Öyle bir hayat yaşa ki: İbretlik hadiselerle dolu olsun! Yalan dünya deriz ama ne hikmetse essah dünya gibi sarılırız; ölümü bile unuturuz; Ama ölüm gerçek dünya yalandır! Sormayın: Üç günlük yalan dünya için ne fırıldak çevirenler var. Kul hakkını yiyenler, yetimin yoksulun hakkına tecavüz edenler, neler var neler. Saymakla bitmeyecek olan hadiseler.
Bir dönemlerin örnek toplumu olan Türk toplumu ne yazık ki kul hakkına girmeye haram hol demeden yemeye başlamışsa Kıyamet yakındır bekleyin deriz! Yasaklı bir meyve yediği için cennetten kovulan insan, Şeytana uyup fırıldak üstüne fırıldak çevirmeye devam ediyorsa bu kulun ölümden korktuğu söylenebilir mi? Söylenemez! O zaman yalan dünya sözü de dilde kalıyor öyle değil mi?
Bugün en çok kul hakkı çiğniyor insanoğlu. Kul hakkı yemekten korkmuyoruz. Kul hakkına riayet ettiğimiz söylenemez. Oysa insanoğlu en çok kul hakkından sorguya çekilecek!
Mahkeme dosyalarını açın sorgulayın göreceksiniz ki en çok kul hakkı ile ilgili davalar var. Herkes bir biri ile davalı. Oysa Yüce Allah kul hakkı ile karşıma gelmeyiniz buyuruyor. Peygamberimizin de en çok hassas davrandığı konu kul hakkı olmuştur!
Eczacı Behçet Civelek Abi ile sohbet ediyoruz. Kul hakkı gündeme gelince ibretlik güzel bir hikaye anlattı. Takdir edilecek örnek bir hadise… Paylaşmak istedim.
İki kardeş babalarından miras kalan tarlaları ekip biçmişler. Mahsülü harmana getirmişler. Ceç deriz ekin öbekleri oluşmuş, torbalamaya başlamışlar. Bölüşecekler evlerine götürüp bir yıl boyu onunla geçimlerini sağlayacaklar.Kardeş payı etmeye başlamışlar. Çuval çuval taşıyıp ambara doldurmak için.
Mahsülü ortadan eşit olarak bölüp
kardeş payı yapmışlar. Bir çuval doldurmuşlar. Büyük kardeş, ağabey olan küçük kardeşine demiş ki: kardeşim al bu çuvalı evine götür. (Hasadı çuvallarla evlerine taşıyacaklar.)
Bekar olan kardeş çuvalı sırtlanmış evin yolunu tutmuş! Harmanda mahsülün başında kalan ağabey: Kardeşim küçük, evlenecek, yuva kuracak ona para, sermaye lazım deyip kendi hissesinden ölçekle doldurup doldurup kardeşinden yana aktarmış! Olayı kardeşi görmemiş haberi bile yok!
Sıra büyük kardeşe, ağabeye gelmiş: Bi çuvalda onun hissesinden doldurmuşlar. Büyük ağabey taşımaya başlamış. Harmandan uzaklaşıp ayrılınca: Küçük kardeş düşünmeye başlamış!
Ağabeyim evli, eşi çoluk çocuğu var, onun geçime, paraya ihtiyacı olacak, ben daha bekarım bana az para yeter deyip ölçek ölçek kendi hissesinden abisinin tarafa aktarıyormuş!. Birbirlerinin haberi olmadan kardeş payını böylece pay etmişler. Olay günler sonra ortaya çıkmış ama, kardeşlerin örnek hadisesi köylülerce anlatılır olmuş!
Bizim toplumumuzda buna benzer binlerce hadise, binlerce ibretlik örnek dersler vardır! Ama ne yazık ki böyle bir toplum günümüzde kimlik ve kişilik bunalımı yaşıyor. Haberlere TV kanallarına düşen hadiseler, karakolluk olaylar, mahkeme salonlarına yansıyan çekişmeler bize şunu hatırlatıyor? Biz böyle bir toplum değildik! Bizi kim kirletti? Bazen suç kimde deriz Ya? Suçu ve suçluyu hep birlikte aramamız lazım.
Kötü örnekleri sıralayıp midenizi bulandırmayacağım. Ancak iki şey söylemek isterim. Dünya yalan, hayat üç günlük, sorgu- sual, hesap ve kitap var, bunun bir de öteki tarafı var! Unutma ey insanoğlu!..
İnsan gibi yaşayıp paylaşmayı becerirsen her şey yerli yerine oturacak! Allah düzeni böyle kurmuş herkesin rızkını da ayrı yaratmış! Dünya nizamını da adalet üzerine kurmuş!
Sonuç: Sanada akıl fikir ve irade vermiş. Tercih senin ister insan gibi yaşa hayatı kardeş gibi paylaş, istersen aç gözlülük yap çal- çırp kul hakkına gir. Ama bir de toprağın altı var. Essah dünya var: Şimdi uykudasın uyandığında gerçeklerle yüzleşeceksin. Ölüm ve mezarlık bu gerçeği senin yüzüne haykırmıyor mu? Unutma dünya nizamı adalet üzerine kurulmuş; adalet de mülkün temelidir.