Didim‘in kedileri bile fuhuşkâr. Şubat’ın başlarında, sürekli olarak yaptığım üzere, her yanı gözlerim. Kedileri de gözlüyorum tabii. Bir bakıyorum bir sürü hamile kedi. Henüz şubat’ın başında. Sayılarının çokluğu, mart denen o güzide ay’ı önemsemedikleri anlamına geliyor. İnsan… pardon! hayvan dediğin geleneklere biraz uyum sağlar değil mi. Yine de suçlamamak gerek; itham bile etmemek gerek; ima‘nın i’sini dahi yapmamak gerek. Çünkü…
Andromeda galaksisi ile yakınlaşan bir galaksimiz var. Saman da dolu olunca galaksimiz samandolu galaksisi tutuşuveririz biraz daha yakınlık oldu mu..
Yani enerji dengesizlikleri, haliyle, onların ilkbaharda-olması-gerekensel enerjilerini beri çekip şubatta-oluverensel biçime ve mahiyete döndürüvermektedir. Enerji dönüşüm ve bilhassa enerji kayımları-kanunlar evrenin her yerinde geçerlidir. Tut ki kedi ciğerini mi etkilemesin.
Didim’in Kültür Bahçesi var. Çay bahçesi-Cafe-Fastfoot karışımı bir konsepte sahip bir yer burası. Didim’e geldiğim yıl…ilk zamanlar… orayı görünce dedim ki kendime; iyi. Sevdim burayı.
3 yıl sonra da, tayin isteyip bu Kültür Bahçesinin bitişiği olan Halkımızı eğitme merkezine tayin oldum. Her ne ise! konumuzun eğitimle veya kültür bahçesiyle bir ilgisi yok. Sadece mekan algısı oluşturmak için yazmış olabilirim.
6 ay öncesine kadar, iki ihtiyar defineci takılıyordu oraya. Hem de iki yıldır, hemen hemen her gün. Herkes gibi yani. Define veya gömü gibi kelimeleri asla kullanmadıkları bir iletişimleri vardı. Bazen tabletler aracılığıyla bazen şifreli dille falan filan.
Dedim ya! aniden ortadan kayboldular. Kayboldukları zamanlardan şu güne, yani şu satırları yazdığım anlara kadar, bir hissiyat bütünlüğü, bööööyle kalbimden dilime bir istihbarat dalgası gönderip durdu.
İhtiyarları gömmüşler. Bahçeye takıldıkları zamanlarda, kafalarını kaldırıp bir baksalardı “şu bahçenin yanında bir halk eğitim var, halk eğitimin bir bilgisayar kursu var;” efendime söyleyeyim; “orada bir Ümit hoca var. Siber güvenlik dersleri de veriyor muiuiş..” sizin bağlanıp durduğunuz bu wi-fi’leri sabisıbyanlar bile dinleyebilir…diye kıllananalardı veya huylananalardı…
Gömerler adamı!
Ne yapacaklardı acaba o gümüleri-defineleri iç edebilselerdi? Karıyla kızla yiyip yedinci günde ereksiyonel semptomları bol bir yürek sekmesi ile geberecekleri hususunda cüz’i miktarda… hatta eser miktarda bir şüphem yok.
Çapraşık ilişiklerin, fuhuş rüzgarlarının sebebinin, hep fuhuş yapan kadınlar olduğu düşünülür ilkin. Onlara söveriz hemen ya.
Aha işte, onlar gibi ağzı şehveti definesi şaşmış onlar gibiler yüzünden. Sonra derler ki eşek beni niye tepti. Eşeğin yanlış yerinde dolanırsan tepilirsin, tabii.
Ne bileyim belki o kadınlar da istiyor olabilir.
Karışık bu işler.
Didim’in Pompei olması durumunda hepimizin “ayakta” gideceğine şüphem yok fakat.