Geniş bir alan, şiddetli bir deprem ve binlerce can kaybı. Aileler, analar, babalar, eşler, dostlar, arkadaşlar, gençler, yaşlılar, çocuklar..
Binlerce insanımızı yitirdik depremde. Kimisi ise kayıplarının peşinde. Üstünden tam bir yıl geçti, bu acı zaten geçmezdi ve geçmedi.
Öyle bir zamanda öyle bir anda geldi ki afet, yine uyurken vurdu insanlarımızı. Bir kış vakti 6 Şubat 2023, saat 04:17’de.
Enkaz altında kalanlar seslendiler bir süre;
“kimse yok mu?” “buradayız” diye.
Herkesin depremzede/ mağdur olduğu, hatta çevre illerin, ilçelerin, köylerin ve yolların bile zarar gördüğü depremde o koca binaların altında binlerce canımız yitip gitti.
Böylesine büyük bir alanda şiddetli yıkım, çaresizlik, korku, soğuk, kurtulanların enkaz altındakileri kurtarmak için zamanla alabildiğine yarışmaları.. İlk anlarda; “Alet yok”, “vinç yok”, “ kurtarın”, “ kimse var mı?” sesleri her yerde.
Düşünün; Şayet çıkabildiyseniz evinizden, can havliyle geceliklerinizle , terliklerinizle sokağa fırlamışsınız. Çaresizce önünüzde yıkılan koca koca binalardan sakınmaya çalışıyorsunuz. Canınızı kurtardığınıza şükrediyorsunuz. Eşinizi dostunuzu arıyorsunuz telaşla. Belki dün her şeyiniz vardı. Sabaha, güne/ güneşe kavuşamayan gecede ise artık hiç bir şeyiniz yok.
Sağınız solunuz yıkık dökük, harabe. Can pazarı gibi her yer.
Deprem hem sevdiklerinizi almış elinizden, hem evinizi barkınızı yuvanızı. Bir canınız kalmış, bir de varsa kurtulabilen yakınlarınız.
Evet. Ülke kenetlendi depremde. Herkes tek yürek oldu neredeyse. Gidebilen vatandaşlarımız bölgeye gitti, gidemeyenler evlerinden, şehirlerinden destek verdi. Herkes el verdiğince, dayanışma ile depremzedelere yardım için çabaladı. Yaralar sarılabilir miydi, ne kadarı sarılabildi belirsiz.
Kurumlar girdi sonra devreye. Çadırlar, çadır kentler, yardımlar. Koordinasyon sorgulandı, çadır eksikliği sorgulandı , nedenler niçinler sorgulandı. Sorgulamalar sürerken bir yanda ise yaşananlar vardı. Kimini görebildik, kimini ise gören olmadı.
Vatandaşlar dayanışma içinde olmaya çalışırken, böylesine bir durumdan, acıdan bile kâr sağlamaya kalkanları da duyduk tabii. Kaydettik.
Depremde yepyeni, lüks binaların bile yıkıldığını gördük dehşetle. Konut yapımı için gerekli olan; akıl, bilim, doğru yer, doğru/ sağlam malzeme ve binayı yapacak liyakatli, işinin ehli, dürüst ve doğru insanlar. Bunlar olmadıkça kentsel dönüşümmüş, bina yenilemeymiş hepsinin yalan olduğunu da gördük bu suretle.
Uzmanlarca felaketler, afetler öngörülürken, önlemler anlatılır. Dinler, ürkeriz. Kimimiz hazırlanır, önlem alırız, kimimizse umursamaz. felaketi yaşamadıkça, bizden hep uzakta olacak şeyler farz ederiz. Zaten afet dediğin davetsizdir. Tarih, saat, dakika vermez. Bilinmez ki ne zaman geleceği. Yaşam sürmektedir önümüzde, yaşamı takip ederiz.
Aslında çoktandır tedirgindi bölgedekiler. Kiminin çantası hazır, uyur uyanık haldeydi evlerinde. Öyle ya sokakta da yatılmaz ki, öylece deprem beklenmez ki her yıl, her ay, her gece.
Sonra mimar, mühendis de değilsin muhtemelen. Bakmışsın alırken eve, görmemişsin bir problem.
Bile bile lades değilse hani, ne ve nasıl yapılmış nereden bilebilirsin ki?
Tam bir yıl geçti üzerinden. Buna rağmen bölgede kalan vatandaşlarımızın barınma, beslenme, sağlık eğitim gibi sıkıntılarının hâlâ devam ettiği yer alıyor haberlerde. “Unutmayın bizi” diyor depremzede. Haklılar sonuna kadar Depremin birinci yıldönümünde siyasiler de, medya da bölgede. Peki ya sonra?
Acıydı yaşananlar, çok acı. Herkesi bir yerinden vurdu, yaraladı. Asıl vurulan ve yaralananlar ise depremi yaşayanlar, sağ kalanlar yani depremzedeler oldu. Ayağa kalkmaya çalışıyorlar hâlâ ve sil baştan tutunmaya çalışıyorlar hayata. Depremin şiddeti şimdilik geçti gibi görünse bile toplumda ve bireylerde açtığı yara, toplumsal artçılar henüz bitmedi.
Yitirdiğimiz tüm canlarımızı saygı, rahmet ve hüzünle anıyorum.
Sonra özlüyorum kadim şehir Hatay’ı. Bir gün el birliği ile tekrar ayağa kalkacak biliyorum.
Yitip giden o güzel insanlar, biz onları göremesek/ duyamasak da, yine güler yüzleri ile, hoşgörüleri ile dolaşacaklar Antakya sokaklarında. Tabii ki bizim yanı başımızda..
Bir daha böyle acıların yaşanmaması ve ne depremin, ne de depremzedelerin unutulmaması dileğiyle..
Sevgi ve saygılarımla