Duyduk duymadık demeyin. Milli demokratik devrim gerçekleşiyormuş! Meğerse bunu diyenlere göre, bunlar hiç değişmemiş, değişen Erdoğan’mış!
Farkında mısınız? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan etrafında eski solcular, hatta eski stalinistler, dünyayı hala eski ideolojik pencerelerinden okuyanlar var.
Erdoğan’ın etrafında bugün abilik yapacak, sözüne itiraz edebilecek kimse kalmadı.
Gittikçe kendisini yalnızlaştırıyorlar.
Eski gelenekten koparıyorlar.
Ve daha içine kapanmacı bir politikaya zorluyorlar.
Öncesinde İsrail, Mısır, Suriye, İran, Rusya ve AB ülkeleri ile girdiği çatışmacı politika Türkiye’ye dün ve bugün kazandırmış gibi gözükse de neler kaybettiriğini çok yakından biliyoruz. Sonrasında yanlış politikalardan dönebilmek için hangi manevraların yapıldığını da biliyoruz.
****
Erdoğan’ın etrafındaki eski solcu artıklarının, hatta medyadaki eski solcuların söyledikleri ve yazdıkları bizi başka bir sürece doğru taşıyor.
Eski solun, hatta var olan solun ne kadar eski dünyaya ait argümanları varsa, biraz da milliyetçilik sosuyla karıştırarak toplumun önüne getirmelerinin küresel dünya ile bizi bütünleştirmeye değil, aksine 20. yüzyıl politikalarına ve paradigmasına esir ediyor.
Bunun yol olmadığını anlamak için çok bilmeye gerek yok.
Hele hele hamasete hiç gerek yok.
****
Düşünün, her platformda anayasa değişiklik paketini savunan eski TKP’li, benim de eski yoldaşım olan Mehmet Ata Uçum, anayasal değişiklik paketi ile milli demokratik devrimin gerçekleşeceğini söylüyor.
Ki, 70’li ve 80’li yıllarda sosyalist devrimden öncesi için, milli demokratik devrim değil, ileri demokratik devrim diyorduk.
Uçum, öylesine uçmuş ki dünyayı 100 yıl öncesinin paradigmasından okuyarak hem de hiç değişmediğini söyleyerek, “Aslında Erdoğan değişti ve milli demokratik devrimcilerin çizgisine geldi” demek istiyor.
Kafayı yemek böyle bir şey oluyor.
Bizden hatırlatması… Bu eski solcu artıkları ile yol yürüyen Erdoğan ve AK Parti için söylenmesi gereken şudur;
Bu yol yol değildir.
Milli demokratik devrim teranelerinin nelere yol açtığını görmek için sadece tarihe bakmak yeterlidir.
****
Yetmez, 1. Kurtuluş savaşı üzerinden anti emperyalizm politikası yapanların tarihsel olarak, Kemalizmle nasıl örtüştüklerini nasıl beraber yol yürüdüklerini, Kemalistler tarafından TKP yönetici kadrolarının genel sekreter Mustafa Suphi ve 15 yoldaşının Karadeniz’de boğdurulduğunu bilmelerine rağmen, bunu bile görmemezlikten gelerek Kemalist rejime sahip çıkanların, DP ve Menderes’e karşı devrimci diyerek nasıl saldırdıklarını, 61 darbesini nasıl cansiparene savunduklarını unutamayız.
Bu kadroların Erdoğan’ı şirazesinden çıkararak ayrı bir noktaya doğru taşımaları kabul edilemez.
Onun içindir ki, baştan beri Erdoğan ve AK Parti’nin kuruluş felsefesine fabrika ayarlarına acilen dönmesi gerektiğini ifade ediyorum.
Ve hala tüm eksiklerine rağmen AK Parti’ye aşabilecek bir siyasi partinin olmadığının altını çiziyorum.
Onun içindir ki, tüm eksiklerine rağmen hala AK Parti ve Erdoğan dışında oy verebilecek bir merkez olmadığını iddia ediyorum.
Yetmez, AK Parti’nin kurulduğu tarihten itibaren, nasıl karşı devrimci bir parti olduğunu, cumhuriyet değerleri ile nasıl örtüşmediğini anlatanların, 2010 refarandumunda bizler, ‘yetmez ama evet’ derken nasıl hakeret ettiklerini, karşı ideolojik olarak saldırılarını unutmadık.
Şimdi onların ve artıklarının birden, 18 maddelik anayasal değişikliği ile milli demokratik devrimin gerçekleşeceğini, alt yapısının hazırlandığını iddia etmeleri bir akıl tutulmasıdır.
****
Sonuç olarak ne yapılırsa yapılsın, gidilen yol yol değildir.
AK Partililerin ve evet söylemi yürütenlerin ortamlarda, sosyal medyada açık açık 17 Nisan sonrasında “hayırcıları” şer bloğu olarak değerlendirip, hesap sorulacağı mesajlarının üstü açık ve kapalı olarak verilemesinin ayrı bir akıl tutulması olduğunu ifade edelim.
****
Milli demokratik devrimlerini savunanlara söylenilecek olan şudur.
100 yıl öncesinin eski dünyanın ideolojik penceresinden okuduğunuz leninist ve stalinist politikaların dünyaya neler ödettiğini biliyoruz.
AB içersinde ve Amerika’da küresel karşıtlarının yükselmesi, ırkçı ve millici politikacıların yükselmesi geçici bir süreçtir.
****
Çünkü bir geçiş süreci.
İki ileri bir geri adımlar yaşanacak.
Ama bilin ki, dünyayı 100 yıl öncesinin koşullarına mahkum etmekte mümkün değildir.
Küreselleşme; teknolojik, ekonomik, iletişimde yaşanan devrimlerin sonucudur.
Ve bu süreci geriye çevirmek asla mümkün değildir.
Kim ki, bu gerçeğin dışında davranıyordur, kaybedecektir.
Son söz: Bilin ki, gidilen yol yol değildir. Ve başından beri söylüyorum. Ne yapılırsa yapılsın, millet ülkenin hayrına olacak sonucun çıkması için gereğini yapacak. Çekinmeye ve korkmaya gerek yoktur.