiştir. Çünkü peygamberimiz: “İnsan, elinin emeğinden daha hayırlı bir yemek yememiştir. Allah’ın Peygamberi Davud aleyhis-selâm da kendi elinin emeğini yerdi.”(Buhârî rivayet etmiştir. ) buyurmuşlardı..
Ölümü seç kavgayı seç …dilenciliği seçme…hakkını ölüme öldürmeye sebeb olsa yine de yedirme başkasına…Sömürü varsa bir toplumda dilencilik kaçınılmazdır…stokçu ile kavga yok eder dilenciliği fahiş fiyatla kavga et…değilse dilenciliği hakkedersin…