Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazartesi, Aralık 15, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ahmet AY

Devletin (Derin) Sırları

Ahmet AY Yazar Ahmet AY
15 Aralık 2009
Ahmet AY
2
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Devlet Sırrı

Bilirsiniz pek çok ünlü! Ününü aldığı konularla ilgili yargılama sürecinde mahkemeye, TBMM araştırma komisyonlarına ifade vermekten imtina etmişlerdi. Bir zahmet uğrayanlar da ifade vermemek için çok sağlam! Bir ‘kulp’ bulmuşlardı:

Devlet Sırrı!

“Ben konuşursam rejim tehlikeye girer”

Devletin âli menfaatleri gereği söz konusu olaylar hakkında “konuşmayacağım”.

“Beni zorlamayın devlet sırrıdır açıklayamam”

Şu devlet de çıkıp “u… konuş! Senden gelen Allah’tan gelsin” dese, nece olur bilemem tabi…

Yıllarca karanlık (şimdi aydınlık/belirginleşen) bir sürü suç örgütü ile her türlü dek-dolabı çevir, akıl almaz vicdan kaldırmaz eylemlerle ülkeye travmalar yaşat, sonracığıma da “devlet sırrıdır açıklayamam, yoksa devlet kriz geçirir.”

Babayiğitler gibi ortaya çıksa devlet;

“Bildiğin ne varsa söyle. Beni töhmet altında bırakma, pisliklerini benimle temizleme” dese.

Dese de nasıl dese?

Devletin dili yok ki…

Evet devlet dile gelseydi, diyebilseydi eminim hepimize şunu söylerdi:

“Bu ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur değilse bu ülkenin geleceğinden endişe ederim”.[1]

Tamam da devlet her bir şeyi söylüyor, bunu niçin söylemiyor?

Hayır hayır, devlet söylediklerini manevi şahsiyetini temsil eden kurumların başındaki zevat(lar) üzerinden söylemiştir her zaman… şimdi de yine temsil yetkisini kim(ler) almışsa veya halk kime temsil yetkisini vermiş ise o(nlar) söylemeli devlet adına.

Devletin sırları kimin eline düşmüş? Koskoca Osmanlı İmparatorluğu üzerine kurulan ‘devletin sırları’…

Ama artık konuşmak zorunda oldukları anlaşılıyor. Zira her şey uzun süredir takip ediliyor ve zanlılar hakkındaki deliller sağlam tutuluyor.

Aylardır ‘ERGENEKON’ çetesini dinliyor, okuyoruz.

(Mahkemede kanıtlanmadığı sürece kesin olmamakla beraber) bu memlekette neler yapmışlar neler..? aynı seri numaralı bombalarla ne cinayetler işlenmiş, ne eylemler yapılmış akıllara ziyan.

Ergenekoncular bombalama eylemlerinden, adam vurmalara kadar olmadık eylemlerin failleri olarak itham ediliyorlar savcılıkça. Hem de ucu çok çok derinlere varacak şekilde…

Kendi düşüncelerine yakın şahsiyetlerin öldürülmesi (N. HABLEMİTOĞLU, İ. ŞAHİN, DANIŞTAY YARGICI), kendilerine yakın kurum ve kuruluşların bombalanması… şahsen dehşet bir şey olmakla beraber hiç şaşırmadım. Yoksa başka türlü “düşman üretim merkezi”nin ne anlamı olur ki..?

Daha birkaç hafta önce burada; halkı kutuplara ayırmaktan, birbirlerine kırdırmaktan, dolayısıyla yönetim zafiyeti göstermekten bahsedilmişti… bu oyunların sonu tek bir yere varıyordu: DARBE…

Nihayet aralarında Mahir ÇAYAN’lar, İP’in Doğu PERİNÇEK’i, Uğur MUMCU gibi devrimcilerin! Bulunduğu 1969 darbecileri ifşa edildi. Neler dönmüş neler…

Kim bilir diğer arşivler de açılsa bugün “büyük lider, “serok”, “kahraman” diye bilinen kaç (yüz) kişi ajan, istihbaratların piyonu olarak ortaya dökülecekler. Ya “halk için tek yol devrim”, “şeriat gelecek vahşet bitecek”, “Turan-Kur’an” diye bağıranlar nerelerle bağlantıları çıkacak?

Hasan CEMAL İlhan SELÇUK ile birlikte darbeye ortam hazırlamak için neler yapmışlar neler?.. hele kaza ile ölen bir solcunun sağcılar tarafından öldürüldüğü yaygarası ile başta Ankara olmak üzere yurtta nasıl bir infial yarattığını itiraf etmeleri… Başbakanları küçük ve yetersiz göstermek için yaptıkları ise dudak uçuklatacak cinsten. Bütün bunları demokrasi yanlısı! Büyük büyük gazeteci! İlhan SELÇUK’la yaptığını unutmayalım. Yoksa balık hafızalılar muamelesine tabi tutulur, darbecilerin oyunlarını bozma şansımızı ebediyen kaybedebilir, kaçırabiliriz.

Alpaslan ARSLAN ilk dönemlerde çirkin eylemlerini “din adına” gerçekleştirdiklerini göstermek için “şeriat isterük” fermanını yollayıp Sayın Abdullah GÜL ve Sayın Recep Tayip ERDOĞAN’ı şeriatı ilan etmeye davet etmiş. Bu davete Sayın Yaşar BÜYÜKANIT’ı da icabete çağırmış. Diyarbakırlıların bir sözü var: “Ma niye xerdır?” diye… Bir katil, bir kukla bir yerlere mesajlar yolluyor. Yine Diyarbakırlıların deyimiyle “he, bız de yedıx éle ”…

“Bir şeriat uğruna ya Rab ne cinayetler işleniyor!” Bütün uğraş “Türkiye’de şeriat tehlikesi” olduğu kanaati oluşturmak ve gereği olan darbe ortamı oluşturmaktır.

Bu kez iyi bir darbe oldu; sonu getirilse bari.

Neymiş; Er(ler)genekon(mak) istemişler ülkemizin başına…Daebe planlanıyla, ortamı kışkırtmakla;

vay be!.. (bu ‘be’ den dolayı sizlerden özür diliyorum ama onsuz da olmuyor işte!)


[1] İ. İNÖNÜ

Devlet Sırrı

Bilirsiniz pek çok ünlü! Ününü aldığı konularla ilgili yargılama sürecinde mahkemeye, TBMM araştırma komisyonlarına ifade vermekten imtina etmişlerdi. Bir zahmet uğrayanlar da ifade vermemek için çok sağlam! Bir ‘kulp’ bulmuşlardı:

Devlet Sırrı!

“Ben konuşursam rejim tehlikeye girer”

Devletin âli menfaatleri gereği söz konusu olaylar hakkında “konuşmayacağım”.

“Beni zorlamayın devlet sırrıdır açıklayamam”

Şu devlet de çıkıp “u… konuş! Senden gelen Allah’tan gelsin” dese, nece olur bilemem tabi…

Yıllarca karanlık (şimdi aydınlık/belirginleşen) bir sürü suç örgütü ile her türlü dek-dolabı çevir, akıl almaz vicdan kaldırmaz eylemlerle ülkeye travmalar yaşat, sonracığıma da “devlet sırrıdır açıklayamam, yoksa devlet kriz geçirir.”

Babayiğitler gibi ortaya çıksa devlet;

“Bildiğin ne varsa söyle. Beni töhmet altında bırakma, pisliklerini benimle temizleme” dese.

Dese de nasıl dese?

Devletin dili yok ki…

Evet devlet dile gelseydi, diyebilseydi eminim hepimize şunu söylerdi:

“Bu ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur değilse bu ülkenin geleceğinden endişe ederim”.[1]

Tamam da devlet her bir şeyi söylüyor, bunu niçin söylemiyor?

Hayır hayır, devlet söylediklerini manevi şahsiyetini temsil eden kurumların başındaki zevat(lar) üzerinden söylemiştir her zaman… şimdi de yine temsil yetkisini kim(ler) almışsa veya halk kime temsil yetkisini vermiş ise o(nlar) söylemeli devlet adına.

Devletin sırları kimin eline düşmüş? Koskoca Osmanlı İmparatorluğu üzerine kurulan ‘devletin sırları’…

Ama artık konuşmak zorunda oldukları anlaşılıyor. Zira her şey uzun süredir takip ediliyor ve zanlılar hakkındaki deliller sağlam tutuluyor.

Aylardır ‘ERGENEKON’ çetesini dinliyor, okuyoruz.

(Mahkemede kanıtlanmadığı sürece kesin olmamakla beraber) bu memlekette neler yapmışlar neler..? aynı seri numaralı bombalarla ne cinayetler işlenmiş, ne eylemler yapılmış akıllara ziyan.

Ergenekoncular bombalama eylemlerinden, adam vurmalara kadar olmadık eylemlerin failleri olarak itham ediliyorlar savcılıkça. Hem de ucu çok çok derinlere varacak şekilde…

Kendi düşüncelerine yakın şahsiyetlerin öldürülmesi (N. HABLEMİTOĞLU, İ. ŞAHİN, DANIŞTAY YARGICI), kendilerine yakın kurum ve kuruluşların bombalanması… şahsen dehşet bir şey olmakla beraber hiç şaşırmadım. Yoksa başka türlü “düşman üretim merkezi”nin ne anlamı olur ki..?

Daha birkaç hafta önce burada; halkı kutuplara ayırmaktan, birbirlerine kırdırmaktan, dolayısıyla yönetim zafiyeti göstermekten bahsedilmişti… bu oyunların sonu tek bir yere varıyordu: DARBE…

Nihayet aralarında Mahir ÇAYAN’lar, İP’in Doğu PERİNÇEK’i, Uğur MUMCU gibi devrimcilerin! Bulunduğu 1969 darbecileri ifşa edildi. Neler dönmüş neler…

Kim bilir diğer arşivler de açılsa bugün “büyük lider, “serok”, “kahraman” diye bilinen kaç (yüz) kişi ajan, istihbaratların piyonu olarak ortaya dökülecekler. Ya “halk için tek yol devrim”, “şeriat gelecek vahşet bitecek”, “Turan-Kur’an” diye bağıranlar nerelerle bağlantıları çıkacak?

Hasan CEMAL İlhan SELÇUK ile birlikte darbeye ortam hazırlamak için neler yapmışlar neler?.. hele kaza ile ölen bir solcunun sağcılar tarafından öldürüldüğü yaygarası ile başta Ankara olmak üzere yurtta nasıl bir infial yarattığını itiraf etmeleri… Başbakanları küçük ve yetersiz göstermek için yaptıkları ise dudak uçuklatacak cinsten. Bütün bunları demokrasi yanlısı! Büyük büyük gazeteci! İlhan SELÇUK’la yaptığını unutmayalım. Yoksa balık hafızalılar muamelesine tabi tutulur, darbecilerin oyunlarını bozma şansımızı ebediyen kaybedebilir, kaçırabiliriz.

Alpaslan ARSLAN ilk dönemlerde çirkin eylemlerini “din adına” gerçekleştirdiklerini göstermek için “şeriat isterük” fermanını yollayıp Sayın Abdullah GÜL ve Sayın Recep Tayip ERDOĞAN’ı şeriatı ilan etmeye davet etmiş. Bu davete Sayın Yaşar BÜYÜKANIT’ı da icabete çağırmış. Diyarbakırlıların bir sözü var: “Ma niye xerdır?” diye… Bir katil, bir kukla bir yerlere mesajlar yolluyor. Yine Diyarbakırlıların deyimiyle “he, bız de yedıx éle ”…

“Bir şeriat uğruna ya Rab ne cinayetler işleniyor!” Bütün uğraş “Türkiye’de şeriat tehlikesi” olduğu kanaati oluşturmak ve gereği olan darbe ortamı oluşturmaktır.

Bu kez iyi bir darbe oldu; sonu getirilse bari.

Neymiş; Er(ler)genekon(mak) istemişler ülkemizin başına…Daebe planlanıyla, ortamı kışkırtmakla;

vay be!.. (bu ‘be’ den dolayı sizlerden özür diliyorum ama onsuz da olmuyor işte!)


[1] İ. İNÖNÜ

Devlet Sırrı

Bilirsiniz pek çok ünlü! Ününü aldığı konularla ilgili yargılama sürecinde mahkemeye, TBMM araştırma komisyonlarına ifade vermekten imtina etmişlerdi. Bir zahmet uğrayanlar da ifade vermemek için çok sağlam! Bir ‘kulp’ bulmuşlardı:

Devlet Sırrı!

“Ben konuşursam rejim tehlikeye girer”

Devletin âli menfaatleri gereği söz konusu olaylar hakkında “konuşmayacağım”.

“Beni zorlamayın devlet sırrıdır açıklayamam”

Şu devlet de çıkıp “u… konuş! Senden gelen Allah’tan gelsin” dese, nece olur bilemem tabi…

Yıllarca karanlık (şimdi aydınlık/belirginleşen) bir sürü suç örgütü ile her türlü dek-dolabı çevir, akıl almaz vicdan kaldırmaz eylemlerle ülkeye travmalar yaşat, sonracığıma da “devlet sırrıdır açıklayamam, yoksa devlet kriz geçirir.”

Babayiğitler gibi ortaya çıksa devlet;

“Bildiğin ne varsa söyle. Beni töhmet altında bırakma, pisliklerini benimle temizleme” dese.

Dese de nasıl dese?

Devletin dili yok ki…

Evet devlet dile gelseydi, diyebilseydi eminim hepimize şunu söylerdi:

“Bu ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur değilse bu ülkenin geleceğinden endişe ederim”.[1]

Tamam da devlet her bir şeyi söylüyor, bunu niçin söylemiyor?

Hayır hayır, devlet söylediklerini manevi şahsiyetini temsil eden kurumların başındaki zevat(lar) üzerinden söylemiştir her zaman… şimdi de yine temsil yetkisini kim(ler) almışsa veya halk kime temsil yetkisini vermiş ise o(nlar) söylemeli devlet adına.

Devletin sırları kimin eline düşmüş? Koskoca Osmanlı İmparatorluğu üzerine kurulan ‘devletin sırları’…

Ama artık konuşmak zorunda oldukları anlaşılıyor. Zira her şey uzun süredir takip ediliyor ve zanlılar hakkındaki deliller sağlam tutuluyor.

Aylardır ‘ERGENEKON’ çetesini dinliyor, okuyoruz.

(Mahkemede kanıtlanmadığı sürece kesin olmamakla beraber) bu memlekette neler yapmışlar neler..? aynı seri numaralı bombalarla ne cinayetler işlenmiş, ne eylemler yapılmış akıllara ziyan.

Ergenekoncular bombalama eylemlerinden, adam vurmalara kadar olmadık eylemlerin failleri olarak itham ediliyorlar savcılıkça. Hem de ucu çok çok derinlere varacak şekilde…

Kendi düşüncelerine yakın şahsiyetlerin öldürülmesi (N. HABLEMİTOĞLU, İ. ŞAHİN, DANIŞTAY YARGICI), kendilerine yakın kurum ve kuruluşların bombalanması… şahsen dehşet bir şey olmakla beraber hiç şaşırmadım. Yoksa başka türlü “düşman üretim merkezi”nin ne anlamı olur ki..?

Daha birkaç hafta önce burada; halkı kutuplara ayırmaktan, birbirlerine kırdırmaktan, dolayısıyla yönetim zafiyeti göstermekten bahsedilmişti… bu oyunların sonu tek bir yere varıyordu: DARBE…

Nihayet aralarında Mahir ÇAYAN’lar, İP’in Doğu PERİNÇEK’i, Uğur MUMCU gibi devrimcilerin! Bulunduğu 1969 darbecileri ifşa edildi. Neler dönmüş neler…

Kim bilir diğer arşivler de açılsa bugün “büyük lider, “serok”, “kahraman” diye bilinen kaç (yüz) kişi ajan, istihbaratların piyonu olarak ortaya dökülecekler. Ya “halk için tek yol devrim”, “şeriat gelecek vahşet bitecek”, “Turan-Kur’an” diye bağıranlar nerelerle bağlantıları çıkacak?

Hasan CEMAL İlhan SELÇUK ile birlikte darbeye ortam hazırlamak için neler yapmışlar neler?.. hele kaza ile ölen bir solcunun sağcılar tarafından öldürüldüğü yaygarası ile başta Ankara olmak üzere yurtta nasıl bir infial yarattığını itiraf etmeleri… Başbakanları küçük ve yetersiz göstermek için yaptıkları ise dudak uçuklatacak cinsten. Bütün bunları demokrasi yanlısı! Büyük büyük gazeteci! İlhan SELÇUK’la yaptığını unutmayalım. Yoksa balık hafızalılar muamelesine tabi tutulur, darbecilerin oyunlarını bozma şansımızı ebediyen kaybedebilir, kaçırabiliriz.

Alpaslan ARSLAN ilk dönemlerde çirkin eylemlerini “din adına” gerçekleştirdiklerini göstermek için “şeriat isterük” fermanını yollayıp Sayın Abdullah GÜL ve Sayın Recep Tayip ERDOĞAN’ı şeriatı ilan etmeye davet etmiş. Bu davete Sayın Yaşar BÜYÜKANIT’ı da icabete çağırmış. Diyarbakırlıların bir sözü var: “Ma niye xerdır?” diye… Bir katil, bir kukla bir yerlere mesajlar yolluyor. Yine Diyarbakırlıların deyimiyle “he, bız de yedıx éle ”…

“Bir şeriat uğruna ya Rab ne cinayetler işleniyor!” Bütün uğraş “Türkiye’de şeriat tehlikesi” olduğu kanaati oluşturmak ve gereği olan darbe ortamı oluşturmaktır.

Bu kez iyi bir darbe oldu; sonu getirilse bari.

Neymiş; Er(ler)genekon(mak) istemişler ülkemizin başına…Daebe planlanıyla, ortamı kışkırtmakla;

vay be!.. (bu ‘be’ den dolayı sizlerden özür diliyorum ama onsuz da olmuyor işte!)


[1] İ. İNÖNÜ

Devlet Sırrı

Bilirsiniz pek çok ünlü! Ününü aldığı konularla ilgili yargılama sürecinde mahkemeye, TBMM araştırma komisyonlarına ifade vermekten imtina etmişlerdi. Bir zahmet uğrayanlar da ifade vermemek için çok sağlam! Bir ‘kulp’ bulmuşlardı:

Devlet Sırrı!

“Ben konuşursam rejim tehlikeye girer”

Devletin âli menfaatleri gereği söz konusu olaylar hakkında “konuşmayacağım”.

“Beni zorlamayın devlet sırrıdır açıklayamam”

Şu devlet de çıkıp “u… konuş! Senden gelen Allah’tan gelsin” dese, nece olur bilemem tabi…

Yıllarca karanlık (şimdi aydınlık/belirginleşen) bir sürü suç örgütü ile her türlü dek-dolabı çevir, akıl almaz vicdan kaldırmaz eylemlerle ülkeye travmalar yaşat, sonracığıma da “devlet sırrıdır açıklayamam, yoksa devlet kriz geçirir.”

Babayiğitler gibi ortaya çıksa devlet;

“Bildiğin ne varsa söyle. Beni töhmet altında bırakma, pisliklerini benimle temizleme” dese.

Dese de nasıl dese?

Devletin dili yok ki…

Evet devlet dile gelseydi, diyebilseydi eminim hepimize şunu söylerdi:

“Bu ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur değilse bu ülkenin geleceğinden endişe ederim”.[1]

Tamam da devlet her bir şeyi söylüyor, bunu niçin söylemiyor?

Hayır hayır, devlet söylediklerini manevi şahsiyetini temsil eden kurumların başındaki zevat(lar) üzerinden söylemiştir her zaman… şimdi de yine temsil yetkisini kim(ler) almışsa veya halk kime temsil yetkisini vermiş ise o(nlar) söylemeli devlet adına.

Devletin sırları kimin eline düşmüş? Koskoca Osmanlı İmparatorluğu üzerine kurulan ‘devletin sırları’…

Ama artık konuşmak zorunda oldukları anlaşılıyor. Zira her şey uzun süredir takip ediliyor ve zanlılar hakkındaki deliller sağlam tutuluyor.

Aylardır ‘ERGENEKON’ çetesini dinliyor, okuyoruz.

(Mahkemede kanıtlanmadığı sürece kesin olmamakla beraber) bu memlekette neler yapmışlar neler..? aynı seri numaralı bombalarla ne cinayetler işlenmiş, ne eylemler yapılmış akıllara ziyan.

Ergenekoncular bombalama eylemlerinden, adam vurmalara kadar olmadık eylemlerin failleri olarak itham ediliyorlar savcılıkça. Hem de ucu çok çok derinlere varacak şekilde…

Kendi düşüncelerine yakın şahsiyetlerin öldürülmesi (N. HABLEMİTOĞLU, İ. ŞAHİN, DANIŞTAY YARGICI), kendilerine yakın kurum ve kuruluşların bombalanması… şahsen dehşet bir şey olmakla beraber hiç şaşırmadım. Yoksa başka türlü “düşman üretim merkezi”nin ne anlamı olur ki..?

Daha birkaç hafta önce burada; halkı kutuplara ayırmaktan, birbirlerine kırdırmaktan, dolayısıyla yönetim zafiyeti göstermekten bahsedilmişti… bu oyunların sonu tek bir yere varıyordu: DARBE…

Nihayet aralarında Mahir ÇAYAN’lar, İP’in Doğu PERİNÇEK’i, Uğur MUMCU gibi devrimcilerin! Bulunduğu 1969 darbecileri ifşa edildi. Neler dönmüş neler…

Kim bilir diğer arşivler de açılsa bugün “büyük lider, “serok”, “kahraman” diye bilinen kaç (yüz) kişi ajan, istihbaratların piyonu olarak ortaya dökülecekler. Ya “halk için tek yol devrim”, “şeriat gelecek vahşet bitecek”, “Turan-Kur’an” diye bağıranlar nerelerle bağlantıları çıkacak?

Hasan CEMAL İlhan SELÇUK ile birlikte darbeye ortam hazırlamak için neler yapmışlar neler?.. hele kaza ile ölen bir solcunun sağcılar tarafından öldürüldüğü yaygarası ile başta Ankara olmak üzere yurtta nasıl bir infial yarattığını itiraf etmeleri… Başbakanları küçük ve yetersiz göstermek için yaptıkları ise dudak uçuklatacak cinsten. Bütün bunları demokrasi yanlısı! Büyük büyük gazeteci! İlhan SELÇUK’la yaptığını unutmayalım. Yoksa balık hafızalılar muamelesine tabi tutulur, darbecilerin oyunlarını bozma şansımızı ebediyen kaybedebilir, kaçırabiliriz.

Alpaslan ARSLAN ilk dönemlerde çirkin eylemlerini “din adına” gerçekleştirdiklerini göstermek için “şeriat isterük” fermanını yollayıp Sayın Abdullah GÜL ve Sayın Recep Tayip ERDOĞAN’ı şeriatı ilan etmeye davet etmiş. Bu davete Sayın Yaşar BÜYÜKANIT’ı da icabete çağırmış. Diyarbakırlıların bir sözü var: “Ma niye xerdır?” diye… Bir katil, bir kukla bir yerlere mesajlar yolluyor. Yine Diyarbakırlıların deyimiyle “he, bız de yedıx éle ”…

“Bir şeriat uğruna ya Rab ne cinayetler işleniyor!” Bütün uğraş “Türkiye’de şeriat tehlikesi” olduğu kanaati oluşturmak ve gereği olan darbe ortamı oluşturmaktır.

Bu kez iyi bir darbe oldu; sonu getirilse bari.

Neymiş; Er(ler)genekon(mak) istemişler ülkemizin başına…Daebe planlanıyla, ortamı kışkırtmakla;

vay be!.. (bu ‘be’ den dolayı sizlerden özür diliyorum ama onsuz da olmuyor işte!)


[1] İ. İNÖNÜ

Paylaş
Etiketler: devletSiyaset
Önceki Yazı

İnsan Hakları ve Adalet Ahlakı

Sonraki Yazı

Gıda Hareketi’nin GDO Rüşveti Takibi

Ahmet AY

Ahmet AY

Ahmet Ay'ın Tüm Yazılarını Göster

İlişkili Yazılar

Ahmet AY

CHP Artık Milli Güvenlik Sorunu

06 Aralık 2020
5k
Ahmet AY

AB’nin ‘İRİNİ’ Akdeniz’e Aktı

29 Kasım 2020
5k
Ahmet AY

Başkan Erdoğan’dan Kıbrıs Çıkarması

22 Kasım 2020
5k
Ahmet AY

Biden’a Neden Sevindiler?

15 Kasım 2020
5k
Sonraki Yazı

Gıda Hareketi’nin GDO Rüşveti Takibi

Yorumlar 2

  1. robin samyeli says:
    16 yıl önce

    Harika bir Ahmet AY klasiği yine…Aklımda bu yazı için söylenecek çok şey var ama bu iltifatların hepsi “devlet sırrı” kapsamında…kusura bakma dayı.

  2. Ahmet AY says:
    16 yıl önce

    Bu “dayı” ifadesi bana tanıdık gelmedi. Tabiki teşekkürler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Aksekili Hayriye Ana

Aksekili Hayriye Ana

15 Aralık 2025
Milli Eğitimde Reform Hemen Şimdi

Eğitimi Ayağından Vurmak

15 Aralık 2025
Konkordato Sürecinde Takas Hakkının Sınırlandırılması

Konkordato Sürecinde Takas Hakkının Sınırlandırılması

15 Aralık 2025
Mezarlıktaki Dilenci

Mezarlıktaki Dilenci

15 Aralık 2025
Birlik Olalım

Birlik Olalım

15 Aralık 2025
Hediye Kitap (l)

Hediye Kitap (lV)

15 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap