Muhtemel takma isimler, yani lakaplar Taşova’da da vardır.
Bazen takma isimler o kişinin asıl adını unutturur bile. Her ne kadar “Yiğit namıyla anılır” dense de bu nam onlara nasıl gelmiştir bilinmez.
Takma isimlerin bazılarının hikâyeleri vardır. Bazılarının ise nasıl üretildiği bilinmez. Bazı isimler mesleki olarak kalmıştır. Sıhhiye Ali, Marangoz Hasan, Çiftçi Hamit gibi. Bazı isimlerin hiç anlamı yoktur. Bir şekilde yapışmıştır vatandaşın üzerine.
Oruk Selim, Mile Kamil gibi. Bazı isimler de kişinin beden özelliği ile bilinir. Pehlivan Hamdi, Vinç Musa gibi.
Bazı lakaplar sülaleye göre takılır. Ne gariptir ki sülaleden sadece bir kişiye aittir. Corukların Kerim, Azmanoğlu Suat gibi.
Bazen sadece takma isimi ile bilinen kişiler de vardır. Hiç ismi söylenmez. Tilki, Ellibeş, Yumuk gibi. Bu sınıfa girenlerin lakabı oldukça güçlü ve bir hikâyesi vardır.
Bu lakaplar ölene kadar üzerlerinden çıkmaz; sanki sülale adlarıymış gibi bir sonraki nesle geçer. Tombul’un kızı, Meşe’nin oğlu hatta torunu gibi.
Geçenlerde bir dergiye bir ilçedeki lakaplar verildi neşredilsin diye. Ancak o kadar çoktu ki üçte biri konuldu. Geri kalanlarını ise diğer sayılara bıraktı yöneticiler.
Günümüzde çocuğa isim vermek için günlerce sözlük karıştıran ana babalar, bir başkasına hiç zorlanmadan bu isimleri takabilmekte. Özellikle köy yerlerde bu takma isimlerden kurtulan pek azdır.
Bazen resmi işler için aranan kişiyi gerçek isminden bulamazlar. Bunun için köylere kadar gelindiği bile olur. Vatandaş bir davası için şahit yazdırdığı arkadaşının nüfustaki ismini değil de bilinen lakabını bile yazdırabiliyor.
Sosyologların ve folklorik çalışma yapan kişilerin bu husus enine boyuna araştırması lazım. Bölgenin ve ülkenin lakapları derlenmeli bunların sonraki nesillere aktarılmaları gerekiyor.
Başka ülkelerde var mı, varsa hangi oranda var bilmiyorum. Bu hususta resmi veya ilmi bir çalışmam yok. Ancak ülkemizde bu takma isimler yani lakaplar bir hayli fazla. İşin tuhafı lakap sahibinin de bunu kabul etmiş olması. Gerçi kabul etmese ne olur ki? Milletin ağzı torba değil ki büzesin.
Aslına bakılırsa Taşova’yı da merak ediyorum. Oralarda da takma isimler vardır. Ancak bazı ilçeler de bu hemen hemen her kişiye taksim olmuş. Taşova’da ki oranı kültürel çalışmalar yapan kişilerin araştırması gerekmektedir.
Biz de yazımızın başlığını “Diken Hüsnü” verdim. Böyle bir lakap umarım Taşova’da yoktur. Malum her yazının bir başlığı olmalı. Ayrıca yazı içinde geçen lakaplar da tamamen bir hayal ürünü olup tesadüf benzerlikten dolayı peşinen özür dilerim.
Ta, Ünye’den beri oradaki isimleri bilmem mümkün değil elbette.