TEST ETMEK
İnsanları iyi tanımak için ya yolculuk yapacaksın birlikte ya da birlikte yemek yiyeceksin derler.
Birlikte yemek yerken yiyecek veya içeceğe en önce kendisi için saldırandan hayır gelmez derler, sen önce yanındakine ikram edenleri bul, sen de öyle ol, tabiki ben de olmalıyım.
‘Derviş Kaşıkları’ kıssasını ve hissesini herkes bilir, bilmeyen varsa da seve seve anlatırım istenirse.
Yolculuk yoldaşını da iyi seç aman ha. ‘Ayı ile İki Yolcu’ hikayesini de bilmeyen yoktur. Bilmeyen varsa onu da anlatırım seve seve. Neş’ve dolu günler.
10 Aralık 2021Ankara
DERVİŞ KAŞIKLARI
Anlatırım demiştim de sizler de anlatın demiştiniz, anlatıyorum. Gerçi kıssalardan da hisse devrinin modası çoktan geçti, lâle devri şimdiler ya neyse.
Bir bilgenin etrafına toplanan sevenleri dertlenmiş bir gün. Siz demişler, siz içimizden bazılarını daha çok seviyorsunuz, biz buna içerliyoruz.
Yok, demiş bilge olur mu öyle şey, ben hepinizi seviyorum.
Yok yookk, demişler, siz onları daha çok seviyorsunuz.
Peki demiş bilge, yarın öğlen bu saatte burda buluşalım. Tamam demiş müdavimler.
Yarın olmuş, sökün etmişler birer birer bizimkiler. Yalnız kapıdan girenler sen bu tarafa geç, sen öteki tarafa diyerek yönlendiriliyormuş kapıdan geçince.
Aradan biraz zaman geçmiş bizim bilge de zuhur etmiş, öğrencileri saygı ve tazimle karşılamış bilgeyi.
Hoşgeldiniz, demiş bilge, şimdi size bir ikramımız var, hep beraber ‘hoşgeldin aşı’ yiyeceksiniz.
Ortaya kocaman yuvarlak bir sofra kurulmuş, ortasına da kocaman bir tas çorba konmuş, misler gibi kokan iştahta sınır bırakmayan.
Çorba kabının etrafında da kişi sayısınca uzunnn saplı tahta kaşıklar dizilmiş. Herkesin ağzının suyu akmış, buyur edilmişler sofraya.
Hepsi yerleşmiş sofra etrafına uzunn saplı kaşıklarını daldırmışlar çorbaya. Aman o da ne uzunn saplı kaşıkları götürememişler bir türlü ağızlarına, o güzelim aş hep üzerlerine dökülmüş.
Kaşığın sapını kısa yerinden tutmuşlar bu kere de uzun saplar birbirine batmış. Bizimkiler heder olmuş, bir kaşık çorba bile içememişler, üstleri başları berbat, malamat, öfkelenmişler de biraz biraz.
Bilge, tamam kalkın, temizlenin gelin. Ellerini yüzlerini yıkayıp geri gelmiş, bizimkiler. Bir de bakmışlar ki aynı sofra, aynı çorba aynı uzunn saplı kaşıklar var ortada şaşırmışlar, zaten kızgınlarmış da için için düşürüldükleri duruma.
Bilge demiş ki çağırın çağırın da gelsin öteki öğrencilerim.
Gelmiş öğrenciler sırasıyla halka olup oturmuşlar sofra başına.
Başlayın, demiş bilge, başlamışlar. Aman o da nesi, uzunn saplı kaşıkları daldırıp aşa karşısındaki arkadaşının ağzına veriyormuş her biri.
Ne bir damla aş dökülmüş üzerlerine, ne kaşık sapı batmış biyerlerine, afiyetle içip bitirmişler hoşgeldin aşını.
Çorba bitip, sofra kalkınca bilge deruni sesiyle demiş ki şimdi anladınız mı bu arkadaşlarınızla aranızdaki farkı?
Bu kıssa da anlatılıp durmuş, adı da ‘Derviş Kaşıkları’ olmuş. Tam bir yıl sonra yazdım sözümü tutup.
Ne mutlu kıssadan aldıksa bir hisse.
Sıra Ayı ile iki Yolcu’da, onu da geciktirmeden yazarım inşallah. Zaman zaman okurlarım hesap soruyor güzel sohbetlerimizde, yazacağım dediniz, yazmadınız diye, esenlikler efendim.
Şükran Uçkaç Yargı Sazsızozan
10 Aralık 2024 Ankara