Çürüme her yerde…
Son bir haftada iki yabancı “baron” yakalandı. Ben hemen bahsettikleri suç unsurları mala mülke bakarım… İşte, 300-500 kilo oroin, falan filan. En son bir Alman baron yakalandı. Ondan önceki KokoJambo çetesi filan…
Alman uyuşturucu baronu dikkatimi çekti… Diz çökertmişler güya… Bu bir yana; sen bir kere Almansın; ne işin var Türkiye’de! Burada adamın mabadından kan alırlar. Hayret.
İşin aslı şu; bu bizim görgüsüz kara paracı sosyal medya fonomenleri gibi… Bunlar hep aynı yöntemlerdir… Şöyle ki;
Eski Türk filmlerinden ne öğrendik. Bir galeri vardır, oto galeri(aynı maske hala var). Veya bir depo filan… Görünürde normal işler yürür gibi görünür; aslında gerisinde bir sürü iş döner.
Özellikle bu iletişim araçlarının çoğalmasıyla, bu suç örgütleri baktılar ki bir şey gizli saklı kalmıyor artık, öyleyse suçu herkese ve her şeye yayalım, gibi bir saklanma taktiğine dadandılar.
En alttan en üste devlet memurları bile suç bataklığına batmış durumda. Çiğ köftecileri geçtik(Bizim şu çiğ köfteci ülkücü Abidin‘i mesela), galerileri geçtik, dinci örgütleri geçtik, hakimleri, savcıları, emniyet müdürlerini geçtik, ülkücüleri geçtik, hatta solcu gibi görünenleri de geçtik… Daha nereye gideceğiz ülke olarak!.. Hangi maskeleri kullanacağız!
Bu işin sonu “gen kürü” uygulayıp domuza dönmek olabilir. Yani, suç-mafya maskesi olarak daha neleri kullanabiliriz? diye kendime sorduğumda aklım bir domuz olmaya gidiyor. Ola ola domuz çiftliği işine döner bu iş. Çünkü biz müsliman bir ülkeyiz. Domuzdan kimse şüphelenmez.
En alt tabaklarda da çürüme o kadar yaygınlaştı ki. Konuşacak insan bulmakta bile ben şahsen zorlanıyorum.
Kardeşin, kardeşin hakkını çaldığı vakaların bini bir para! En son yaşadığım-gördüğüm örnek olsun diye yazdım; yoksa, tek bir olay olduğundan değil. Kardeş, kardeşin hakkını çalıyor artık!
Gözünün içine baka baka! Kardeş kardeşi dolandırıyorsa artık…