Dikkat edin düşünmesinler. Düşünmesinler dünü, bugünü ve yarını, düşünmesinler. Başlarını sıkıntıdan kurtarmayın, düşünmesinler. Akıllarını başlarına alıp geleceği belirlemesinler.
Dikkat edin aklı öne alıp çalışmasınlar, kullandırmayın aklı. Olaylar yaratın olaylara neden olun. Sözde iş, devlet dairesi ve görev yerinde ayrımcılık. Bu şekilde gündelik işlerle yoğurun ve doğruyu düşündürmeyin.
İnsanları guruplara ayırın, olmadı ayrımcı dil kullanın. Kelimede, kavramda ve anlayışlarda ayrımcılık yapın ve düşündürmeyin. Düşünceyi kaldırın felsefeyi yok edin. Yetişen genç okuduğunu anlamasın ve bilmesinler.
Başa tabi olma özelliklerini yok etmek için, maneviyatın içini boşaltın. “Milli akıl” dumura uğrasın. Ülkeyi samana muhtaç edin. Anlamaz duruma koyun Anadolu insanını. Milli aklı felç edin. Her şeyi ithal edin. Küresel anlayışı yerleştirin.
Özellikle dini konularda düşündürmeyin. İbadet yerinde akşam sabah namaz kılsın okusun üflesin. Üflesin covid-19 gitsin. Konuşsun griple oynamasın mahallede, çark etsin.
Milli akıl çerçevesinde, toplumun sosyal ve psikolojik yapısını çözen misyoner anlayış, öncelikle kendine hizmet eden gruplar yarattılar. Bu gruplar dini şekilleri, mantıklarına göre sığlaştırdılar. Böylece sığ akıllılar, uygun taraftar kitlesi oluşturdular. Taraftarla toplumun içerisine fit sokmayı başardılar. En büyük başarıları uydum akıllıları yaratmalarıydı.
Düşünmeyen insanları, milli birliği bozmaya yönelik çalışmaların içerisine attılar. Bundan sonra zaten var olan yıkım hızlandı. Yıkım öyle noktalara vardı ki, padişah vatanı İngiliz’e teslim etti ve himayesine girdi.
Bir saltanat düşünün köylüsüne, çalışanına ve asker gönderenine sahip çıkmadı. Hatta düşündürmedi. Köylü, “Yağımla kavruluyorum, tırnaklarımla başımı kaşıyorum.” Anlayışıyla ayakta kalmayı başardı. Köylünün, Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar adı yoktu. Yalnız kadının değil erkeğin de adı yoktu. Çünkü adı tebaa idi. Tebaa olmaktan TÜRK MİLLETİ oldu şahsiyet kazandı. Türk Milleti olmak Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan anlamına geldiğini ATATÜRK defalarca söyledi.
Türk Milleti’nin şahsiyet kazanmasını istemeyen günümüz İngiliz sığıntısı padişah yanlıları, zaman içerisinde bağırıyorlar ve topluma dini kullanarak her türlü çamuru atıyorlar.
Köylüyü köle gibi çalıştır, askere al cephelerde ölsün. Devşirme subayların zulmünde inlesin. Saltanat da sarayında fink atsın. Arkalarına aldıkları küresel şirketlerle, istediklerini yapsınlar. Böylece Müslüman halk o kadar düşüncesiz ve bilgisiz ki, şehide “Kelle” diyeni alkışlar hâle gelsin. Bakara suresine makara diyenler türesin.
Türk Milleti köyünden, toprağından doğdu. Toplum olarak, daha iyi olmaya çalıştıysa da ne kadar başarılı olduğu ortada. Çünkü, yoklukta kurduğu fabrikaları ve üretim tesisleri satıldı. Para edecek ne varsa yok edildi.
Düşündürmediler toplumu, düşündürmediler insanımızı ve sürüklediler batağa. Üç kuruş menfaat için yandaş ettiler kendilerine.
Topluma gaz dediler alkışlattılar. Petrol dediler alkışlattılar ve maden diyorlar, nerde alkış.
İnsanımız düşünmeye başlayınca ayağındaki prangalar kırılacaktır.